“Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak Muallimlerdir”
Atatürk
Kurtuluş Savaşını kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i kuran ulu Önder Atatürk, askeri, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda birçok yeniliği başlatmıştır. 24 Kasım I925 tarihinde açılan Millet Mektepleri’nde, yaşlı, genç, çocuk, kadın herkese yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir. Millet Mekteplerinin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü. 1981 yılından beri fedakâr öğretmenlerimizin kıymetini bir kez daha düşünüp anlamamızı sağlaması için öğretmenler günü olarak kutlanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşı olmaktan gurur duyan ve bu ülkeye hizmeti en büyük erdem sayan; zihinsel, bedensel, ruhsal ve duygusal yönden sağlıklı; kendisiyle ve toplumla barışık; özgüveni yüksek, çevresine saygılı, geniş dünya görüşüne sahip; ihtiyaç duyduğu bilgi kaynaklarına ulaşabilen ve öğrenmeyi hayat boyu devam eden bir süreç hâline getirmiş öğretmenlerimize duyduğumuz saygı, sevgi ve şükranlarımızı dile getirmek için bu günü fırsat biliyor ve bu duygularla, onların ellerini öpüyoruz.
Öğretmenlik insanlık tarihinin belki de en anlamlı mesleğidir. Ürünü insan olan ve başlı başına bir amaç olmaktan öte, kendilerini yüce gayesine ulaştıran bir vasıtadır öğretmenlik mesleği.
Henüz Kurtuluş Savaşı devam ederken, Büyük Atatürk’ün eğitim konusunu sürekli gündemde tuttuğu ve savaş sonrası kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinin “kültür” olduğunu her vesile ile hatırlattığını biliyoruz. Yine, O’nun “…eğitimdir ki, bir milleti şanlı, hür ve bağımsız kılar. Eğitim ve eğitimciden yoksun bir toplum, henüz millet olma vasfını kazanamamıştır…” ve “…Toplumumuzu hakikat bedeline, mutluluk hedefine ulaştırmak için iki orduya ihtiyaç vardır: Biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, öteki milletin geleceğini yoğuran irfan ordusu…” sözleri, eğitim, eğitimci ve eğitim kurumlarına verdiği önemi göstermektedir.
Atatürk’e göre, eğitime ve öğretmenlere düşen başka bir görev de şudur: “millet olma” bilincini geliştirmek, aynı millete mensup olma duygusunu güçlendirmek, milli beraberlik ve bütünlüğü pekiştirmek. Bu konuda. Atatürk şöyle diyor: “Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet, henüz millet namını almak yeteneğini kazanamamıştır. Ona sıradan bir kütle denir, millet denemez. Bir kütle millet olabilmek için mutlaka eğiticilere, öğretmenlere muhtaçtır. Onlardır ki bir toplumu gerçek millet haline getirirler”.
Aydınlık gelecek aşkı ve özlemi ile yoğrulmuş bir öğretmen için, çabasız ve bir şeyler üretmeden geçen her gün vicdanını ezecek ağır bir ıstırap olacaktır. Paslanmaktansa yıpranmayı tercih edenlere, geçmişten günümüze süzülerek gelen seçkin kişilerin mimarlarına sonsuz SAYGILAR…