Mersin Konseri

Sabah altıya yakın Eskişehir’den yola çıkmıştık. Program akşam sekizde idi.
Torosları seyrede seyrede Tarsus Ovasına indik. Aşık Efkâri diyordu ya;
“Ceylan gibi yörük kızı,
Bakar Tarsus ovasına.
Yeşil yeşil ormanlardan,
Çıkar Tarsus ovasına.
Naz olmaz böyle naz gibi,
Rengi gülden beyaz gibi,
Gökten kopmuş yıldız gibi,
Akar Tarsus ovasına.
Almış yayla havasını,
Bozmuş mutlak yuvasını,
Bezeklemiş devesini,
Yıkar Tarsus ovasına.
Affedelim suçlarını,
Çeksin gitsin göçlerini,
Bulut gibi saçlarını,
Döker Tarsus ovasına.
Kısa örmüş öreğini,
Yakar çoklar yüreğini,
Çadırının direğini,
Takar Tarsus ovasına.
Görmemiştim böyle peri,
Kara kaşlar zülüf sarı,
Metheyle aşık Efkari,
Çıkar Tarsus ovasına.”
Yolun sonunda istediğin, sevdiğin bir şey varsa güzeldi. Varsın duraklar bile beklemekten yorgun düşsündü. Varsın türkü “Yollar seni gide gide usandım” desindi. Usanılacak bir şey yoktu.
Beşe yakın Tarsus civarındaydık. Toplantıya daha üç saatten fazla vardı. Tarsus’ta bir humus yemek lâzımdı, bir de Meydan Kahvesinde çay içmek.
O küçük humus dükkânına en son gittiğimden bu yana en az kırk beş sene geçmişti. “İnşallah sahibi dükkanda yoktur, ya da bizi tanımaz, parasını verir çıkarız” diye düşündüm. Dükkânı bulduk. Sahibi kapıdaydı ve bizi de tanıdı.
Meydan kahvesinde de çay hasretimizi giderdik. Şimdi konser salonunaydı yönümüz. Nasıl olsa Mahmut yolu bulabiliyordu uygulamadan.
Mezitli Belediyesi Kültür Merkezi’ne vardığımızda saat 18.00 olmuştu. İki saat daha vardı.
Eskişehir’den Mersin Belediyesine telefon etmiş, üç kişilik yer ayırtmıştım. Üçüncü kişi de Abdullah Ağabey idi, o da Adana’dan gelecekti.
Abdullah Ağabey Adana’lı. Üniversite yıllarından ağabeyimiz. Pırıl pırıl, tertemiz bir insan. Hani insanlar bebekliğindeki saflığa, temizliğe dönmek için mücadele verirlermiş ya, Abdullah Ağabey’in mücadele etmesine gerek yok, hâlâ orada.
Çok okuyan, çok düşünen bir insan. Okumakla kalmaz yazarların nerede, nasıl, hangi ruh haliyle yazmış olduklarını araştırır. Yaşadıkları mahalleye, sokağa, evlerine bakmaya gider.
Türk Müziğini çok sever. Bestekârları, sanatçıları, şarkıları bilir. Koroları dinler. Bestekârların, sanatçıların hayatlarının bir dönemini kesin bilir. Hava müsait olduğunda her gün “Eski Adana”yı gezer. “Neden yeni bölgelerde dolaşmıyorsun?” diye sormuştum, “oralarda hiç hatıram yok” demişti. İnsanlar mezarlara, hatıralar yüreğe gömülürmüş ya, ara sıra çıkarmak gerekiyor belki de.
“Biz geldik” diye aradım. Abdullah Ağabey daha erken gelmiş, sahilde geziyormuş.
Program başladı.
Halil Atılgan Ağabey’e söz verildi, türküleri sevmeye nasıl başladığını anlattı, türkü sözlerinden örnekler verdi. Dedi ki meselâ;
“Mendili işle yolla,
İşle gümüşle yolla,
İçine beş elma koy,
Birini dişle yolla.”
Bir başkası da şu idi;
“A benim bahtı yarım,
Gönlümün tahtı yarim,
Yüzünde göz izi var,
Sana kim baktı yarim?”
Bir de Karadeniz’den örnek verdi;
“Gel otur konuşalım,
Dizin dizime vursun.
Öyle bir sarılalım,
Akan dereler dursun.”
Salonun dolacağına ihtimal vermemiştim ama tıklım tıklım oldu.
İlk sanatçı Nida Şan idi, söyledi;
“Bin cefalar etsen almam üstüme,
Gayet şirin geldi dillerin dostum.”
İkinci sırada TRT Ankara Radyosu sanatçılarından Zeynep Cihan vardı.
“Çaya indim ağlarım,
Gülü deste bağlarım” dedi.
Fahri Işık çıktı sonra.
Fahri Işık 1938 Tarsus doğumlu. Yıllarca sahnelere çıkmış, Çukurova’yı sallamış bir insan. Çok parlak bir sesi var. Sahneye son derece hakim ve son derece hareketli. “Agora Meyhanesi’ni söylermiş eskiden. Hani güftesini Onur Şenli’nin yazdığı, bestesini İsmet Nedim Saatçi’nin yaptığı değil de ötekini. Bestesi ve sözleri Fahri Işık’a ait olanı.
İlk defa Aşık Veysel ile beraber söylemiş şarkıyı Fahri Işık. Bir müddet futbol oynamış. Yurt dışına çıkmış, Hollanda’da çalışmış.
Bu bilgiler Abdullah Ağabey’den.
“Telli turnam selam getir, sevdiğimin diyarına” diye seslendi sahneyi dolanarak.
Elvan Sevim söyledi;
“Bir anadan dünyaya gelen yolcu,
Görünce dünyaya gönül verdin mi?”
TRT İzmir Radyosu sanatçısı Mustafa Özcan Halil Atılgan Ağabey’in derlediği türküyü okudu, “Bodrum Hakimi.”
Okan Murat Öztürk sazıyla “Suya gider allı gelin has gelin”i söyledi.
Ardından yine TRT İzmir Radyosu sanatçısı Köksal Coşkun Azerbaycan aşık sazı ile “Baharın gülşen çağında/ Ne gezersin bağı bülbül?” diye sordu.
Sebahat Aslan söyledi;
“Eski libas gibi aşığın gönlü,
Söküldükten sonra dikilmez imiş.”
İhsan Öztürk sazıyla geldi,
“Nedir hey erenler benim yandığım,
Halden bilmez yar elinden dertliyim,
Bu aşkın ateşi yaktı sinemi,
Pervaneyim nar elinden dertliyim.”
Yozgat Sürmelisi’ni söyledi Soner Özbilen.
Sonra Dr. Mehmet Özbek Ağabey sahne aldı, başladı;
“Altın hızmav mülayim,
Seni Hakk’tan dileyim.”
Bu Kerkük türküsünde bir kıta “Altın hızmav incidi” diye başlıyor, bazı sanatçılar “Gömleğim nar içidi” diyor. Doğrusu “Gömleğim narıncıdı” efendim.” Yani narenciye renginde.
Arada bir Kerkük Hoyratı;
“Yara yeri yara yeri,
Sızıldar yara yeri,
Kervan göç etti getti,
Göç etti gitti mine boylum,
Yalvarram yara yeri,
Ne sennen okh tükendi okh tükendi,
Ne mennen yara yeri,
A yar a yar a yar a yar,
Yar uluvden hara gedim.”
Bir hoyrat daha;
“Akşamın karasıdır,
Bağrımın yarasıdır,
Çakallar aslan oldu,
Dünyanın modasıdır.”
Son olarak Belkıs Akkale Hanım söyledi. Her haliyle hanımdı.
“Daha senden gayrı aşık mı yoktur,
Nedir bu telaşın vay deli gönül.”
Daha sonra sanatçılar toplu olarak Halil Atılgan Ağabey’in derlediği “Gide gide bir söğüte dayandım” türküsünü okudular. Bu muhteşem koronun şefi de elbette Halil Atılgan Ağabey idi.
Gecenin yıldızı, gönlümüze iz bırakanı Mehmet Özbek Ağabey idi.
Halil Atılgan ve Mehmet Özbek Ağabey’i tebrik edip gece yarısına doğru Adana’ya doğru yola çıktık.
Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen