Prof.Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ, MHP’de yaşanan son gelişmeleri yorumladı:
“Özellikle “karargâh aklı” çok nitelikli arkadaşlardan oluşturulmalıdır. Bunu bütün adaylara öneriyorum. iki slogan bir sert şiirle, bir fikri hareket basitliğin dipsizliğinde öldürülmemeli.”
*********
Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin, MHP’de olağanüstü kurultay talebini kabul etmesinin ardından yeni bir sürece girildi. MHP Genel Merkezinden yapılan açıklamalar konunun ne kadar uzağında ve dışında olduklarının anlaşılması açısından önemlidir.
Bugüne kadar pek çok yazımda ve konferansımda vurguladım. MHP’deki sorun bir kadro değişimi sorunu olduğu kadar ondan öncelikli olmak üzere “bir zihniyet sorunu teorik ve pratik veçheleri olan karmaşık bir felsefi öz sorundur”.
Rahmetli Durmuş Hocaoğlu bunu son derece çarpıcı bir biçimde ifade etmiştir. “Siyâsî milliyetçiliğin iktidar problemi, öyle, belirli bir partinin yönetimindeki “kötü adamlar”ın “iyi adamlar” ile değiştirilmesi gibi iyi niyetli ama naif düşüncelerle halledilebilecek türden değil; cidden çok ağır, halletmesi gereken çok fazla mes’ele, üstesinden gelinmesi gereken çok fazla yük var.” [i]
Ama bizim çevremiz dışında esas duyması gereken politikacılar duymadı, önemsemedi tabi ki.
ADAYLAR İÇİNDE BUNA İŞARET EDEN YOK HENÜZ!
MHP soğuk savaş sonrasında sivil demokratik dönüşümü Devlet Bahçeli ve kadrosunun iyi niyetli gayretlerine rağmen sağlıklı bir şekilde tamamlayamadı. Katı, hiyerarşik, disiplinli bir yapı hep devam etti[ii]. O nedenle hakların yasal yollardan aranması, çok sayıda adayın demokratik yollardan iddialarını dillendirmesi bu dönüşümün öğrenilmesi içselleştirilmesi açısından “bütün eksik ve aksaklıklarına rağmen” son derece faydalıdır.
Çok hazindir, ızdırap duyuyorum.. Oysa demokratik hukuk devletini, hürriyet, adalet, eşitlik ve yurttaşlık kavramını insanlığa Fransız devrimi ve milli devlet hediye etmiştir (Şimdi bunlar önemlidir diyerek 2016 yılında yeniden pi sayısını bularak sevinmiş oluyorum, beni anlayın).
Türk siyasetini düzenleyen Siyasal Partiler Kanunu, uygulanan liberal temsili demokratik sistem çok ağır bir temsil krizi[iii] ile karşı karşıyadır. Buradan demokrasi filan çıkmıyor. Bir nevi oto-tatmin, simülasyon yapılıyor, demokrasi simülasyonu..
MHP ‘de bu işler biraz daha ağır aksak gidiyor.
Farklı fikirlerin fesat, tartışmanın, tenkidin hainlik olarak aktarıldığı patriarkal/otokratik kültürden bütün yapılar gibi MHP’de çok fazla etkileniyor.
Gelinen noktada çok adaylı bir yarış olacağı muhakkak. Birleşmeler, mutabakatlar olması son derece önemlidir, beklenmelidir. Kurultaydan bölünerek değil, birleşerek, büyüyerek çıkmak lazımdır. Bu yapıda herkesin üstleneceği rol var; zira tüm adayların birleşik katkısına ihtiyaç var.
Bu sürecin başarılı bir şekilde tamamlanması müzakereci demokrasi açısından önemlidir. Türkiye’ye böyle bir örnek tablo sunmak onur verici olur.
Kavga etmeden, “küçükken sen benim reçelimi çaldın” tarzı hezeyanlara artık son verilmeli”. Projeler ve çözümler tartışılmalı. Görünen o ki henüz siftah edilmedi.
Mahkeme kararının pek çok yansımaları olacağı muhakkaktır.
Bu kararla ilk defa milli bir partiye sistem tarafından “merkezi kuşatacak bir kitle partisine dönüşme ve iktidara alternatif olma izni” verilmiştir. Bu bakımdan çok önemlidir. Bugüne kadar MHP’ye sistem tarafından biçilen rol “sadık komiser yardımcısı” rolüydü. Zenciliğinden dolayı asla dedektif olmasına izin verilmiyordu. Rahşan Hanım bile pek kızmıştı koalisyon döneminde. Bahçeli buna itiraz etmedi. Zira elindeki kartlardan haberi yoktu. Köylü piştisi gibi sadece bacakla [gençler bilmez/ gençler hiçbir şey bilmiyor “büyük” diyoruz rakı olduğunu bile anlamıyorlar neyse bacak= joker diyelim] hamle yapıyordu. Kâğıdı kesmek ona yetiyordu ama oyun kuramıyordu. Uluslararası sistemin de bu yeni duruma sıcak baktığı çok açıktır. Mevcut alternatifsiz bir iktidar, Türkiye için de dünya sistemi için de öngörülemezdi zaten. Demokratik bir sistem için alternatif iktidar olmazsa olmazdır.
Bu tablo doğru yönetilmelidir. İnce kirlik sakallı, Osmanlı fotoğraflı oğlan çocuklarıyla bu konu yürütülemez.
Anketlerdeki yüzde 60 mertebesine dayanan memnuniyetsiz seçmen kitlesi yeni bir siyasal senaryoya olan ihtiyacın kanıtıdır. O kadar anlattık lakin CHP’nin Kemal Bey ve ekibi ile bu tabloda hiç bir iddiası olamaz. Bu görülmüştür. Kendini yenilemiş ve aşmış bir MHP Türkiye’nin önündeki yegane şanstır.
PEKİ, BUNDAN SONRASI İÇİN NE ÖNGÖREBİLİRİZ?
Milli mefkûre geleneğinin dünya çapında donanımlı akademik ve profesyonel kadroları kendi alanlarında çok başarılıdır [Aziz Sancar hocamıza yakın pek çok değeri mevcuttur, bu tabloya bakıp yanılmasın milletimiz]. Lakin mefkûrenin politik temsil ayağı MHP’deki akademik temsil ve yansıyışı bu profili yansıtmaz. Adayların yanındaki kadrolara baktığınız zaman Türkiye için yeni bir siyasal dili, çözümleri ve projeleri üretecek yapıyı göremezsiniz.
Yüzyılın başında Müsavat Partisi ile Azerbaycan’da, Alaş Orda ile Türkistan’da, İttihat ve Terakki devamında Müdafa’a-i hukuk ile Anadolu’da devlet kuran, bağımsızlık mücadelesi yürüten milliyetçi mefkûre ne yazık ki şimdi politik alanda “güğüm dokuşturma” üslubuna maruz.
Ortadoğu ve Yeniçağ gazetelerinden yansıyan üslup hiçbir şekilde bu beklentiyi karşılamaz.
Ülkeyi yönetmeye aday bir siyasal iddianın bu ürkekliği ve çekingenliği üzerinden bir an önce atması lazım.
Milli akademik camia da artık “siperde çökelek bekleme” yerine, fikir ve düşünceleriyle bu tabloya müdahil olmalıdır. Kamayı çeken yettim diyor, koşuyor, bu işler bu kadar basite indirgenmemeli. Bir entelektüel ve etik çember çizilerek bu taşkınlık ve sığlık çerçevelenmeli akl-ı selime davet edilmelidir.
Teori ve pratik kaynaştırılmalıdır. Mutfak ve saha birbirine rakip değil tamamlayıcı olabilir. Bunları anlatmamız lazım.
Niteliksiz ekipler akademiden, bürokrasiden taarruza geçti körler sağırlar birbirini ağırlar tablosuna engel olunması lazım.
2002’de yaşanılan fecaat ortadadır. Kamacıların hataları milli! hesaba yazılıyor sonra. Eseri ve herhangi bir sözü olmayan akademik unvanlar ve etiketlerle oralarda tutunan ekipler bütün sistemi zehirliyor. Haklı olarak bunların hepsi böyle mi? deniliyor. Sapla samanın karışmasına müsaade edilmemeli.
Meral Hanımın ekibinin bir kısmında şimdiden kazandık, “gelsin yeşil suğan, göveçte kuru fasulye” havası hakim bu çok tehlikeli. Fotoğraf çektirirken yaşanan “henüz müşfik birbirini ittirmeler hayra alamet değil. Uzun süren iktidar beklentisi tahammül sınırlarını zorluyor belli ki. Ama yol bu yol uzun yol. Arzu edilen AKP gibi bir şeyse onun geldiği durum, siyasal İslâmı getirdiği nokta ortada.Milli mefkûrenin böyle bir girdaba sürüklenmemesi için heyecanları terbiye etmek gerekir.
Popülizm, halka açılmak doğru ama mefkûreyi popülizmin sığ sularında boğma tehlikesi var bu yüzeysel üslûplarda. Bir yarın iddiası ortaya koymayacak, bir temel atmayacak siyasal iktidar bizlerin açısından hiçbir anlam ifade etmez. Güveç, yeşil suğan için de değmez.
Durum son derece kritiktir, bu tablo aynı zamanda milliyetçiliği dönüşsüz olarak tasfiye edecek dinamikler ve tehlikeler barındırmaktadır.
Bazı elekler ve evsaflar olmalı. Niteliklere dikkat edilmeli.
Özellikle “karargâh aklı” çok nitelikli arkadaşlardan oluşturulmalıdır. Bunu bütün adaylara öneriyorum.
İki slogan bir sert şiirle, bir fikri hareket basitliğin dipsizliğinde öldürülmemeli.
Türk devlet hayatı AKP ile bürokratik ve siyasi nitelik, liyakat anlamında felce uğratılmıştır. Elbette ki siyaset tek başına bilgi ve donanım değil aynı zamanda bir sınıfsal temsil meselesidir lakin ayarı bozmamalı dengeyi iyi kurmalı.
Bunlar sadece benim fikrim değil, bu süreçte görüşme imkânı bulduğum bu konularda tecrübe ve bilgi sahibi bine yakın akademisyen arkadaşla, aydınlarla, eski siyasi dostlarla yaptığım değerlendirmenin sonuçlarını arz ediyorum.
Bütün kamuoyu bütün negatifliğine rağmen acaba bu sefer olur mu? Beklentisinde. Bu tabloyu pozitife çevirmek mümkündür. Ama kamacılarla, sert şiir okuyarak, sert tokalaşarak, garadaaaş, değvaa, ünlemesi yaparak olmaz. Bu numeroların artık devri doldu, toplumda bir karşılığı yok.
Şehir yerinde ezilir, gülünür gidersiniz.
Ekonomi-politik bir dil üreteceksiniz, eğitim, sağlık, dış politika, kamu yönetimi, enerji, devasa sorunlar milli bir çözüm bekliyor.
Bunlar şiirle çözülmez.
Akılları keser, sormaktan imtina etmezlerse milli mefkûrenin aydın kadroları bu yükü sırtlar, böyle devam ederlerse kantin kavgası devam eder, gülünç tablolarla milli mefkûreye büyük zarar verilir.
Vesselam..
Prof. Dr. Kemal Üçüncü
Odatv.com
Dipnotlar:
[i] Bir Seçkinci İdeoloji Olarak Siyas3i Milliyetçilik ve İktidar Problemi-V
[http://www.durmushocaoglu.com/data/yazipdf/DHocaoglu_697_EDITORYAL_MAKALE_Bir_Seckin_Ideoloji_Olarak_Siyasi_Milliyetcilik_ve_Iktidar_Problemi.pdf]
Bu konularda geniş bilgi için bk
[ii] Bkz., Duverger, Siyasi Partiler Tipolojisi.
[iii] Bkz., Robert Dahl, Demokrasi Üzerine, Poliarşi.
Kaynak:
http://odatv.com/n.php?n=mhpyi-hangi-surprizler-bekliyor-1004161200