Ömer AĞAÇLI
Konuya şöyle girmek istiyorum. Kur’an “ nefs” ile “ruhun” özelliklerini, bunların çekişmelerini döne döne anlatmaktadır. İnsanın hayatını da bu iki fıtri varlığın hükümranlığının belirleyici olduğunu söyler. Diğer bir deyişle, insan hangisinin hükmü altına girerse, kişilik ve karekterinin, huy, tutum, davranış ve eylemlerinin ona göre ortaya çıkacağını vurgular. Sonuçta insan nefsin hükmünden kurtul, ruhun kutsal hakimiyetine gir ve kurtul der. Kur’an’a bir de şu gözle yaklaşırsak nefsin hükmüne tabi insan ile ruhun hükmüne tabi insanın hallerini anlattığını görmek mümkündür. Nefsin hükmüne tabi halleri “ cehennem” , ruhun hükmüne tabi halleri “ cennet” diye kavramlaştırdığını görebiliriz.
Şu iki ayyete bu konuda işaretler vardır. Hicr 43: “ Cehhennem, şeytana uyanların hepsinin buluşma yeridir.” Ve Hicr 44 ayette ise :” Cehennemin yedi kapısı vardır. Her kapı onlardan bir bölümüne ayrılmıştır.”
Nefs ile şeytan birdir. Şeytan denilen aslında nefsin sembolüdür. Bu da dışarıda değil insanın içindedir. Nefsten zuhur eden tüm kötü huylar ise şeytanın çocuklarıdır.
Cehennemin yedi kapısı konusunu sufiler nefsin yedi kötü huylarıdır diye açıklamışlardır. Çünkü insanı cehenneme sürükleyen nefsin kötü huylarıdır. Bunlar; KİN, ÖFKE, KORKU, NEFRET, DÜŞMANLIK, HIRS VE KISKANÇLIKTIR. Cehennemin yedi kapısına, karanlığın yedi atlısı duygular diye tanımlayanlar da vardır.
79/ 40: ayette: “ Rabbinin makamına saygı gösterenler ve nefsini kötü istek ve arzularından uzaklaştıranlar için şüphesiz cennet yeğane barınaktır.” Diye vurgu vardır.
Hilkat ve hakikat, Allah’ı bilmek ve O’na ibadet, kulluk etmek üzeredir. Fakat insan fıtri olarak nefs sahibidir. Nefs ise dünya’ya düşkündür. İnsan dünyaya gelince, dünya nimetlerine kendini kaptırıp, asıl yaratılış misyonunu unutmakta, araçları amaç haline getirmekte, nefsiyle yatıp nefsiyle kalkmakta ve son tahlilde Allah’ı unutup nefsinin istek ve arzularını ilah edinmekte, nefsine tapmaktadır. 25/ 43 ayette bu hususa işaret ederek insanı uyandırmak istemektedir. 25/43: “ Hevasını, hayallerini ilah edinenleri gördün mü?” İnsan bir kere yakayı nefsine kaptırdı mı, işi şeytana bırak…İnsan, vahye kulak verip nefsinden yakayı kurtaramazsa, hayatı nefsine kulluk ederek geçer, gider. İnsanın nefsine kulluk etmesi, nefsinin istek ve arzularını kovalaması ve kötü huylarla yaşaması demektır.
Nefsin bütün huyları kötü ve kötülükten ibarettir. Nefsin huyları ceheneme götüren kapılardır. Şimdi bu yazı kapsamında nefsin kötü iki illeti olan “ HASED” ve “ HIRS” üzerinde kimi şeyler tesbit etmek istiyorum.
Nefsin kötü huyları aynı zamanda din alanında günahlara neden olan huylardır. Çünkü kötü huylar insanın hem kendine hem de çevresine zarar veren hallerdir. Tarihte tüm olumsuzluklar nefsin kötü huylarıyla ortaya çıkmıştır.
Tarihe şöyle bir bakalım. İlk Peygamber Adem(A.S) kıssasında ilk günahlarında ortaya çıktığnı görebiliyoruz. Adem’in çocukları olan Habil ve Kabil kıssasında anlatılanlar iyi ve kötü huyların mücadelesidir, bunların temsili olarak anlatımıdır. Adem’in çocuklarının birinin diğerini öldürmesi, onu katletmeye sevk eden duygu, nefsin hased duygusudur. Adem’i Allah’ın yasakladığı ağaçtan yemeye sevk eden de nefsindeki hırs duygusudur. Yeryüzünde ilk günahları ortaya çıkartan hased, hırs ve kibir duygularıdır. İblis kibrinden Adem’e secde etmemiştir. Oysa o emri veren Allah idi. Bu haller niçin olmuştur denildiğinde Allah’ın düzeni böyledir diye cevaplayabiliriz. Çünkü ALLAH, düzeni gereği sınırlar koymuştur ve bu sınırları iradesiyle bizzat belirtmiştir, bu sınrların aşılmasını da emirle yasaklamıştır.
5/87: “ ALLAH’IN KOYDUĞU SINIRLARI AŞMAYIN. ALLAH SINIRLARI AŞANLARI SEVMEZ.”
İNSAN HÜRRİYETLERİNİ DE SINIRLAYAN ALLAH’IN KOYDUĞU SINIRLARDIR.
Hasetlik ve hırs, Allah’ın koyduğu sınırları geçmek ve ilahi emre karşı gelmek, onu ıskalamaktır.
Bugünün insanlığının hallerine bakınca kaos ve kargaşanın tek bir nedeni vardır. Allah’ın koyduğu fıtri sınırları aşmak ve onları hiçe saymaktır.
Allah’ın sınırlarının aşılması, insanın manevi dünyasının da gelişmesini engelemektedir. Bütün maneviyatının da alt üst olmasına neden olmaktadır.
Ali İmran 19 ayette : “ Allah katında din İslam’dır. Ancak kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki HIRS ve HASETLİK nedeniyle ayrılığa düştüler.” Denilir ki tüm kavga ve ayrılıkların temelinde hırs ve hasetlik duygusu vardır.
KİBİR, HIRS VE HASETLİK DUYGUSU tüm iyilikleri de kazıyıp yok etmektedir. Bu kötü duygular ateşin odunu yediği gibi imanı da yer bitirir. Kur’an bu kötülüklere neden olan duyguları MÜNAFIKLARIN ÖZELLİKLERİ ARASINDA SAYAR Kİ Hased, hırs, kibir sahipleri münafiktır.
Kur’an nefsin kötü huylarının karşısına ruhun iyi huylarını koyarak, insanın bunlardan dönmesini, olgulaşmasını istemektedir. Anladığmız kadarıyla nefsin kötü huylarını terk etmeyene, huzur, saadet, ve muhabbet yolu açılmıyor. Kötü ahlaklı kimseler hayatttan zevk bile alamazlar, diyor HZ. ALİ…
ALLAH GERÇEĞİ SÖYLER, İNSANLAR BOŞ ŞEYLER SÖYLERLER…