A. Yağmur TUNALI
Yazmayayım dedim ama içime söz dinletemedim.
Bu durumda yazmalıydım.
Çünkü yazmamak vebaldir, suça ve yanlışa katılmadır.
Burhan Kuzu yine inciler saçmış.
Güya Lozan’da kaybetmişiz, Kıbrıs’ta da başarısızmışız.
Sadece Barış Pınarı Harekâtı ile masada da kazanmışız.
Allah Allah..
Bu nasıl bir kafadır, bu nasıl bir kıyaslamadır, nasıl bir düşünmedir, nasıl bir değerlendirmedir.. aklım durdu.
Lozan binlerce defa büyük ve zorlu savaşların sonunda oturduğumuz masadır.
Kıbrıs, yine yüzlerce defa zorlu bir işten sonra başardığımız bir iştir ve oradaki kazançlarımızı geri vermedik.
Nasıl bir kafadır ki bu küçük operasyonla onları kıyaslayarak, üstelik bitmemiş bir işi onlardan yüksek başarı gibi gösterir?
Evet bu Barış Harekâtımız henüz bitmemiştir.
Ne elde edeceğimiz de net değildir.
İnşallah iyi sonuçlar alacağız.
Fakat alacağımız en iyi sonuç bile onlarla kıyaslanamaz.
Bu kıyas, en azından ecdada, tarihe, gerçeğe saygısızlıktır.
Burhan Kuzu’nun tivitini görünce dedim ki:
“İşte millî birliğe, millî rûha, millet şuuruna konulmuş bir bomba daha…”
Evet bu laflar düpedüz bombadır.
Düşmanın yapamayacağı kadar yıpratan bir bombadır.
Tayyip Bey ve yakınları, biz, okmuş anlamış, düşünmesini söylemesini bilen herkes Burhan Kuzu ve benzerlerine “Sus!” demedikçe bu bombalar atılacak.
Ve kaybedeceğiz.
Ancak, bunları susturmak bir yana teşvik gördükleri de açık.
Bu tipler devleti ve siyaseti sardı.
Hangi partiyi hangi lideri tutarsanız tutun fakat bu herzeleri yemeyin, yedirmeyin!
Bunlardan dolayı gözümüzün önünü göremez hale geldik.
Birliğimiz durmadan dinamitlendi.
Siyaset siyaset olmaktan çıktı.
Kör kavgaya dönüştü.
Orada kalsa iyi, işin fenası halkı da bir ölçüde bu kavgaya kattı.
Burhan Kuzu’yu İstanbul’dan tanırım.
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’na gelirdi.
İyi ki Turan Yazgan Hoca bu son hallerini görmeden dünyamızdan çekildi.
Diyeceklerini burada yazamam.
O kadar ağırdır.