Millî Burjuvazi

Mustafa TEZEL

Millî burjuvazinin bizde Tanzimat öncesi dönemde niçin gelişmediğini az-çok biliyoruz. Sonraki dönemde ise, Cumhuriyetin kurulmasına kadar, “sanayileşme, modernleşme, ulus-devlet” ilişkisi iyi anlaşılamadığından, millî sermâyedar oluşumunu temin edecek politikalar uygulanamadığı gibi, tam aksine -ithalâtı özendiren, millî sanayii ve sanayiciyi zorda bırakan- yanlış uygulamalar sebebiyle, Batılı sömürgeci güçlerin içerdeki temsilcisi gibi davranan ekalliyetlere mensup tüccar-sanayici sınıfının Türkler aleyhine gelişmesine zemin hazırlanmıştır.

Cumhuriyet’i kuran kadronun en çok takdir edilecek yönlerinden birisi -medeniyet yarışına yeniden katılabilmemiz için zorunlu olan- “sanayileşme, modernleşme, ulus-devlet” kavramları/kurumları arasındaki çok önemli ilişkiyi kavramış olması ve bu yönde esaslı adımların atılmasıdır. Ne yazık ki, sonraki dönemlerde iktidara gelen hükûmetlerin, kalkınmayı yalnızca “yol, köprü, baraj, fabrika” gibi maddî unsurlardan ibâret zannedip, meselenin fikrî-felsefî-kültürel yönünü ihmâl etmeleri, diğer mahzurların yanısıra “millî sermâyedar” zümresinin oluşumu konusunda da büyük bir boşluğun doğmasına ve “her ne şekilde olursa olsun, çok para kazanmayı şiâr edinen” bir sanayici-tüccar zümresinin oluşmasına zemin hazırlamıştır.

Bu yüzden de, Batı’da, rönesans sonrasında, aydınlanma-modernleşme-sanayi inkılâbının gelişimi konularında öncü rol oynayan burjuvazinin aksine, bizde dışa bağımlı, her türlü gayrımillî cereyân karşısında duyarsız ve hattâ bu tür gelişmelerin destekçisi olan bir zümre peydah olmuştur. “Ben de kazanayım, ülkem de kazansın; çalışayım, çok kazanayım, daha çok yatırım yapayım, böylelikle ülkemin gelişmesine ve kalkınmasına, zenginleşmesine, istihdamın ve ihracatın artmasına katkıda bulunayım; ödediğim vergilerle kamu mâliyesi daha sağlıklı bir yapıya kavuşsun, bu sâyede kamu hizmetleri nicelik ve nitelik yönünden daha iyi bir duruma gelsin, ülkemizin/milletimizin saygınlığı artsın” diye düşünen; para kazanmayı ve çok çalışmayı milletine/insanlığa hizmetin bir aracı olarak gören, bu doğrultuda -imkânları nispetinde- bilim-kültür-sanat faâliyetlerine destek veren, her türlü gayrımillî cereyânın karşısında olmayı millî bir vazife olarak gören bir millî sermâyedar kesiminin oluşturulamaması, elân ülkemizin en önemli sorunlarından birisidir.

Bu sorun, Türk Milliyetçileri için, yakın gelecekte öncelikle üzerinde durulması gereken hususların başında yer almaktadır. Ülkenin/milletin iyiliği için yapılması lüzumlu addolunan şeyleri devletten ve iktidardaki siyâsetçilerden bekleyen bir anlayış, en büyük zaafımızdır. Bu zaaftan kurtulamadığımız müddetçe, Türk Milletine ve bütün insanlığa daha iyi yaşama imkânı sunacak bir yeryüzü nizâmının Türk Milletinin öncülüğünde kurulmasını şiâr edinen “yeni medeniyet tasavvuru”nu kuvveden fiîle geçirebilmemiz kabil değildir.

Yazar
Mustafa TEZEL

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü'nden mezun olan Mustafa TEZEL, yüksek lisansını Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Bölümünde yapmıştır. Çalışma hayatına bir kamu bankasında müfettiş yard... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen