Nereye Gidersen Git Bu Şehir Arkandan Gelecek

Tam boy görmek için tıklayın.

Ben ki ne bahçeler gördüm bu şehirde. Geniş kerpiç duvarlı pencereler önünde ipek püsküllü minderlerde kurulmuş eski zaman kadınlarını gördüm. Sedirleri telkâri bir incelikle işlenmiş bir avluda bütün gün güneşi alan sakız gibi beyaz badanalı huzurlu evler gördüm. Evlerin duvarlarında güneşin ağarttığı ahşap kanatlı kapılar gördüm. Sulanıp süpürüldükten sonra toprağın havaya yayılan nemli kokusunu, arklardan gelen su seslerinin uğultuları dolmuş ruhuma. Eylülün güneşinde möhrelerin izbe gölgelerine çekilmiş ihtiyarlar gördüm.

Kalabalıklara, düğünlere, kahvelere eğlence ortamlarına nedense bir türlü alışamadım. Böylesi yerler beni hep sıkardı. Kendime kitaplarımla tek başıma, sessiz ve asude bir hayat tarzı kurmuştum. Zaman zaman bilhassa sonbahar mevsimlerinde çok sevdiğim Van’ın daracık ve eski sokaklarında yavaş yavaş yürümek bana huzur verir, ruhumu dinlendirirdi. Yine bir sonbahar günü, Van’ın şahidi olmuş yeşillikler içinde eski evlerin kapı önlerini dibeklerini içim burkularak izlerdim. Şimdilerde aradan seneler geçmesine rağmen o yerlere yine gidiyorum. Geçenlerde İskenderiyeli Kavafis’in “Nereye gidersen git bu şehir arkadan gelecek” şiirini dimağımda döndüre döndüre gerisin geriye o yitirdiğimiz şehir ruhunun ardı sıra yollara koyuldum. Bu yolculuk şimdiki zamanın içinden geçmişe açılan gizli kapılarından geçerek eski zamanın sokaklarına, bahçelerine memleketin bütün yerli zevklerini hayal ve hafızada yeniden canlandırdı. Bu hangi zamandan kalma bir alışkanlıktır ki bu fakirin zihninde hep tersinden işliyor.

O yitik şehrin eskimiş zamanlarının izini koca Erek Dağı’nın eteklerinden başlayarak gök mavisi Van Gölü’ne kadar uzanan asırların üst üste istiflediği bu şehir medeniyetinin bütün yaşama üslup ve zevklerini ölümün ve unutulmanın elinden kurtarmak derdindeyim.

Kalın kerpiç duvarlı evlerin taş avlularında yeni yıkanmış tahta merdivenlerin temizlik kokusunu duydum. Sıhke caddesi üzerinde yarı beline kadar gömülmüş kaldırım kenarındaki toprak evlerin akşamlarında yanan kırmızı ışıkta ak saçlarını tarayan neneler gördüm. Bu eski zaman evlerinin pencerelerindeki kasımpatlar peygamber çiçekleri, evin içindeki sobanın ısıttığı sıcak huzurun hayalini gördüm. Bu güzelim şehrin gölgelerinden göllerinden bozkırlarında o bütün geçmişten ne kaldı yalnızlık ve düş dolu köşelerinden başka

Dr. Sait EBİNÇ[i]
[i] Dr. Öğretim Üyesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi

Yazar
Sait EBİNÇ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen