O dönemde hepimiz şiddetle eleştiriyorduk TCMB’ yi. Eleştirilerin temel nedeni, uygulanan para politikasının son derece karmaşık ve anlaşılması zor oluşuydu. Halbuki, merkez bankalarının piyasalarla iletişimlerinde makbul olan, mümkün olduğunca şeffaf, basit ve net olmalarıdır. Ama bizim TCMB, bilakis, işi karıştırdıkça karıştırıyordu o zamanlar. Meğer amacı farklıymış. Faizi yükseltirken, aslında yükselttiğini çaktırmamaya çalışıyormuş. Siyasi kanattan gelen eleştiriler, kamuoyu önünde yapılmaya başlayınca anlamıştık bunu.
*****
Serina DERİCİYAN
Günlerdir, döviz kurlarındaki yükseliş nedeniyle, TCMB’ nin 25 Nisan toplantısında faiz artırımına gidip gitmeyeceğini tartışıyoruz; tabii bir de, TCMB’ nin faiz politikasındaki şu meşhur ‘sadeleşme’yi…
Bu tartışma devam ederken, TCMB’ nin farklı farklı faizlerini, bunların hangisinin ne demek olduğunu, ne işe yaradığını, son zamanlarda TCMB’ nin hangi faizi kullandığını, sadeleşme ile ne kastedildiğini anlatmak istedim bugün.
TCMB’ nin temel politika faizi, 1 hafta vadede, Bankalara repo yoluyla (yani bir menkul kıymet karşılığında) verdiği paranın maliyeti. Zaten bu faizin adı da ‘politika faizi’. Gerçi TCMB buna politika faizi demiyor, biz öyle diyoruz. Çünkü TCMB’ nin faiz meselesine yaklaşımını, piyasalara vermek istediği mesajları, kısaca faiz politikasındaki temel duruşunu, bu faiz oranı gösterir…di.
Oysa şimdilerde, politika faizi dediğimiz faiz, hoş bir salon bitkisi gibi bir köşede bekliyor. Hatta, arada bir sulamaktan bile vazgeçildi; yakında kuruyup gidecek diye endişe ediyorum. Neden mi? Çünkü TCMB en son 17 Ocak 2017 tarihinde bu faizden borç vermişti bankalara, o da azıcık. Politika faizinin kaç olduğunu da söyleyince bana hak vereceksiniz: % 8. En son ne zaman mı değişmişti? 24 Kasım 2016’da % 7,5’ten % 8’e yükseltilmişti. Hala oradayız.
Politika faizi diye bahsettiğim bu bir haftalık repo faizi dışında, bir de gecelik borç verme faiz oranı var. Buna da marjinal fonlama oranı diyoruz. Bu faiz de eskimeye yüz tuttu ne yazık ki. En son 21 Kasım 2017’de kullanılmıştı. Bu oran da şu anda % 9,25; 24 Ocak 2017’den beri hatta.
O kullanılmıyor, bu kullanılmıyor, peki TCMB hangi yöntem ve faiz oranıyla para veriyor piyasalara? Bunun cevabı birkaç paragraf sonra geliyor.
Marjinal fonlama oranı, TCMB’ nin bankalara gecelik borç verme oranı dedik. Bunun bir de, borç alma versiyonu var; yani bankaların elinde fazla para varsa TCMB’ ye gecelik borç vermek istedikleri, TCMB’nin bu paraya ödediği faiz oranı. Kaç mı? % 7,25.
TCMB’ nin gecelik borç verme ve borç alma faiz oranları arasındaki açıklığa ‘faiz koridoru’ diyoruz. Faiz koridorunu mümkün olduğunca geniş tutmak, bir önceki TCMB yönetiminin sıkça kullandığı bir para politikası aracıydı. Faiz koridorunu geniş tutmak, koridorun üst bandını, yani marjinal fonlama oranını, yani TCMB’nin bankalara gecelik borç verme oranını oldukça yüksek bir yere oturtmak anlamına geliyor. Normal zamanlarda, yani piyasalarda her şey yolundayken, bu üst bant, çok az kullanılırdı. Piyasalarda oynaklığın, dalga boyunun yükseldiği günlerde ise, tıpkı geçen hafta olduğu gibi mesela, TCMB elinin altında hazır bekleyen bir silah olarak, o yüksek üst bandı kullanıp, yani normal günlere kıyasla daha yüksek maliyetle para verip piyasaları sakinleştirmeye çalışırdı. Çoğu kez de işe yarardı doğrusu. Böyle olağan dışı günlere ‘istisnai gün’ adını vermişti o dönemin TCMB yönetimi. Kurun ateşinin yüksek olduğu günlerde, sabah saatlerinde, ‘bugün istisnai gün uygulaması var’ diye duyururdu TCMB.
O dönemde hepimiz şiddetle eleştiriyorduk TCMB’ yi. Eleştirilerin temel nedeni, uygulanan para politikasının son derece karmaşık ve anlaşılması zor oluşuydu. Halbuki, merkez bankalarının piyasalarla iletişimlerinde makbul olan, mümkün olduğunca şeffaf, basit ve net olmalarıdır. Ama bizim TCMB, bilakis, işi karıştırdıkça karıştırıyordu o zamanlar. Meğer amacı farklıymış. Faizi yükseltirken, aslında yükselttiğini çaktırmamaya çalışıyormuş. Siyasi kanattan gelen eleştiriler, kamuoyu önünde yapılmaya başlayınca anlamıştık bunu.
İşte bizim meşhur ‘sadeleşme’ hikayemiz ta o günlere uzanıyor. O gün bugündür sadeleşemiyor TCMB. Sadeleşmesi için, tek bir faiz seçip, mümkünse politika faizini (çünkü temel faiz o aslında), yani şu anda % 8 olanı; bu faizi de olması gereken seviyeye getirip, ‘ben parayı buradan veriyorum kardeşim, net’ demesi lazım. Ama baskı altında zor tabii bunu yapmak.
Artık gelelim, şimdilerde bizim TCMB’ nin parayı hangi yöntem ve oranla verdiğine. TCMB, parayı, Geç Likidite Penceresinden (GLP) veriyor, % 12,75 ile. Bundan 1,5 yıl öncesine kadar, çoğumuzun duymadığı, bilmediği; ne olduğunu bilsek bile, faizinin kaç olduğunu bilmediğimiz bir uygulama aracılığıyla fonluyor piyasayı.
GLP, özü itibariyle, saat 16:00’da kapanan para piyasalarından sonra, hala günlük fonlamasını tamamlayamamış banka varsa, kapı kapı dolaşıp borç istemek için rezil rüsva olmasın diye geliştirilmiş bir uygulama. TCMB, bu duruma düşen bankalara derdi ki, ‘kardeş, kimseye muhtaç olma, bana gel, ben sana saat 16:00’dan sonra da, saat 17:00’a kadar para veririm’. Tabii, normal olarak, bu paranın maliyeti yüksek olurdu. Ne de olsa, bu duruma düşen bir banka, gün içinde hesabını doğru yapamamış demektir; bir cezası olması normal. Zaten, pek de bu duruma düşen banka olmadığı için, çünkü itibar zedeleyici bir durum, bu GLP uygulaması da pek kullanılmazdı.
Ama Ocak 2017’de, USD/TL kuru ilk kez 3,90’ların üstüne hızla tırmandığında, TCMB yine bugünlerde olduğu gibi, faizi malum nedenlerle yükseltemediği için, elinin altında hazır bulunan bu yüksek faizli GLP uygulamasını kullanmaya karar verdi. Bence yaratıcı bir çözümdü, her şeye rağmen.
Önceleri, paranın bir kısmını GLP’ den, bir kısmını da marjinal fonlama oranından vermeye başladı. Kur sakinleşti. Zaten 2017 öyle bir yıldı ki, kötü başlamıştı, ama sonrası oldukça pozitif geçti, biz gelişmekte olan ülke piyasaları açısından. Yaz sonuna doğru, USD/TL’nin 3,40’lara kadar gevşediğini hatırlıyoruz.
Ama Kasım 2017’de, küresel olarak risk iştahı azalmaya başlayınca, bizler için zor günler geri geldi. USD/TL yine 3,90’lara kadar geldi. İşte o dönemde, TCMB iyice uç noktaya yanaşıp, marjinal fonlama oranından borç vermeyi de kesti ve tüm fonlamayı GLP’ den yapmaya başladı. Düşünsenize, hiç kullanılmayan bir uygulama, tek vazgeçilmezimiz oldu. Böylece, TCMB de, görünürde faiz artırım kararı vermeden, aslında epey bir yükseltmiş oldu faizleri. Aslında tam olarak şöyle gerçekleşti hikaye:
TCMB, ilk olarak 16 Ocak 2017’de başladı GLP’ den para vermeye. O sırada, GLP faizi % 10 idi. Henüz ne piyasalar, ne siyasiler, TCMB’ nin ne yapmaya çalıştığını tam olarak anlayamadan, takip eden üç faiz toplantısında TCMB, GLP’ yi kademeli olarak % 12,25’e kadar yükseltti. Nisan 2017’ye geldiğimizde, GLP artık bu seviyedeydi. Ama herkes de anlamıştı tabii bu arada TCMB’ nin amacını. Zaten o tarihten sonra da, TCMB için artık GLP’ yi arttırmak da pek kolay olmadı. Nitekim, bir de Aralık 2017’de yarım puanlık bir artış yapıp, şimdiki % 12,75’e ulaştılar ve orada kaldılar.
Özetle, TCMB son 4 aydır, piyasa fonlamasını sadece GLP’den ve % 12,75 ile yapıyor. Hareket alanı var mı? Yok. Tek yapabileceği, 25 Nisan’da GLP’ yi arttırmak. Arttırır mı? Benim kanaatim, 25 Nisan öncesi birkaç günü esas alır; eğer kurlar sakinse, bir şey yapmaz, seviye yüksek olsa dahi. Yok eğer, 25 Nisan öncesi günlerde, oynaklığın yüksek olduğu bir durum varsa, belki biraz arttırır. Biz şu birkaç gün, jeopolitik gelişmelerin ne yöne evrileceğine bir bakalım da, sonra yine düşünürüz TCMB’ nin ne yapacağını.
Bu arada, sadeleşme ne oldu derseniz, başka bahara kaldı. Zira, TCMB’ nin, şu anda % 8 olan politika faizini % 12-13’lere çıkarıp, ‘GLP de neymiş, politika faizinden veriyorum ben artık parayı’ diyebilmesi çok zor. Hatta, % 9,25 olan marjinal fonlama oranı için de aynı şey geçerli. Çünkü bunları yaparsa, vitrin olarak, 4-5 puanlık bir faiz artırımı yapmış olur. Bunu yaparsa, sonrasında neler olur, bunu da okuyucunun hayâl gücüne bırakıyorum.
‘HEPİMİZE EKONOMİ’ YAYINAĞINI ZİYÂRET ETMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYIN
—————————————–
Kaynak:
http://www.serinadericiyan.com/2018/04/15/merkez-bankasinin-kac-tane-faizi-var/ ; 15.04.2018