Odgurmuş: İnsanlarımız özellikle de dini bayramların arifesinde ve bayram günlerinde mezarları, türbeleri, yatırları çokça ziyaret ederler, oralarda dua okurlar. Yine bazı insanlarda bu gibi yerlerin bakım onarım ve temizlik işlerine de yardımcı olmaktan çok hoşlanırlar.
Ögdülmüş: Sizin de belirttiğiniz gibi, insanlarımız geçmişlerini ziyaret etmeyi kendilerine bir vazife sayarlar. Dinimiz İslâmiyet’ de mezar ziyaretlerini teşvik eder. Bu sayede insanların hayatlarının bir sonu olduğunu ve mezarlıkta yatanların da bir müddet önce aramızda dolaştıklarını fakat dünyanın fani olduğunu vurgulamak ister. O yüzden mezarları sık sık ziyaret etmek gerekmektedir. İnsanlar ölümü hatırlamalı ve öteki dünya için bir takım iyi ameller götürmenin de yollarını aramalıdır.
Bütün bunlara karşılık bu gibi mezar ziyaretlerini, türbe ziyaretlerini yanlış bulanlar ve bu ziyaretlerden rahatsız olanlar da vardır ki bunların gerekçeleri ise “ölülerden medet umulmaz” düşüncesidir. Hatta böyle diyerek mezarlıklara veya türbelere giden bu gibi insanları da bazen eleştirir bazen de alaya alırlar.
Odgurmuş: Ölülerden medet umulmaz konusunu bildiğimiz halde ve hiçbir ölüden medet ummadığımıza göre Bu “Ölülerden medet umulmaz” konusu nereden çıkıyor. Neden böyle söylüyorlar?
Ögdülmüş: Esasında bu “ölülerden medet umulmaz” düşüncesi tek parti döneminde geliştirilen bir düşünce şeklidir. Bu yolla taa atadan babadan beri gelenek haline gelmiş olan mezar ve türbe ziyaretleri bu görüş sahiplerince insanların mezarlara, türbelere, yatırlara gitmelerini engellemek için ileri sürülmüştür. Onlara göre “Ölülerden medet umulmaz.” Tekkeler, türbeler, zaviyeler vs. Kapatıldığında, bu kapatmaya gerekçe olarak da bu düşünce ileri sürülmüştür. Cümleyi başlı başına ele aldığınızda, pek bir olumsuzluk ifade etmiyor. Biz de biliriz ki gerçekten de ölülerden bir şekilde medet umulmaz.
Fakat onlar şunu bilmezler, Müslümanlar ve tabii olarak ölülerden, türbelerden, mezarlardan, yatırlardan, mezarlıklardan ve orada yatanlardan elbette medet ummazlar. Mezarlıklara, türbelere de o amaçla gitmezler.
İnsanların türbelere, mezarlara medet ummak için gitmeleri kastediliyor ve böyle düşünülüyorsa eğer bu çok yanlış bir düşüncedir.
İnsanlar türbelere, mezarlara ölülerinden bir şeyler ummak için gitmezler. Zaten oralarda yatanlar da oraya gidenlere asla bir şeyler vermezler, veremezler.
Türbelere, mezarlıklara, bizler insan olarak ölülerimizi yâd etmek, onları hatırlamak, kendi sonumuzun da ölüm olduğu idrakini diri tutmak, orada yatanlara bir Fatiha okumak, onlar için dua ve niyazda bulunmak için gideriz.
Yoksa ölülerden şefaat dilenmek, iyilik istemek, bir işimizin olması veya olmaması için aracı olmalarını istemek zenginlik, para pul istemek amacıyla zaten gidilmez. Dinimizde de böyle bir uygulama yoktur.
Bizim varlık sebebimiz olan atalarımızı anmak-ziyaret etmek düşüncesi başka bir amaç taşımaz.
Biz ancak Allah’ yalvarır, dua ederiz, sadece ondan yardım dileriz.
Peygamberimizden de şefaat dileriz.
Yukarıdaki görüş tek parti döneminde Türk Milletinin eski ile olan bağlarını koparmak, inançlarından uzaklaştırmak ve onları hizaya getirmek amacıyla söylenmiş ve o dönemin atmosferini yansıtan bir sözdür.
Bu yolla, daha doğrusu devlet eliyle Batılılaşma yolunda atılan adımlardan olarak tekkelere, türbelere (zaten kapatılmıştı) gidilmeyecek, orada yatanlara bir Fatiha gönderilmeyecek, köklerimizle bağlarımız giderek zayıflayacak ve kopacaktı. Nitekim öyle olması için büyük gayretler sarf edildiği halde bu küllenmek istenen duygular üzerinden 100 yılda geçse zorlama ile üzerlerinin örtülmesi netice vermemiştir.
İnsanlar inançlarını yapılan baskılarla bir süre gizliyor ama asla tamamen terk etmedikleri gibi onu gizli gizli de olsa yaşamaya devam ediyor.
Türbelerin, yatırların ve mezarların bizim milletimiz nezdinde çok önemli yerleri vardır. Türbelerimiz, mezarlarımız, şehitlerimiz olmasaydı bizi bu kuru toprağa bağlayıp vatan yapan acaba ne olurdu? Bizim için toprağı kutsal yapan şey, altında yatan binlerce şehidimiz ve evliya türbeleridir.
Evet, ölülerden şefaat ummayız, onlar şefaat edemezler ama biz onları hayırla yâd ederiz, onları hatırlarız, ziyaretlerine de mutlaka gider en azından bir Fatiha okuruz. Tabi bu arada bir mezara giderek ardından da “İman tazeledik” denmez. Böyle diyenler elbet çıkabilir. İman Anıtmezarlarda, ya da sadece mezarlarda tazelenmez. Bunu yolu da kolaydır, Kelime-i Şehadet getirirsiniz imanınız tazelenmiş olur. Bu şekilde Anıtmezara giderek iman tazelemek ne tür bir inanç tezahürüdür bunu da anlamak mümkün değil.
Odgurmuş: Peki ülkemizde bir kesim var ki anıtmezarlardan, milli şeflerden medet umuyorlar sanırım.
Ögdülmüş: Evet ne yazık ki böyleleri de var. Hem “mezarlardan, mezarlıklardan ve ölülerden medet umulmaz” derler fakat kendileri öyle yerlere giderek medet umarlar. Bazı konuları kendileri için mübah görüyorlar demek ki. Onlara göre “Ebedî” ve “Millî” şefler, “Yanlışı olmayan” liderler ölmedikleri gibi onlar sonsuza kadar da yaşarlar. Ve hiç ölmezler. O yüzden kendileri için onlardan medet ummakta hiçbir beis görmezler, yoktur. (!)
Kenan EROĞLU