O amcalar umutlarımızı çaldılar yarı mavi
Sevdalıydık, serâzattık, ah! Deli taydık
Yüreklerimizde akınlar vardı güneşe doğru
Ve ekmeği ve suyu paylaştıklarımızla
Azığımız gül kurusuydu yolların sonunu okurken
Yarınlarımızı besleyen menekşe süslü rüyâlardı
Sevdalıydık, serâzattık, ah! Deli taydık
Anlayamadık amcaların kurduğu pusuyu
Eylül kadar yorgun, eylül kadar dağınığız şimdi
Hazâna gül saçsak, bundan sonra ne fayda
O amcalar umutlarımızı çaldılar yarı mavi
Heyecanlarımız eskidi, bir kilim gibi yırtıldı
Kaldırıp assak eskilerimizi duvarların üstüne
Antik değil, anonim değil tanıyan çıkmaz
Söylediğimiz türküler bile dillerde değil
Hazâna gül saçsak, bundan sonra ne fayda
Güneşe akının zaptını kim görür bundan böyle
Biz görmedik oğullarımız, kızlarımız mı görür
Çocuklarımıza rüyâ kurduracak ustalar da kalmadı
Ustalar da çekti sanattan, zanaattan elini
Söyleyin ufuk çizgimizi artık kimler korur
Yoksa dağlara mı düşer yarınlarımızın umudu
Ya da umutlarımız bir gün, yıldızlardan mı sağılır
Ve kan ve toprak ve suydu bizleri sarıp sarmalayan
Hikmetine râm olduğumuz bir sevdanın ateşiydi yaşadığımız
Kasıp kavrulurduk o ateş-i firakla iliklerimize kadar
Ne ateş kaldı bugün, ne de ateşleri üfleyecek bir adam
Gün mü, günler mi? Vur patlasın, çal oynasın deminde
Gün görmüşleri mi sorarsın? Onlar sefâların peşinde
Hem de eşkalleri öyle mücerret ki, hiç tanımayacak kadar
Sebebi tufan! Amcalardı yarınlarımızı karartan
O amcalar umutlarımızı çaldılar yarı mavi
Nice raconlar kestiler hükümler kurup, hükümler üstüne
Astıkları astık, kestikleri kestik bir devri devrân
Nice fildişi kuleler kurdular, Moğol kasırgalarından
Ve râm oldular; kuruldular yağmaların başına
Onlarla başladı bin bir istilâyı talan
Celalettin Kurt