A. Yağmur TUNALI
Dış gündem, özellikle Suriye meselesi diğer gündemleri âdetâ örttü.
Pek çok şey arasında Ömer Seyfeddin’in ders kitaplarından ve dolayısıyle okumalardan çıkarılması vahimdi.
Üstüne basa basa söylüyorum: hata değil, vahimdi.
Gerekçe çok flu olmaktan öte anlamsız, çürük, yanlış.
Güya Ömer Seyfeddin hikâyelerinde müstehcen (erotik) unsurlar varmış.
Allah Allah!
Kim, nasıl okudu ve anladıysa, o hikâyelerdeki taciz ve tecavüzlere dair bölümler, cümleler ayıp kabul edilmiş.
Türk kızlarının, kadınlarının ırzına geçilmesinden bahsedilmesi veya bir Bulgar kızının işvesinin ardından gelen ihanet anlatımı nasıl müstehcen sayılabilir?
110 senedir bu hikâyelerde hiç kimse bir ayıp görmedi de aklı bilmem neresinde bir acaip güruh yakaladı, öyle mi?
Biz, millî rûhu o hikayelerle pekiştirdik.
Üzülerek, kahrolarak, yer yer hınçla, yer yer sen buna layık değilsin haykırışıyla gururumuz okşanarak, sevgiyle hayranlıkla övünerek edindik.
Rumeli’den çekilişimiz, dünya tarihinin en büyük soykırımıdır.
Türk çocuğu o ağır yılları bilmiyor.
Yaşadığımız acılar her yönüyle yazılmadı.
Nadir eser var.
Mehmed Ârif Bey’in “Başımıza Gelenler”ini her Türk çocuğu okumalıdır.
Ömer Seyfeddin, ders kitaplarına alınan hikâyelerinde bu çekiliş acılarından küçük kesitler veriyor
“Uyanın” demek için yazıyor.
Biz Türküz ve bu durumlardan çıkarız demek için yazıyor.
Bizi yok edemezler demek için yazıyor.
Biz dünyayı yönetmek için gelenlerin neslindeniz demek için yazıyor.
Onun yazarlığında bunlar vardır.
Ders kitaplarına onun için alınmıştır.
Mesela bizim zamanımızda okutulan Primo Türk Çocuğu odur.
Efendiler!
Aklı apış arasında bu güruh, sadece edebiyata, tarihe, millî rûha değil, ahlâka da fersah fersah uzaktır.
Açık söylüyorum: Ömer Seyfeddin’e karşı çıkan kim varsa bizim köklerimize, tarihimize, ruhumuza düşmandan daha düşmandır.
Bu cehalete sessiz kalınmaz.
Evet en büyük düşman bu cehalettir.
Dahasını söylemenin de yeridir:
İşid ve benzeri ahlaksızlıkları doğuran bu anlayışın benzerleridir.
Türk Millî Eğitimi, bu cehaletin karanlığına fırsat vermemelidir.
Millî Eğitim Bakanı dostumuz, bunları bilmeyecek bir kimse değildir.
Bu yanlışlardan dönülmezse olacak bellidir.
Ömer Seyfeddin’i, Ârif Nihad Asya’yı sansürleyen bakan olarak anılacaktır.
Burada söyleyemem ama bunu yapanlara gelecek nesiller diyeceğini der.