Başlığa “ O ki insandır!” diye belirttik. Fakat insana gelmeden önce “ O ki Allah’tır! “ diye Kur’an’ın tanıttığı Allah’ın özelliklerine deyinmek zorunludur. Kur’an , Allah’ı bizlere isimler, sıfatlar ve fiilleri bağlamında açıklamıştır.
2/255: “ O, Allah daima yaşayan, daima duran, bütün yarattıklarını ayakta tutan ( yaşatandır) dır.”
13/16: “ Allah her şeyi yaraatandır. Ve O bir’dir. Karşı durulmaz güç sahibidir.”
39/62: “ O, Allah ki herşeyin hem yaratıcısı hemde yöneticisidir.”
9/5: “ O, Allah ki herşeyi kendi ilmi ile yaratmaktadır.”
30/27: “ Göklerde ve yerde tecelli eden yüce sıfatlar O’nundur.”
55/29: “ Allah, her an, sürekli yeniden yaratma halindedir.”
Yukarıdaki ayetler bağlamında Allah’ın kanunları ve yaratmakta olduğu kendi ilmine göre olan sistem hakkında kimi şeyler söylemek te mümkün dür.
Kur’an’a göre Allah, kelam sıfatına göre konuşur. Allah’ın konuşmaları isimler ve fiillerle gerçekleşir. Tün varoluş, evren O’nun konuşmalarıdır aslında. Ama şu da bir gerçektir ki, Allah’ın isilerinin, sıfatlarının ve fiillerinin mahiyetini hiç bir akıl bilemez. İnsanAllah’ın varlığını eşyada idrak eder. Eşya Allah’ın varlığının delilleridir. Hepsi o kadar.
Hilkatte şu ayet hilkarin özünü açıklayıcı mahiyettedir. “ Allah, herşeyi bir tek şeyden yarattı.” Bu ayet varlığın birliğine işarettir. Tüm kainat bir tek şeyden yaratılmıştır ki sufiler bu ayette geçen bir şeyin, Allah’ın kendi varlığından, kendi zat nurundan yarattığını kabul ederler. Her şey bu nurun tezahürüdür derler. Diğer bir deyişle tüm mümkün varlıklar bu nurun tezahürünün formlarında ortaya çıkar. Ünlü Sufi Sadrettin Konevi’nin bu konudaki sözleri de bilinmektedir. Konevi der ki: “ Vücudun hakikati bu nurudur. Bu nurun en temel özelliği kendiliğindendir, aydınlıktır, diğer varlıkları aydınlığa çıkarandır.
Kur’an’a göre varoluş iki boyutludur. Şehadet ve gayb…Gayb, nur, şehadet nurun formlarıdır.
Hakk, kendi bilinmekliği için taayyün ettiğine bu taayyün sınırlı değildir. Bu da kendisinin bilinmesini istediği varlıkların, mümkünlerin suretleridir. Mümkün varlıkların özleri hakk’tan feyzlerdir.” Demiştir.
Her Peygamberin anlattığı bu mutlak anlamda Allah’ın “ bir” liğive varoluşun külli “ bir” liğidir.
Şimdi o ki insan diye başladık, insanın bu ilahi varoluştaki özü konusuna girelim.
Bütün insanlar, vücudi nurdan destek alırlar ve böylece yaşamlarını sürdürürler. Her insanın özü bu nurdur. Hz. Peygamber “ Hepiniz Adem’in çocuklarısınız, yaratılışta hepiniz kardeşsiniz.” Diye bu hakikate vurgu yapmıştır. Her insanın kalbindeki nur, Allah’ın emanetidir. Bu hakikat bilgisi ve bilinci olmadan insanlık problemlerini çözemeyecektir. Her Peygamber idraklere vurulan zincirleri kırmaya çalışmıştır. Bu gün de akıl sahipleri insanı insandan ayıran tüm duvarları yıkmak zorundadır. Hakikati Allah söyler. Hakikat dindir. Din dışı bir hakikat olamaz. Hiç bir beşeri bilgi türü hakikati ortaya koyamaz. Kur’an, Allah’ın sözleridir. Allah’ı bırakıp mahlukatın sözlerine inanmak, akıl zafiyetinden başka bir şey değildir.