Hasan Fevzi BATIREL
10 yıl önce yoldan geçen birisine;
“Nasıl öleceğinizi düşünüyorsunuz?”
Diye sorduğunuzda, cevabı “muhtemelen trafik kazası” oluyormuş…
Şimdilerde terör saldırısı, canlı bomba, savaş ihtimalleri de arttığı için bunları da listeye ekleyebiliriz.
İnsanın vurulduğu veya travma aldığında ölüme sebep veren iki bölge var. Kafa ve göğüs boşluğu… Bu iki bölgeyi korumak işin ABC’si oluyor. Ayrıca büyük damarlar yaralandığında da ölüm riski çok yüksek, özellikle boyun, karın ve kasık bölgelerinde… Haberlerde basit bir kasık yaralanmasının nasıl ölümle sonuçlandığını arada sırada görüyorsunuz. Bacağa giden 1-1,5 cm çapındaki ana damar olan femoral arter yaralandığında, kanamanın ölüme yol açması çok muhtemel…
Beyni besleyen boyundaki iki taraflı karotis arterlere olan minimal travma, bazen damar duvarının yırtılmasına ve duvardaki tabakalar arasına kan sızarak disseksiyon olmasına yol açabiliyor. Disseksiyon beynin içine ilerliyor ve beyni besleyen damarları devre dışı bırakarak beyin ölümüne yol açıyor. Şiddetli bir trafik kazasında emniyet kemerinin boyun bölgesini sıkması, böyle bir hasarın en sık sebebi. Ünlü deprem Profesörü Aykut Barka bu nedenle hayatını kaybetmişti.
Şiddetli bir vücut sarsılması da aynı neticeyi doğuruyor. Leydi Diana, paparazziden kaçan arabaları tüneldeki direğe çarptığında arabadan dışarı sürünerek çıkar, ağzından kan gelmektedir. Kaza sırasında kemeri takılı değildir. Hızla hastaneye yetiştirilir. Vücudun çok hızlı bir gelgit yaşaması nedeniyle akciğerden kalbe dönen toplardamarların bazıları kopmuştur. Maalesef kanama kontrol altına alınamaz ve hayatını kaybeder…
Böyle şiddetli travmalar, nadiren ana aort damarının yırtılmasına yol açmaktadır ve bu durumda kişi hadise olduktan sonra bir iki dakika içerisinde hayatını kaybeder.
Beyinde ise ileri geri hareketlerde beyinden çıkan sinir hücrelerinin bacakları kopabiliyor. Buna diffüz aksonal hasar adını veriyoruz ki, binlerce elektrik kablosunun kopması ile eşdeğer bir durum. Vücudunda hiçbir hasar görülmeyen kişinin beyni tamamen zedelenebiliyor. Kask takmasına rağmen kayak sırasında kontrolü kaybeden Michael Schumacher kafasını kayaya çarptı. Oluşan hasar o kadar şiddetliydi ki, artık bakım hastası olarak hayatını sürdürüyor.
Patlama sonucu ortaya çıkan şarapnel veya kurşun yaralanmaları ise apayrı bir durum.
Massachusetts General Hospital acil cerrahi şefi, sevgili arkadaşımız Dr.George Velmahos ile 2013 Boston Maraton bombalaması hadisesinden sonra konuşmuştuk. İçi çivi dolu, bir düdüklü tencere patlatılmıştı. 3 gün hastaneden çıkmadığını, çok sayıda ampütasyon yapmak durumunda kaldıklarını ifade etmişti. Çünkü fırlayan metal parçaları bacak veya kollarda parçalanmaya yol açmıştı. Aynı durum Ankara, İstanbul, Gaziantep’teki bombalamalarda da yaşandı.
2016 Mart ayında İstanbul’da organize ettiğimiz Avrupa Göğüs Cerrahisi Okulu devam ederken İstiklal caddesinde canlı bomba patladı. Okulumuza katılan Alman öğrencilerimizin bazıları bir gece önce orada gezmişlerdi. Yaşadığımız stres ve sorumluluğu düşünün. O gün Okulda dersi olan Prof.Alper Toker, dersini iptal etmek zorunda kalıp yaralanan bir turisti İstanbul Tıp Fakültesi Çapa Hastanesinde başarıyla ameliyat etti. Şarapnel parçası hastanın ana soluk borusunu yaralamıştı. Ameliyat başarılı geçti ve hasta iyileşti. Ana soluk borusunun önünden ve yanından geçen damarların yaralanmaması hastanın hayatını kurtarmıştı.
Ateşli silah yaralanması ise çok farklı bir mekanizmayı içeriyor. Düşük veya yüksek hızlı silah; kurşunun çapı, ateşlenme uzaklığı gibi faktörler hasarın derecesini de belirliyor. Hızlı silahlarda kurşun saniyede 700-800 m hızla gidiyor. Kurşunun çapı yani kalibresi, Kalaşnikof tüfeklerde 5,6 mm iken, piyade tüfeklerinde 7,6 mm. Makineli tüfeklerin bazılarında kalibre 10 mm’nin üzerine çıkıyor. Günümüzde sık sık duyduğumuz Doçka makineli tüfekleri 12,7×108 mm’lik bir mermi atıyor. Yani çapı bir cm’nin, uzunluğu ise 10 cm’nin üzerinde bir mermi atıyor ve ciddi hasara neden oluyor.
Kurşun yaralanmalarında, ilk zarar kurşunun hızından, ikincisi dönerek gelmesinden, üçüncüsü ısısından kaynaklanıyor. 700 m/saniye hızla bir cisim çarpıyor, dönerek geldiği için çarptığı anda yön değiştirebiliyor veya dönüş hareketi organları etrafına doluyor ve yırtıyor, bu sıcak cisim üzerindeki kıyafet kıl ne varsa vücudun içine taşıyor ve hem yakıyor, hem de vücudun içerisini kirletiyor. Kurşunun giriş deliği küçükken, çıkış deliği çok daha geniştir. Şarapnel veya kurşun yaralanmalarında ilk iş tetanoz aşısı yapılmasıdır.
Allah’ım neler konuşuyoruz denildiğini duyar gibiyim. Türkiye’de üç nesil, Avrupa’da iki nesil önce yukarıda yazılanlar, yani bomba ve kurşun yaralanmaları insanların hayatlarının en önemli konularıydı.
Ülkemizde trafik kazaları hala en önemli gündemlerden biri, trafik kurallarına uymadığımız sürece öyle olmaya da devam edecek gibi duruyor. Çevremizdeki ülkelerde savaşın 10 yıl daha devam edeceğini düşünürsek, terör ve bombalama hadiselerinin de yakın zamanda sonlanmayacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. E bir savaş kaldı yaşamadığımız…
Akıllı ve tedbirli olmaktan, şiddet ve hızdan uzak durmaktan başka çaremiz yok… Kamyonların arkasında yazdığı gibi “Allah korusun…”
İnsanın ruhu da vücudu da bu resimdeki hale geliyor.