“Asırlık cami minareleri dimdik ayakta kalırken günümüz minarelerinin pek çoğu patır, patır dökülmektedir.”
Zaman, zaman ölümcül minare kazalarını duyuyor olsak da hiç kimse bunun nedenlerini araştırma gereği duymuyor. Üşenmedim geçmişte meydana gelen minare kazalarını günümüze kadar araştırdım.
Yaptığım araştırmalarda Müslüman ülkelerde meydana gelen minare kazalarında binlerce insan hayatını kaybetmiş bir o kadar da yaralanmış. Maddi kayıplar da ayrı.
Şimdi bakalım bunların oluş nedenleri ve yapılması gerekenlere:
*Üretim Hataları: Minare yapımında kullanılacak olan malzemenin bu konstrüksiyona uygun olup olmadığı ve kullanım ömrünün tayini yapılmalıdır.
*Ölçü Standardı: Maalesef günümüzde yapılan minarelerde yükseklik yarışına gidilmektedir. Yüksek prestij gibi algılanmaktadır.
*Hoparlörler: Minare üzerine monte edilen hoparlörler rüzgar ve şiddetli tayfunlara karşı adeta kalkan gibi direnmekte ve sonuçta minare gövdesini zorlayarak devrilmeye yardımcı olmaktadır.
Hoparlörlerin kaldırılması müezzinlerimizin sade ve hoş seslerini daha bir şevkle dinlememizi sağlayacaktır. Sakın kimse ezan duyulmaz mazeretine sığınmasın; her yörede duyacağımız sayıda camilerimiz mevcuttur.
*Teknik Takip: Ben inanmıyorum ki; minarelerin kullanım ömrünün takibe alındığına.
Tarihi eserler koruma kurulları zaman zaman minarelerimizin bugünkü durumlarını incelemeli; hatta bunlarla ilgili raporlar düzenlemeli ve inşaat standardı getirmelidir. Sakıncalı olanları da acilen koruma ve onarıma alınmalıdır, hasarlı olanlar da kontrollü bir şekilde devrilmelidir.
*Deprem Önlemi: Deprem bölgelerine yapılacak cami minarelerine özel inşaat uygulamaları zorunluluğu getirilmelidir.
*Yeni Teknikler: Eski minarelere baktığımızda sağlamlıklarını koruduklarını görüyoruz. Şayet yeni tekniklerle yapılan minareler eskiler kadar dayanamıyorsa ya malzemelerde ya da uygulamada bir arıza var demektir.
Buradan Diyanet İşleri Başkanlığı’na sesleniyorum: Bu konunun vebali sizin üzerinizedir.