Naîmâ
Hayatı, Sanatı, Eseri
Yazar: Asaf Hâlet Çelebi
Yayınevi: Kapı
ISBN: 978-625-7706-54-4
Sayfa Sayısı: 171
Yayım Tarihi: 2021
Hazırlayan: Mehmet MEMİŞ, (E) Öğretmen
Osmanlı tarihi denildiğinde ilk akla gelen isimlerden. Kendisine has üslubuyla ilk resmi tarihçi, vak’anüvis olarak şöhret bulmuş değerli bir şahsiyet. Köklü ve saygın bir yeniçeri ailesinin çocuğu olarak Halep’te başlayan hayatı bugün Yunanistan sınırlarında bulunan Patras/Balyabadra’da sona ermiş. Onun, devletin muhtelif kademelerinde görev aldıktan sonra vak’anüvislik döneminde kaleme aldığı ve Naîmâ Tarihi olarak bilinen Ravzatü’l-Hüseyn fî hulâsati ahbâri’l-hâfikayn adlı eseri, Osmanlı tarih yazıcılığında yepyeni bir dönemin habercisidir.
Uzunca bir giriş ve kronolojik düzenlenmiş metinden oluşmakla birlikte renkli tasvirleri, edebi anlatımı, nükteli, ironik ifadeleri, olayların içyüzünü anlatmada gösterdiği titizlikle büyük ilgi çekmiş ve pek az tarihçiye kısmet olan bir şöhret kazanmıştır.
Asaf Hâlet Çelebi…
O da hem şöhretli bir şair hem de kültür ve edebiyat alanında özgün çalışmalara imza atmış renkli bir kişilik.
Ve bir tarihçiyi bir şairin gözüyle izlemek bambaşka bir ayrıcalık.
Naîmâ’nın hayatını, sanatını ve Naîmâ Tarihi olarak bilinen eserinden özenle seçilmiş bölümleri okumak için güzel bir fırsat.(Kitap tanıtım yazısı)
****
Asaf Hâlet Çelebi tarafından hazırlanan Naîmâ, Hayatı, Sanatı, Eseri adlı kitapta meşhur Osmanlı Vak’a Nüvîs (Vak’a yazan-tarihçi) i anlatılıyor. Naîmâ Tarihi’nin dili, üslubu, tarih metodundan bahsedilip onun yaşadığı devirle ilgil yorum ve değerlendirmeleri bir bölümde veriliyor. Bu bölümde Naîmâ nın hayatı, yaşadığı devirdeki memuriyeti, onu himaye eden vezir ve şeyhülislamlarla ilişkileri ve onlara bağlı olarak ikbalinin parlaması veya sönmesi anlatılıyor. Bu bölümden sonra Naîmâ Tarihinden öreklerin alındığı parçaları okumak bu kaynağın birinci elden tadına varma fırsatı veriyor. Bu örneklerin içinde Kanije Muhasarası, Genç Osman’ın Katli, Dördüncü Murad ‘ın Seciyesi var. Ayrıca kitapta bölümler arasına resim ve gravürler serpiştirilmiş,
****
KİTAPTAN:
Şehâdet-i Osmân Han der Yedi Kule
Pâdişâh’ı sarâya iletdikden sonra Dâvüd Paşa ve yeniçeri Ağası Derviş Ağa, Orta Câmi’e gelüp Sultân Osmân Han’ı bir pazar arabasına koyup Subaşı Kethüdâsi olan Kalender Uğrusu’nu (Genç Osmân’ın başlıca katili) bile [beraber] bindirdiler ve azim [büyük] cem’iyyet ile Yedi Kule’ye götürdüler. Bu rûz u dehşet-endûzda [bu müthiş günde] olan cem’iyyet bir târihde görülmemişdir. Asker dağıldıktan sonra Dâvud Paşa ve kethüdâsı Ömer Ağa ve Cebecibaşı ve birkaç evbâş [serseri] ile kulede kalup kapuyu kapadup Sultân. Osmân’ı katle mübâşeret etdikde Osman dilâver [cesur] yiğit idi. Bunları zebun [mağlup] etdi. Bi’l âhir Cebecibaşı dedikleri bî dîn kemend atup Kalender Uğrusu mel’ün dahi hâyaların sıkmakla zebûnn idüp ol mahalde teslimi rüh eyledi. Cebecibaşı nişâne içün kulağın kesüp Valide’ye getürdü. Hayf sad hayf [yazık çok yazık] :Al-i Osmân pâdişâhlarından birine böyle cevr ü cefâ ve hakaret olmamış iken bu mazlûma bu vechle gadr ve ihânet etdiler. Dîde-i basireti [basiret gözünü açıp] ibret alacak mahaldir. Dâvüd Paşa’nın, merhûmu katle hücûmu ne idi? Bu üç gün içinde halkın şütCım ile lzhâr-ı gayz ve affiveti Ekinini ve düşmanlığın’ göstermesi] ne idi? Bu ahvâl bir tâihde olmuş ve işidilmiş değil idi.
Ol gece Sultân Osman cenâzesini Yeni Saray’a nakl etdiler. İrtesi vüzerâ ve ulemâ cem’ olup namâzın kılup pederleri Sultân Ahmed Han türbesinde defn etdiler..