Karabağ’da olan basbayağı savaştı.
Fakat adı savaş değildir.
Biz, işgaldeki topraklarımızdan terörist temizliyorduk.
İyi gidiyorduk.
Ateşkes sağlandı, Türk Ordusu’nun ilerleyişi durduruldu.
Dikkat edilmiştir, dört gündür bu konuda bir şey yazmadım.
Çünkü içimde bir burukluk var.
Hatırlayın, çatışma başladığında ikinci günden itibaren yazdım:
Rusya merkezdedir, onlar ne zaman durun derse duracağı anlaşılıyor.
Biz ne kadar gidebilirsek gidelim, saha plana tam uymaz ve masaya güçlü otururuz, dedim.
Nitekim uymadı.
Paşinyan Rusya’ya tam teslim olmayınca iş uzadı.
Bize yarayan bir durumdu.
İyi değerlendirdik.
Büyük bir stratejik hamleyle bir koridor açarak Şuşa’ya yürüdük.
Şuşa’yı aldık ve o gün dedim ki “Bu iş şimdi bitti”.
Sanıyorum ki Rus planının dışında bir ilerlemeydi.
Dikkat edin, hemen arkasından bir Rus helikopteri düştü.
Biz düşürmüştük ve hemen özür diledik.
Dönüm noktası bu olaydır.
Üzerinde durulmadı, değerlendirilmedi.
Rusya’nın eli o helikopter düşürülmesinde rahatladı.
İki kuşu birden avlama gücünü o olayla kendinde buldu.
Paşinyan Şuşa gidince zaten pes edecekti.
Azerbaycan’ı da helikopter düşürme mahcubiyeti içinde yakaladı ve o gece bildiğimiz metni imzalattı.
Bu mutakabat metni üzerinde dört dündür konuşuluyor.
Kesin galibiyetimiz kutlanıyor.
Doğru ve haklı bir kutlamadır.
Ancak…
Kesin olan bir şey var:
Bu çatışmada en çok kazanan şu an için Rusya’dır.
Azerbaycan ikinci kazanandır.
Neden böyle söylüyorum?
Süreci Rusya hemen hemen tek başına idare ediyor.
Bu büyük prestijdir.
Bu bir.
İkincisi bizim için düşünülecek husustur:
Rusya Ermenistan’ı kaybetme korkusuyla bu çatışmaya kapı aralamıştı.
Ermeniler de batıya yönelse Kafkaslarda Rus varlığı ve nüfuzu neredeyse sıfırlanacaktı.
Bu olayla Ermenistan’ı aldığı gibi Azerbaycan’ı da kaybetmedi.
Bizim için daha fenası, Rus Ordusu 30 yıl sonra Barışı gözetleme adı altında Azerbaycan topraklarına dönmesidir.
Elçibey’in çıkardığı Ruslar böyle geri döndüler.
Nahcivan’dan açılacak koridoru da onlar kontrol edecek.
Bu görüntü daha net değildir ama ana hatlarıyla böyledir.
İlham Aliyev’in çatışmalar devam ederken sık sık Türkiye’nin olmadığı bir çözüm olamaz demesi bu durumu dengelemek içindi.
Şimdi yine kapılar ardında bu pazarlıklar yapılıyor.
Türkiye’nin kurulacak bir ofiste gözlemci bulundurması Rusya’nın teklifidir.
O mutabakat metninin 5. maddesinde geçen budur.
Bize yeter mi? Yetmeli mi?
Emin değilim.
Rusya, geçici görünen iki koridoru kontrol hakkını beş yıl sonra bırakır mı?
İşte bundan hiç emin değilim.
Göreceksiniz, yine ara ara çatışmalar olacak.
Yine biz Ermenilerle uğraşacağız.
Yazmıştım, Ermenistan’ın 43 gün dayanması yine Rusya desteğiyledir.
Onlara pes ettirmek isterken de Karabağ’dan, Azerbaycan topraklarından tamamen çıkmalarını istememiştir.
Bu iki koridorla da her türlü maniplasyon için şartları tam hazırlamıştır.
Konuşacağımız budur.
Elde ettiğimiz zafer değerlidir.
Bunu kalıcı hale getirmenin yolu bu saydığım mayınlı alanları iyi idare etmeye bağlıdır.
Önce güçlü olacağız.
Akıl ve güç bizi bu problemlerden de başarıyla çıkaracaktır.
Asla ümitsiz, çözümsüz bir durum yoktur.
***
Şunu da mutlaka söylemeliyim:
İlham Aliyev’in son konuşmaları beni endişelendirmişti.
Sokak ağzıyla konuşması iyi olmayan şeylerin işaretiydi.
Çünkü devamlı bağıran çağıran zarar verir.
Kesindir.
Bunu Türkiye tam bilmiyor ama yaşıyor.
Bu da öyle bir durumdu.
Bunlara rağmen daha iyi sonuçlar için vakit geçmemiştir.
Masada çalışmalar devam ediyor.
İyi ki askerlerimiz cephede.
Onların işi henüz bitmedi.
Büyük bir iş başardılar.
Anlaşmanın detayları için de onların cephede hazır durumda bulunmalarına ihtiyacımız var.
Önümüzdeki on gün çok önemlidir.
Evet, konuşacaklarımız bunlardır.