Mutluluk, hayal kurarken vermiş olduğu haz mıdır ya da bir olayın gerçekleştiğinde edinilen kazanım mıdır?
İlk durum genellikle bize ütopik gelir. Yani gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmeden hayal kurarak yaşamak bizi umutlu kılsa da kesinlik arz etmez. İkinci durum da ise elde edilen bir nesne ya da gerçekleşen bir olayın vermiş olduğu mutluluk, daha gerçekçi gözükür. O halde sormamız gereken asıl soru şudur:
Bizim için önemli olan faktör hayal midir yoksa realite midir?
İnsanoğlu doğduğu andan itibaren çevreye bağımlı bir hayat sürer. Yemek yeme, yürüme veya öğrenme gibi bir çok doğal ihtiyacını yakınlarından almış olduğu yardımlarla gerçekleştirebilir. Bu sebeple duygularını belirleyen en önemli unsur da kendisinden daha çok çevresi olmaktadır. Çünkü edinmiş olduğu doğrular veya yanlışlar kendisi tarafından araştırılmadığı takdirde toplumun doğruları kendisi için doğru, yanlışları ise yanlış olarak kabul edilecektir. Bu duruma bir örnek verecek olursak Aralık ayının sonlarına doğru toplumumuz tarafından kutlanması doğru mu ya da yanlış mı diye merak edilen bir eğlence vardır. Yılbaşı olarak da bilinen bu kavramı benimsemek veya irdelemekten önce nedir, nasıl ortaya çıkmıştır veya neden kutlanmalıdır gibi sorulara değinmeliyizdir.
Yılbaşı nedir? Yılın başında her millet tarafından ‘umut‘la gelecek olan zamanın güzel, bereketli ve rahat geçmesi için iyi dilekte bulunduğu ve bunun yanında da tercihe göre eğlenceler düzenlendiği bir olgudur. Bizlerin aklını karıştırdığı durum ise: Eğer Yılbaşı tüm bir yılın güzel geçmesi için temennilerde bulunulan bir olguysa niçin yanlış/günah olarak bilinmektedir? Öncelikle bu durumu anlayabilmek için ‘Noel’ kelimesinin anlamını da bilmeliyizdir. Noel,Hristiyanlık inancında Hz. İsa’nın doğumunu kutlamak amacıyla düzenlenen bir bayramdır. Noel arifesi 24 Aralık’tır ve 25 Aralık’ta başlayan bayram hafta boyunca devam eder. İngilizcede Noel anlamına gelen Christmas’ta kullanılmaktadır. Noel Hristiyanların bir bayramı olarak kabul edilse de Yılbaşı bu şekilde kabul edilmemektedir.
O halde; Yılbaşında herhangi bir dini etken yoktur. Kutlamak isteyen kendi doğruları ekseninde kutlayabilir. Noel ise; Hristiyanların benimsemiş olduğu peygamber Hz. İsa’nın doğumunu kutlamak için düzenledikleri dini bir bayramdır.
Kendi toplumumuz açısından Yılbaşını kutlamanın bir sakıncası olmadığı gibi Noel’i kutlamak da doğru mudur? Bizler İslam çatısı altında tüm dinleri birleştiren son peygamberin ümmeti olarak bilindiğimiz için bu zamana kadar gelen tüm peygamberlere de bağlılığımızı dile getiririz. O halde; Hz. İsa’nın da peygamber olduğuna inandığımız bir gerçekse doğumunu kutlamamızda ne gibi bir sakınca vardır? Bu kutlamanın hangi metod ve ritüelle gerçekleştirilmesi ayrı bir tartışma konusu olarak bilinse de düşüncemiz ve niyetimiz doğumunu kutlamaksa bunda hiçbir beis yoktur.
Sonuç olarak: Yazımızın başlangıcında da yer aldığı üzere; bizler umut ederek hayal kurulduğunda veya gerçekleştiğinde mutlu oluyorsak Yılbaşı ya da Noel gibi kültür haline gelmiş olguları farklı yöntem ve eğlencelerle kutlayabiliriz. Bizlere düşen sorumluluk bir kavramın asıl manasını öğrenmektir. Gerçekleştirip uygulamak ise kişinin kendi tercihine dayanmaktadır. Çünkü insan genellikle bir konu hakkında doğruluğunu araştırmazsa doğduğu çevreyi taklit eder. O halde; kendimize soralım: Bir daha dünyaya gelme şansımız olsaydı hangi ülkede ve ne zaman doğmak isterdiniz? Eğer ki bu soruyu düşünüp cevabınız gecikiyorsa ya bulunmakta olduğunuz toplumdan hoşnut değilsiniz ya da düşüncelerini kabullenemiyorsunuz.
O zaman yaklaşmakta olan Yılbaşı’na bizde güzel bir dilekte bulunalım: Umarım keşkelerle dolu bir hayat yaşamaktan ziyade iyi’kilerle dolu bir hayat yaşarız..