Hazırlayan: Mehmet MEMİŞ, (E) Öğretmen
Kazakistan’ın Akmescid (günümüzde Kızılorda) şehrinde dünyaya geldi. Babası Kazaklar’ın Kıpçak boyundan Şaştı aşireti beyi Şokay, annesi Bahtlı Hanım’dır. İlköğrenimini Kızılorda’da tamamladı. Taşkent’teki Rus Gimnazyumu’ndan mezun oldu (1910). Petersburg Üniversitesi’nde hukuk bölümüne girdi. Zekâsı ve öğrenmeye olan isteğiyle ünlü dil bilgini F. W. Radloff’un dikkatini çekti. Ancak dil alanında çalışmak istemedi.Öğrencilik yıllarında siyasî faaliyetlere katıldı. I. Dünya Savaşı’nda Türkistanlı gençleri askere almak isteyen çar hükümetine karşı başlayan ve binlerce insanın ölümüne yol açan isyanın soruşturulması ve meselenin dumaya (parlamento) taşınmasında önemli rol oynadı. 1916 Kasımında Rusya Devlet Duması Müslüman Fraksiyonu Bürosu’na Türkistan temsilcisi seçildi. 1917 Şubat İhtilâli ile çarlık yönetimi devrilince Türkistan’da yeni siyasî yönetimin şekillendirilmesinde aktif rol almak istedi. Petersburg’dan ayrılıp Orenburg’da Kazak Kurultayı’na (Nisan 1917) ve Taşkent’te Türkistan Müslümanları Kurultayı’na iştirak etti. Burada oluşturulan millî merkezin başkanlığına seçildi.1917 Ekim İhtilâli ile Bolşevikler’in güçlenmesi Türkistan müslümanlarının Taşkent’teki siyasî faaliyetlerini sona erdirince Hokand’da Orta Asya Türk tarihinde ilk modern devlet yapılanması olan Türkistan Muhtariyeti ilân edildi (27 Kasım 1917). Kurulan hükümette Mustafa Şokay önce dışişleri bakanı, ardından başbakan olarak görev aldı.
Düzenli ordu teşkili yolunda, eğitim ve ekonomik alanlarda kanunlar çıkarıldı, önemli adımlar atıldı. Ancak Bolşevik kuvvetleri iki ay sonra Türkistan Muhtariyeti’ni dağıttı (31 Ocak 1918). Hakkında ölüm emri çıkartılan Şokay, Taşkent’e kaçarak bir süre gizlendi, Rus asıllı Mariya Yakovlevna ile evlendi. Taşkent’ten Orenburg’a geçerek A. Bökeyhanov, A. Baytursunov ve M. Duvlatov gibi Kazak Alaş Millî Hareketi’nin liderleri ve Başkırtlar’ın lideri Zeki Velidi ile (Togan) toplantılar yaptı. Burada Doğu Rusya Muhtar Müslüman Ülkeler Federasyonu kurulması kararlaştırıldı (Eylül 1918). Bu federasyonun temsilcisi sıfatıyla Rusya demokratlarının Ufa toplantısına katıldı. Yekaterinburg’da Rusya Kurucu Meclis Temsilcileri Komitesi başkan yardımcılığına seçildi (Ekim 1918).
Amiral Kolçak’a bağlı kuvvetlerce 200 kadar Rusya demokratıyla birlikte tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzere trene bindirilmişken Çelyabinsk’te Tatarlar ile işçileri ayaklandırarak kurtuldular (Kasım 1918).Orenburg, Mangışlak, Bakü ve Tiflis’te Bolşevik yönetimine karşı siyasî faaliyetlerini yılmadan devam ettiren Şokay, bu şehirlerin birer birer Bolşevik kuvvetlerinin eline geçmesinden sonra Rusya’yı terkedip İstanbul’a gitti (Mart 1921). Birkaç ay kaldığı işgal altındaki İstanbul’da faaliyet yapma imkânı bulamayınca eşiyle birlikte Paris’e geçti.
Rus demokratlarının liderleri A. Kerensky ve P. Milyukov ile birlikte demokratik bir Rusya’nın kurulması için çalıştı. İki liderin Paris’te yayımladıkları Dni ve Poslednia Novosti gazetelerine makaleler yazdı. Şokay’a göre demokratik Rusya’da önce Türkistan halkları özerk bir yönetime sahip olacak, ardından daha geniş millî demokratik haklar için mücadele verilecekti. Ancak Sovyet Rusya’nın, politikasında Rus millî çıkarlarını ön plana almaya başlaması, Avrupa’daki mülteci Rus demokratlarının muhalefeti yumuşatmasına ve Türkistan halklarının demokratik haklarını göz ardı etmesine sebep oldu (1925). Bu durum Şokay’ın Rus demokratlarıyla yollarını ayırmasına yol açtı ve Türkistan’ın Sovyet Rusya’dan bağımsızlığını savunmaya başladı.
Prométhée Birliği ile Sovyet Rusya’ya mahkûm milletlerin Avrupa’daki temsilcileriyle güç birliği yaptı. Türkistan Millî Birliği teşkilâtı ile Avrupa ve Türkiye’deki Türkistanlılar’ı bir çatı altında toplamayı amaçladı. II. Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine siyasî çalışmalarını durdurdu. Haziran 1941’de Sovyetler Birliği’ne savaş ilân eden Alman Nazi hükümetince Paris’ten Berlin’e getirildi. Doğu Bakanlığı onu, Sovyet ordusunda savaşırken esir düşen Türk kökenli askerlerle ilgili komisyonların başkanlığına tayin etti. Esir kamplarındaki Türkistanlılar’ı tesbit eden ve sorunlarını ortaya koyan çalışmalar yaptı. Bu görevi sırasında Naziler’in Türkistan’a bağımsızlık vermeyi düşünmediklerini anlayınca Doğu Bakanlığı’nın esir Türkistanlılar’dan oluşturmayı düşündüğü Türkistan lejyonerlerine başkumandanlık etmeyi reddetti. Paris’e dönmek için geldiği Berlin’de âniden hastalanarak öldü (27 Aralık 1941).
Alman makamları tifüsten öldüğünü söylerken yakınları zehirlendiğini ileri sürmüştür. Mezarı Berlin Türk Şehitliği’ndedir.Öğrencilik yıllarından itibaren Türkçülük ve Cedîdcilik akımlarını benimseyen Mustafa Şokay’ın siyasî fikirlerinin oluşmasında Kazak Alaş Millî Hareketi’nin lideri A. Bökeyhanov’un büyük etkisi olmuştur. Yurdunun bağımsızlığa ve millî bir yönetime kavuşması ideali yanında bulunduğu coğrafya sebebiyle Türkistan halklarının siyasî birlik oluşturmalarının gerekliliğini savundu. Ona göre bütün Türk dünyası için böyle bir birlikten bahsedilemez, ancak Türk dünyasının kültürel birliğinin oluşturulması şarttır. Fikirleri, Paris’te 1929-1939 yılları arasında 117 sayı yayımladığı Yaş Türkistan dergisinde genişçe yer almıştır.
Dergi Türkistan’ın siyasî, ekonomik, edebî ve kültürel meselelerini tahlil eden yazılarıyla ön plana çıkmıştır. Siyasî mücadelede basının önemine inanan Şokay’ın çeşitli dergilerde çıkmış 700’den fazla makalesi mevcuttur. Bazı gazete ve dergilerin çıkarılmasına da öncülük etmiştir. Taşkent’te Birlik Tuvı (Kazakça) ve Ulug Türkistan (Özbekçe), Tiflis’te Na Rubeja (Rusça) ve Şafak (Türkçe), İstanbul’da Yeni Türkistan, Berlin’de Yaş Türkistan (Çağatayca) dergilerinin yayım hayatına başlamasına önemli katkıları olmuştur. Türkiye’ye özel bir önem verdiğini, “Her dış Türk’ün iki vatanı vardır; birincisi kendi anavatanı, ikincisi Türkiye’dir” cümlesiyle belirtmiştir. Kazakistan’da Sovyet döneminde halk düşmanı ilân edilen ve eserleri yasaklanan Şokay bağımsızlık döneminin en önemli tarihî şahsiyetlerinden biri olarak görülmektedir.Eserleri.
1. Chez les soviets en Asie centrale (Paris 1928). Türkistan’daki Sovyet yönetiminin halkın iradesinin dışında oluştuğunu Sovyet kaynaklarından deliller getirerek etkili biçimde savunmak amacıyla kaleme alınan kitap sonradan genişletilerek Turkestan Pod Vlastyu Sovetov adıyla Rusça yayımlanmıştır (Berlin 1935).
2. 1917 Yılı Hatıra Parçaları. 1917 Şubat İhtilâli ile Türkistan muhtariyetinin ilânına kadar olan dönemdeki hâtıralarını kapsar (Berlin 1937). Ölümünden sonra eşi tarafından hazırlanan (1958) ortak hâtıraları da neşredilmiştir (Eşinin Ağzından Mustafa Çokayoğlu, İstanbul 1972; 2. bs., Mustafa Çokay’ın Hatıraları, İstanbul 2000).
Kaynak:
TDV İslam Ansiklopedisi, Müellif: Abdulvahap KARA
Mustafa Çokay’ın Bağımsızlık Mücadelesi Ve Fransa
Mustafa Çokay vatanı Bolşeviklerin hakimiyetine geçtikten sonra, zor günlerinde gelip yerleştiği Fransa’yı vatanı olarak gördü. O dönemde, Sovyet Rusya’dan bir çok mülteci Fransa’da yaşamaktaydı. 1917 Ekim Devrimi’nde Bolşeviklerin Rusya’da hakimiyeti ellerine almasından sonra, bir çok Rus demokrat aydını Batı’ya iltica etmişlerdi. Bunlar arasında Rusya’da Başbakanlık yapmış olan Aleksandr Kerensky, Bakanlık yapmış olan Paul Milyukov gibi önemli devlet adamları ve aydınlar da vardı. Rusya mültecilerinin sayısı yüzbinleri aşıyordu. Bunların Paris’te « Dni » ve « Posledniya Novosti » gibi Rusça yayınlanan yayın organları da vardı.
II. Dünya Savaşı patlak verdiğinde, tüm Rusya mültecileri Fransa’yı terk etmeye başladılar. Herkes Nazi işgalinden korkuyordu. Akın akın ABD’ine göç ediyorlardı. Arkadaşları Çokay’a da Fransa’yı terk ederek ABD’ine göç etmeyi teklif ettiler. Ancak, Çokay kabul etmedi. « Ben, -dedi Çokay-, Fransa’yı vatanım olarak kabul ediyorum. Beni zor günlerimde kabul etti. O yüzden zor gününde Fransa’yı terk etmeyeceğim. Fransız halkıyla birlikte tüm zorluklara katlanacağım. » Böylece Çokay Fransa’da kaldı. Çünkü, onun kalbinde Fransa’nın özel bir yeri vardı. Fransa onun için özgürlükler, eşitlikler ve kardeşlikler ülkesiydi.
7 Ocak 1890’da Kazakistan’ın Kızılorda şehrine bağlı Narşokı köyünde dünyaya gelen Mustafa Çokay Petersburg üniversitesinde hukuk tahsili yaptı. Petersburg’ta öğrencilik yıllarında siyasi çevrelerle yakın irtibatta oldu. Dönemin Kazak aydınları Alikhan Bökeyhanov, Mir Yakup Duvlatov ve Ahmet Baytursunov politikaya yetenekli gördükleri genç Çokay’ı her zaman desteklediler. Çokay, Rusya Devlet Duması’nda Müslüman Fraksiyonunda Büro görevlisi olarak hizmet etti. Kazak ve diğer Orta Asya Türk halklarının problemlerinin Rusya Duması’na taşınmasında önemli rol oynadı. Müslüman milletvekillerinin bu konularla ilgili Rusça rapor ve konuşmalarının hazırlanmasına yardımcı oldu.
1917 Şubat ihtilaliyle Rusya’da Çarlık yönetiminin son bulmasıyla, Rusya’nın demokrat politikacılarıyla Rusya’nın yeniden yapılanması çalışmalarına katıldı. Özellikle Orta Asya’da özerk cumhuriyetlerin kurma faaliyetlerinde önemli roller üstlendi. Orenburg’taki Kazak Alaş Orda Hükümeti’nde önemli bir isim haline gelirken, Hokand’da Türkistan Muhtariyeti’nin çalışmalarına etkin bir biçimde katıldı. Hatta Türkistan Muhtariyeti’nin Başbakanı görevini de yürüttü. Ancak, Lenin’in önderliğindeki Bolşevik Hükümeti, Orta Asya milli demokratik özerk cumhuriyetlerin ortaya çıkmasına izin vermedi. Şubat 1918 üstün Bolşevik kuvvetleri Türkistan Muhtariyeti’ni ve Kazak Alaş Hükümetleri’ni dağıttı. Bundan sonra, Mustafa Çokay üç yıl kadar Rusya içlerinde demokrat Rus aydın ve politikacılarıyla birlikte Bolşevik Hükümeti’ne karşı mücadele etti. Ancak, bu mücadele başarısız olunca, demokrat Rus aydınlarıyla birlikte Fransa’ya geçmek zorunda kaldı.
Fransa’da artık Çokay bir devlet adamından ziyade bir fikir adamıdır. Her platformda Bolşeviklerin anti demokratik bir hükümet olduğunu ve ülkesinin bağımsız bir devlet olmasını savundu. Bunun için iki önemli teşkilatla birlikte çalıştı. Bunlardan biri Promethee Birliği’dir. Burada Ukrayn, Gürcü, Belorus, Azerbaycan, Tatar, Özbek, Başkurt gibi Sovyet mahkumu milletlerin aydınlarıyla güç birliği yaptı. Teşkilatın Paris’te yayınlanan organı Prometheè dergisinde Çokay’ın Fransızca makaleleri sıklıkla yayınlandı. İkinci teşkilat Türkistan Milli Birliği’dir. Bu teşkilat da Orta Asya Halklarının aydınlarını bir çatı altında toplamaya çalıştı. Bu teşkilatın yayın organı « Yaş Türkistan » 1929-1939 yılları arasında 117 sayı Berlin’de Türkçe yayınlandı. Çokay’ın bundan başka üç kitabı yayınlamıştır.
- Chez Les Soviets en Asie Centrale, Paris 1928.
- Turkestan pod Vlast’yu Sovetov (K Kharakteristika Diktaturı Proletariata), Paris, 1935.
- 1917’nci Yıl Hatıra Parçaları, Yaş Türkistan Neşriyatı, Paris-Berlin, 1937.
Mustafa Çokay’ın ülkesinin bağımsızlığı yolundaki mücadelesi, Hitler’in yönetimindeki Almanya’nın saldırıları sonucunda ortaya çıkan II. Dünya Savaşı sebebiyle durdu. Arkadaşlarının çoğu Fransa’yı terk etmişti. Alman kuvvetleri de çok geçmeden, 14 Haziran 1940’ta Fransa’yı da işgal etmişti. Mustafa Çokay yalnızdı. Günleri evde radyodan savaşın gelişmelerini takip ederek veya kütüphanede tarih kitapları okuyarak geçiyordu.
Bir yıl sonra, Hitler, Haziran 1941’de Sovyetler Birliği’ne karşı savaş açtığı gün, Çokay’ın Nogent Sur Marne’de Square de la Fontain adresindeki evindeki sakin günleri de son buldu. Bir grup Nazi askeri eve gelerek Çokay’ı tutuklayarak önce Compiegne-Royallieu kampına aldılar. Burada 15 gün kadar kaldıktan sonra, Berlin’e götürdüler. Naziler, güçlü bir antisovyet olan Çokay’dan Sovyet Ordusu’nun gücü hakkında bilgi istediler. Fakat, Çokay onlara bilgi vermeyi reddetti. Sovyet Ordusuyla işi olmadığını, kendisini ancak vatanı Orta Asya’nın ilgilendirdiği, istenirse Orta Asya hakkında bilgi verebileceğini söyledi. Bundan sonra Çokay’a Nazi esir kamplarındaki esir Türkistanlı askerler gezdirildi. Naziler, bu esirlerden Türkistan Lejyonerleri adı altında yardımcı kıtalar oluşturmak istiyorlardı. Ancak, Çokay, Nazilerin ülkesine bağımsızlık vermeyeceklerini biliyordu. Onun düşüncesine göre, Naziler, Orta Asya’yı Bolşeviklerden daha kaba ve hızlı bir biçimde sömürecekti. Çünkü, Nazi ideolojisine göre, Kazak, Özbek, Türkmen, Kırgız ve Tatar gibi Orta Asya halkları « untermensch » yani insandan aşağı mahluk sayılıyordu.
Çokay, 19 Aralık 1941 günü, Çenstahov esir kampında iken, Nazi yetkililerinden Paris’teki evine dönmek üzere izin aldı. Paris’e dönüş yolunda Berlin’e geldiği sırada aniden hastalandı ve 27 Aralık 1941’de Victoria Krankenhaus’ta öldü. Mezarı Berlin’dedir. Nazi yetkilileri onun esir kamplarında mikrobunu kaptığı salgın tifo hastalığından öldüğünü ileri sürdüler. Ancak, eşi Maria ve bazı araştırmacılar onun Naziler tarafından zehirlenerek öldürüldüğü şüphesini taşımaktadırlar.
Bazı araştırmacılar, Kazakistan’ın hiç mücadele etmeden, Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle kolayca bağımsız olduğunu ileri sürüyorlar. Hatta bazı araştırmacılar, Kazakların bağımsızlık ve hürriyet gibi kavramlara yabancı olduklarını, bağımsızlıkları için hiç mücadele etmediklerini ifade ediyorlar. Bunun doğru olmadığını Mustafa Çokay’ın hayatı ve mücadelesi ortaya koymaktadır. İşte bu açıdan Çokay, modern Kazak tarihi için önemli bir şahsiyettir. Çokay bu mücadelesini uygun ortamı sadece Fransa’da bulabildi. Burada 20 yıl yaşadı. Bunun 18 yılı Nogent Sur Marne’de geçti. Bu sebeple, Bağımsız Kazakistan’ın tarihinde Fransa’nın, özellikle de Nogent Sur Marne’nin her zaman özel bir yeri olacaktır.
18 Ekim 2001 tarihinde Kazakistan Başbakan Yardımcısı İymangaliy Tasmagambetov ve Kazakistan Paris Büyükelçisi Akmaral Arıstanbekova ve Nogent Sur Marne Belediye Başkanı Jacques Martin birlikte Square de la Fontain sokağının başına Çokay için bir anıt diktiler.
Mustafa Çokay gibi bir devlet büyüğünün, tarihi şahsiyetin Nogent’da yaşamış olması, Nogent’ın tarihine uluslararası bir özellik kazandırmaktadır. Ayrıca, bu durum, Nogent’ı Kazakistan’da özel bir konuma yükseltmektedir. Çokay’ın sağlığında da Nogent özel bir önem kazanmıştı. Çokay’ın evinde hep Türkistan’ın bağımsızlığı konuşulurdu. Onun için Pierre Renaudel ve Joseph Castagne gibi Fransız dostları Çokay’ı görmek için Nogent Sur Marne gidecekleri zaman, « Türkistan’ın geçici başkentine » gideceklerini söylüyorlardı. Yani, Çokay döneminde, Nogent Sur Marne « Türkistan’ın geçici başkenti » ünvanını kazanmıştı. Türkistan, yani Orta Asya bağımsızlığını kazandığı zaman Nogent Sur Marne’deki geçici başkent ebedi başkentine taşınacaktı. İşte bu yüzden, Nogent, Orta Asya halkları için Avrupa’nın diğer yerleşim birimlerine nazaran, özel bir öneme haizdir.
Prof. Dr. Abdulvahap KARA