Okurken zaman genişler. 7 dakikalık bir vidyo izlediğinizde zaman daralır, 7 dakika süren bir öykü okuduğunuzda zaman genişler. Çünkü seyrettiğiniz vidyo sizi başka bir vidyoya yönlendirir. O da bir başkasına. Bir de bakarsınız ki yarım saat uçmuş gitmiş. Oysa 7 dakika boyunca okuduğunuz bir öykü sizi başka bir öyküye değil, sizi kendi hayatınızın muhasebesine davet eder. Yazarın satırlarını okurken; paylaşılmadığı için içinizde büyüyen hasarın tamir olduğunu bazen anlar bazen anlamazsınız. Ama her zaman içinizin ferahladığını, vaktinizin genişlediğini fark edersiniz.
*****
Fatma BARBAROSOĞLU
-I-
İçinde bulunduğumuz küresel çağ; herkesi, her şeyi bölüyor, bölerek çoğaltıyor, çoğaltarak içini boşaltıyor.
Mesela yirmi yıl önce daha çok kütüphane istiyoruz diye bir yazı kaleme almış olsaydım, “hislerimize tercüman oldunuz” diyen mektuplarla karşılaşırdım. Ya da en kötüsü yazı pek ses getirmezdi.
Daha çok AVM değil daha çok kütüphane istiyoruz, kitap kafe değil kütüphane istiyoruz diye bitirdiğim yazıyı “beğenenler” sessizliklerini sonuna kadar muhafaza ederken; sosyal medya üzerinden performans skoru tutanlar yazı vesilesiyle, şahsımı hedef aldı. Şahsımı hedef alan itirazları “değerlendirmeyeceğim”, ama kütüphaneyi gereksiz gören bazı itirazları dikkatinize sunmak istiyorum.
İtiraz: Kimse kitap okumuyor, benim gittiğim… kütüphanede herkes test çözüyor. Kitap okuyana rastlamadım.
Cevap: Kütüphanede test çözmek kütüphane adabına ya da maksadına aykırı bir eylem değildir. Kütüphanede test çözenlerin şikâyet konusu olması, kütüphanelerin kapasitesinin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Şikâyetin sebebi şu: “O her yerde test çözebilir oysa benim araştırma yapmam için bu kütüphane şart.”
Sosyal medya çağında her yerde çalışılamıyor maalesef. Bizim kuşağımız ahalinin ortasında kendine ait bir masası bile olmadan ders çalışabilirken; günümüzün çocukları kendilerine ait odalarda bile derse odaklanamıyor. Kütüphane ortamı, “herkes çalışıyor” duygusunu yaşattığı için kişinin metnine odaklanmasını kolaylaştırır.
İtiraz: Kimse kitap okumuyor. Mesela Üsküdar Nevmekan Sahil’de herkes yemek yiyor kitap okuyanla karşılaşmadım.
Cevap: Nevmekan Sahil, kitap koleksiyonunu bodrum kata yerleştirerek okuyucuları yok hükmünde gözden uzak tuttu. Oysa alt kat gece yarılarına kadar dolu. Üsküdar Belediye Başkanı Sayın Hilmi Türkmen çorba ikramı ile alt katın ışıksızlığını bertaraf etmeye çalışıyor.
“Millet Bahçeleri”ne inşa edilecek kültür merkezleri çok amaçlı kütüphane hizmeti verebilir.
İtiraz: Biz okumayan bir milletiz, gayretinizi tebrik ederiz ama nafile bir çaba içindesiniz.
Cevap: Bu itirazı yılda bir defa bile kitap ile buluşmamış kişiler yapıyor daha ziyade. Oysa sabahları bazı kütüphanelerin önünde içeri girmek için kuyruklar oluşuyor. Eskiden Avrupa’da herkes metroda kitap okuyor bizde toplu taşımada kitap okuyan yok denirdi. Ülkemizde henüz metronun olmadığı dönemlerde otobüs şartları ile metro şartlarını mukayese edebilecek bilgiden yoksun olduğumuz için bu hayıflanmaya ortak olurduk. Şimdi çok şükür bizim de metrolarımız var ve vagonlarda her defasında onlarca kişinin kitap okuduğuna şahit oluyorum.
Velhasıl sağlıklı, işlevsel, aktüel, ihtiyaca odaklı kütüphaneler için fikrimizi yormaya devam edelim.
-II-
Cemiyet içine girdiğimde, en çok karşılaştığım cümle şu oluyor: Size çok imreniyoruz, okuyacak ne çok vaktiniz oluyor. Sosyal medyadan paylaştığınız kitabı imrenerek alıyor ama onu okuyacak vakti bir türlü bulamıyoruz.
Okuyacak vaktimiz olduğu için okumayız. Okuma zevkimiz olduğu için okuruz. Okuma zevkimiz bize hayatı anlamayı, anlamlandırmayı kolaylaştırdığı için, başka zevk arayışına girmeden bulabildiğimiz zaman kırıntılarında derhal bir kitabın sayfalarına demir atarız.
Okurken zaman genişler. 7 dakikalık bir vidyo izlediğinizde zaman daralır, 7 dakika süren bir öykü okuduğunuzda zaman genişler. Çünkü seyrettiğiniz vidyo sizi başka bir vidyoya yönlendirir. O da bir başkasına. Bir de bakarsınız ki yarım saat uçmuş gitmiş. Oysa 7 dakika boyunca okuduğunuz bir öykü sizi başka bir öyküye değil, sizi kendi hayatınızın muhasebesine davet eder. Yazarın satırlarını okurken; paylaşılmadığı için içinizde büyüyen hasarın tamir olduğunu bazen anlar bazen anlamazsınız. Ama her zaman içinizin ferahladığını, vaktinizin genişlediğini fark edersiniz.
“Okumak için vaktim yok” diyenlerin okuma zevki yoktur genellikle. Çünkü zevk öyle bir şeydir ki ne yapar eder o zevkiniz için küçücük zamanları fırsata çevirirsiniz.
Bizde okuma zevki değil okuma alışkanlığı kazandırılmaya çalışılıyor. Adı üstünde alışkanlık iyi bir şey değildir. Alışkanlık bahsinde idrak yoktur.
Okuma zevkinin, ilkokul birinci sınıftan itibaren kazandırılması için değil, hiç kazanılmaması için adeta özel gayret sarf ediliyor. Mesela kitap okuma zevki olmayan öğretmenlerin kitap özeti ödevi vermesi gibi. Mesela ebeveynlerin çocuklarının daha ahlaklı olmasını sağlayacak kitap listelerinin peşine düşmesi gibi.
Elden ele dolaşan/dolaştırılan, okunmaya zorlanan kitap listeleri, okuma zevkinin önüne konulmuş çelikten bariyerdir.
—————————————-
Kaynak: