Millî Edebiyatın Öncüsü: MEHMET EMİN YURDAKUL

Ali Alper ÇETİN

C:\Users\alialpercetin\Desktop\MEHMET EMİN YURDAKUL\Mehmet Emin Yurdakul-2.jpg

1921 yılında, Türkiye bir ölüm-kalım savaşı içindedir. Milletin tek umudu Mustafa Kemal Atatürk’tür…

Anadolu’nun dişini tırnağına takıp Kurtuluş Savaşı’na “Ya istiklâl, ya ölüm!” parolasıyla katıldığı günler, Ankara’ya bir haber ulaştı. Bir yolunu bulup İstanbul’dan İnebolu’ya geçen şair Mehmet Emin Yurdakul, Atatürk’ün safında Milli Mücadele’ye katılmak üzere Ankara’ya geliyordu. Haber Atatürk’e ulaştırıldığı zaman, büyük Kurtarıcı’nın gözleri yaşardı. Mehmet Emin gibi yurt sevgisiyle dolu, şiirleriyle Türk milletine heyecan ve güç veren bir aydının, böyle sıkışık bir zamanda Ankara’da bulunması, millete ve orduya moral vermesi zorunluydu. Hemen İnebolu’ya şu telgrafı gönderdi:

“İnebolu’da Millî Şairimiz Mehmed Emin Beyefendi’ye;

Türk milletseverliğinin ilâhî müjdecisi olan şiirleriniz, bugünkü mücadelemizin kahramanlık ruhuna doğuş ufku olmuştur. Gelişinizden duyduğum memnunluğu ifade ile sizi milletimizin mübarek babası olarak selamlarım… Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal.”

Gerçekten de birkaç gün sonra, Atatürk’ün, millî şairimiz diye taltif ettiği Mehmet Emin, Ankara’ya gelmiş, çok sevdiği Atatürk’ünün yanında, kısa bir süre sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yerini almıştı.

Onun kükrek, coşkun sesi “ Yurdun Koçyiğitleri” ni Cenge Giderken uğurluyor:

Ben bir Türk’üm, dinim, cinsim uludur;

Sinem, özüm ateş ile doludur.

İnsan olan vatanın kuludur

Türk evlâdı evde durmaz giderim.

Yaradan’ın kitabını kaldırtmam.

Osman’cığın bayrağını aldırtmam.

Düşmanımı vatanıma saldırtmam.

Tanrı evi vîrân olmaz; giderim!

Bu topraklar ecdadımın ocağı.

Evim, köyüm hep bu yerin bucağı.

İşte vatan! İşte Tanrı kucağı!

Ata yurdun evlâd bulmaz; giderim!

Tanrım şâhid, duracağım sözümde.

Milletimin sevgileri özümde.

Vatanımdan başka şey yok gözümde.

Yâr yatağın düşman almaz; giderim!

Ak gömlekle gözyaşımı silerim.

Kara taşla bıçağımı bilerim.

Vatanım için yücelikler dilerim.

Bu dünyâda kimse kalmaz giderim!

diye haykırıyor veya kanlı savaşları zafer müjdeleri içinde orduya bayrak oluyor, (vur) diye diye düşmanı kırdırıyordu:

Ey Türk vur, vatanın bâkirlerine

Günahkâr gömleği biçenleri, vur.

Kemikten taslarla şarap yerine

Şehitler kanını içenlere vur.

Vur, güzel âşıklar cenazesinden

Kırmızı meş’aleler yakanları vur,

Şehvetin raksını yetim sesinden

Besteler, şarkılar yapanları vur.

Vur, katlin o kızıl sabanlarıyla

Dünyaya ölümleri ekenleri vur.

Vur, zulmün o kanlı urganlarıyla

Bir kavmi iplere çekenleri vur.

Vur, etten, kemikten saraylar kuran

O vahşî ruhları ezmek için vur;

Dört büyük rüzgâra küller savuran

O mücrim elleri kesmek için vur.

Vur, sen de mukaddes hürriyet için,

Dünyânın diktiği bayrak için vur;

Her dînin sevdiği adâlet için,

Her yerde haykıran bir hak için vur.

Vur, aşkın ve hakkın zaferi için;

Vur, senden bak dünyâ bunu istiyor;

Vur, yerde bak târih senin seyircin;

Vur, gökten bak Allah sana “Vur” diyor.

Kurtuluş savaşında Mehmet Emin’in sesi yükseldikçe yükseldi. Büyük Zafer’den sonra onun göğsünü bir istiklal madalyası süslüyor, bu kez görevini Büyük Millet Meclisi’nde sürdürüyordu.

 

C:\Users\alialpercetin\Desktop\MEHMET EMİN YURDAKUL\Mehmet Emin Yurdakul-3.jpg

1869 yılında İstanbul’da doğan Mehmet Emin Yurdakul, düzenli ve özel bir eğitim görmeden kendi kendini yetiştirmiştir. 1913 yılına kadar, Beşiktaş Askeri Rüştiyesi’ni bitirdikten sonra bir süre Mülkiye Mektebi’nin idadisinde okudu. 1887’de Babıâli Sadaret Dairesi Evrak Odası’na aylıksız kâtip olarak atandı. 1899’da Hukuk Mektebi’ne başladı. Öğrenimini ABD’de tamamlamak üzere okuldan ayrıldı. Ancak bu isteği gerçekleşemedi. Memurluk yaşamına döndü. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girdi. Şiirlerinde dile getirdiği düşünceler, yansıttığı gerçekler saray tarafından kuşkuyla karşılandığı için 1907’de Erzurum Rüsûmat nazırlığına gönderildi. Rüsûmat Emaneti Kâtipliğinden Erzurum, Sivas, Hicaz valilikleri gibi önemli görevlerde bulundu. 1890 yılında Şebinkarahisarlı Müzeyyen hanımla evlendi. O sırada Şebinkarahisar mebusuydu.

İlk “Cenge Giderken” şiiri ile tanındı. Onu asıl şöhrete kavuşturan, adını duyuran şiirleriydi. 1900 yılında yayınladığı Türkçe Şiirler kitabı onu “Millî Şair” olarak tanıttı. Türk edebiyatında çığırların ardından millî bir çığırın açılmasında Mehmet Emin Yurdakul öncülük ediyor, halkın dili olan sade, katıksız Türkçeyle hece ölçüsünde şiirler yazıyordu. İlk anda yadırgandı, kınandı. Ama onunla birlik olanlar çoğalıyor, ağır basıyorlardı. Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, Mehmet Âkif, Ali Canip, ondan sonra taptaze doğan Cumhuriyet’in genç heyecanlı nesilleri…

O güne dek İstanbul sanatçıları olarak romantik aşklarını ağır, ağdalı dilleriyle edebiyat yapanlar, şimdi bir çığ gibi Anadolu’ya yöneliyor, Anadolu’nun gerçeklerini görüyorlardı. Mehmet Emin Yurdakul, 1914 yılında, 191 şiirli ikinci kitabı Türk Sazı’ nı yayınladı. Türk Sazı, Anadolu’yu konuşturuyor, Anadolu’yu anlatıyordu:

Ey mübarek Anadolu toprağı

Hani senin bahtiyarlık hukukun

Hür düşüncen, millî duygun, kanunun

Hani senin yeni ruhlu çocuğun

Sevgin, neşen, çalgın, türkün, oyunun,

Ey dertliler yatağı.

Ey vatanın bağrı yanık bucağı

Hani senin bereketli hasadın,

Yeşil yurdun, mesut çatın, şen çiftçin

Hani senin medeniyet hayatın,

Yolun, köprün, kazman, iğnen, çekicin

Ey Türklüğün otağı!..

Yazık sana ağlamayan şiire

Yazık, sana titremeyen vicdana

Yazık, sana uzanmayan ellere

Yazık, seni kurtarmayan ellere.

Birinci Dünya Savaşı (1914) başlarında Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Musul mebusu oldu. 1914 yılında Anadolu’ya seslenen bu ses, Cumhuriyetten sonra Türk edebiyatında (Hececi) leri bir araya topladı. Anadolu güzellemeleri, halk şiiri biçiminde şiirler yazan bir şairler topluluğu meydana getirdi.

Mehmet Emin Yurdakul’un açtığı çığır yürüyordu. Milli edebiyat akımının öncü şairlerinden olmuş. Ulusçu, halkçı görüşleri savunan şiirler yazmıştır. Coşku, umut, yüreklendirme ve öğreticilik, şiirlerinin belirgin öğeleri olmuştur. Türk Ocağı’nın ve Türk Yurdu Cemiyeti’nin kurucuları arasında yer almıştır. Türk Ocağının ilk Umum Reisi olmuş ve Türk Yurdu dergisinin de reisliğini yapmıştır. Daha sonra Türk Yurdu dergisini Yusuf Akçura’ya devretmiştir. Edebiyat Heyetiyle birlikte Çanakkale Cephesine gitmiş, İstanbul’a dönüşüyle “Çanakkale Kahramanlarına” ithaf ettiği “Ordunun Destanı” kitabı yayınlar. Bu eser “Mustafa Kemal” den bahseden ilk manzum eser olmuştur. Türk edebiyatında halkın sesini getiren gerçekçi bir şair olan Mehmet Emin Yurdakul, Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına karşı Türkçülüğü savunan şiirler yazmıştır. Milli Edebiyat akımı ve Türkçülüğü önde gelen temsilcileri arasında yer almış, eserleriyle diğer Milli edebiyat sanatçılarını etkilemiştir. Mehmet Emin Yurdakul “Türk Şairi” diye de bilinmektedir. Ölünceye kadar Türk Milliyetçiliği ülküsünü sarsılmaz bir imanla yaşamaya ve yaymaya devam etmiştir.

Osmanlı İmparatorluğunun yıkılma döneminde, bilhassa ikinci meşrutiyetten sonraki Türkçülük mücadelesinde Mehmet Emin Yurdakul’un büyük gayreti ve çalışması vardır. Yeni Türk devletinin kurulmasında Mehmet Emin Yurdakul ve arkadaşlarının üstün çalışma azmi, kararlı ve sağlam tavırları, devletimizin yapısını belirleyici olmuştur.

Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,

Sevenleri toprak olmuş öksüz bir çocuk gibidir.

 diyen Yurdakul, mutluydu. Mutluluğun zevkini tadıyor, Anadolu’nun sesi yükseliyordu. Durmadan yazdı; Fazilet ve Adalet (1890), Türkçe Şiirler (1899-1918), Türk Sazı (1914) Ey Türk Uyan (1914), Tan Sesleri (1915, 1956), Ordunun Destanı (1915), Dicle Önünde (1916), Hastabakıcı Hanımlar (1917) Turana Doğru (1918) Zafer Yolunda (1918), İsyan ve Dua (1918), Aydın Kızları (1919), Mustafa Kemal (1928), Ankara (1939), Fazilet ve Asalet (1890), Türkün Hukuku (1919), Kral Corc’a (1923), Dante’ye (1928) adlı kitapları ardı ardına yayınlandı.

Anadolu’ya ışık oldu, aydınlattı. Ne yazık ki, onun parlak güneşi 14 Ocak 1944’te Anadolu ufuklarında sönmüştü. Sönmüştü ama ondan ilham alan aydınlar, birer güneş olarak yeniden Anadolu’ya doğuyorlardı.

Ali Alper ÇETİN

Araştırmacı – Çukurovalılar Derneği Onursal Başkanı

Kaynakça:

www.edebiyatogretmeni.org

www.antoloj.com

www.biyografya.com

www.turkocaklari.org

Önder Mehmet: Anadolu’yu Aydınlatanlar, Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, 1998 Ankara

Yazar
Ali Alper ÇETİN

1955 yılında Ceyhan’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ceyhan’da tamamladı. 1980 yılında Çukurova Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Makina bölümünü başarı ile bitirerek Makina Mühendisi unvanını aldı. Devlet Lisan Okulu İngiliz... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen