“Önce öğretmenler bozuldu!”

Genel eğitim kalitesinin düşmesinde bir diğer önemli neden, öğretmen kalitesindeki düşüştür. Oktay Akbal’ın “Önce Ekmekler Bozuldu” diye bir öyküsü vardır. Eğer bu başlığı kullanırsak eğitimdeki bozulma için de “Önce öğretmenler bozuldu” demek gerekir. En değerli varlığınıza şekil verecek öğretmene değer vermezseniz, eğitimden beklediğiniz ürün de değerli olmaz.  Mesleğe değer vereceksiniz ki, iyi beyinleri o mesleğe çekebilesiniz. Eğer öğretmeniniz imamdan ve polisten daha az ücret alıyorsa öğretmene değer, dolayısıyla eğitime önem vermiyorsunuz demektir..

*****

Dr. Uğur TANDOĞAN

En büyük sıkıntımız ‘Süper anneannenin’ sıkıntısı

Anneler çocuklarına meraklıdır. Ama bazı anneler daha bir meraklıdır. Bugün sözünü edeceğim anne de öyle birisidir, süperdir. İki kızının yetişmesi için, tabiri caiz ise, saçını, süpürge etti. Kızlar okul çağına gelince merakını onların eğitimine yoğunlaştırdı. İki kız da iyi okullarda okudular, iyi bir eğitim aldılar. Aldıkları o momentumla iyi üniversiteleri bitirdiler, master derecelerini aldılar; hatta birisi şimdi doktora programında. Bu anne çocukları üniversite öncesi okullarda okurken okulun her aktivitesine katılırdı. Her veli toplantısına giderdi. Kızlar evlendi, çocukları oldu. Şimdi sıra torunlarda… Süper anneanne olarak bebekliklerinden itibaren onların her şeyi ile ilgilendi. Torunlar büyüdü, okul dertleri başladı.  Geçenlerde bir torununun yılsonu programına gitmiş. Canı sıkılmıştı. “Neden?” diye sordum. Torunun annesinin ve teyzesinin okuduğu okullarda gördüğü aktiviteleri hatırlayarak, deneyimli bir veli olarak şöyle dedi: “Çok basitti. Özenli hazırlanmamıştı. Yangından mal kaçırır gibi yaptılar.” Üstelik okul, da sıradan bir okul değildi. Çocuklarını okutmak için velilerin çuval dolusu para verdiği bir özel okuldu.

Özel okulların özel ücretleri

 Çocuklar, ailelerin en değerli varlıkları. Onları iyi yetiştirmek istiyorlar. Eğitim de bu yatırımdaki en önemli kalem. Bütün olanaklarını kullanarak onların iyi eğitim alması için büyük fedakârlıklara katlanıyorlar. Büyük fedakârlık diyorum, gerçekten de öyle. Özel okul ücretlerine baktığınızda bu fedakârlığın boyutunu anlıyorsunuz. Örneğin, 2023-2024 öğretim yılında açıklanan özel okul ücretleri arasında 330 bin lira gördüm. Belki bu bir uç nokta ama iyi olarak bildiğim özel okulların ücretleri ortalama 250 bin lira civarında. Bu rakam, asgari ücretin (8.506 TL) 29,4 katı. Ülkemizde çalışanların hemen hemen yarısının bu asgari ücrete yakın ücret aldığını düşünürseniz, özel okulda çocuk okutmak çok sınırlı bir kesime nasip oluyor.

Neden özel okullar       

Milli Eğitim Bakanlığı rakamlarına göre, 2022 yılında özel okullarda okuyan öğrenciler, devlet okullarında okuyan öğrencilerin %9,5 kadarı. Bu oran yıllar itibari ile artarak bu noktaya gelmiş. Peki, okul ücretleri bu kadar yüksek iken neden veliler çocukları için özel okulları tercih ediyorlar? Çünkü çocuklarının bu okullarda daha iyi yetişeceğine inanıyorlar. Bunun da çeşitli nedenleri var. Birincisi, öğretmen kadrosu… Özel okullara öğretmen seçilerek alınıyor. Ülkemizde geçen yıllar içinde niteliği düşüşte olan çalışanların başında öğretmenler geliyor. Böyle olunca da kaliteli bir eğitim verebilmek için öğretmen kadronuzu özenle seçmeniz gerekiyor. İşte ellerindeki maddi imkânlar nedeniyle özel okulların bu konuda avantajları var. Yine aynı nedenden dolayı özel okullarda öğrencilere sağlanan kütüphane, bilimsel laboratuvar, sportif ve kültürel alanlar gibi eğitime yardımcı tesisler devlet okullarına göre daha fazla. Bir diğer neden, sınıf mevcutları… Özel okullarda bir sınıfa düşen öğrenci sayısı devlettekine göre daha az. Böylece öğretmenlerin her bir öğrenci ile ilgilenme zamanları artmış oluyor. Burada bir parantez açıyorum. Karşı örnek olarak kendi eğitim hayatımı göstermek isterim. Son sınıfta Pertevniyal Lisesi’nde sınıf mevcudumuz 81 kişi idi. Bu 81 kişi de seçme ve yerleştirme sınavlarında başarılı olarak devlet üniversitelerine girdi. Gerçi sınava giren öğrenci sayısı bu zamanki kadar fazla değildi. Ancak burada en önemli faktör, öğretmen kadrosu idi. Eğitime gönül vermiş, kendi konusunda uzmanlaşmış, Atatürk Türkiyesi’nin saygı gören, saygıdeğer öğretmenlerinin oluşturduğu öğretmen kadrosu…

Eğitimdeki düşüşün nedenleri

Bol sıfırlı paraların verildiği bir özel okulda bile, bir yılsonu faaliyeti layıkıyla, doğru dürüst yapılamamışsa siz ülkedeki eğitimin halini düşünün. Gerçekten de ülkedeki eğitim kalitesi “istikrarlı” biçimde düşüşte. 

Ülkemizdeki eğitim kalitesinin düşmesinin iki önemli nedeninden söz edeceğim. Bunlardan birincisi, bu iktidar döneminde yaşadığımız “sistemli sistemsizlik”tir. Geçtiğimiz yıllar içinde en büyük erozyonu eğitimde yaşadık. Her seçimde  “istikrar” naraları atılırken eğitim konusunda tam bunun tersi yapıldı. Geçen 21 yıl içinde,  7 milli eğitim bakanı değişti. Her yeni gelen bakan da yeni taşındığı evde banyo seramiği değiştirir gibi eğitim sistemini değiştirmeğe kalktı. Hâlbuki eğitim dediğiniz şey, başarı için uzun soluklu bir çaba ve sağlam bir strateji ister. Eğitimde zırt pırt sistem değiştirirseniz, eğitime zarar verirsiniz.

Genel eğitim kalitesinin düşmesinde bir diğer önemli neden, öğretmen kalitesindeki düşüştür. Oktay Akbal’ın “Önce Ekmekler Bozuldu” diye bir öyküsü vardır. Eğer bu başlığı kullanırsak eğitimdeki bozulma için de “Önce öğretmenler bozuldu” demek gerekir. En değerli varlığınıza şekil verecek öğretmene değer vermezseniz, eğitimden beklediğiniz ürün de değerli olmaz.  Mesleğe değer vereceksiniz ki, iyi beyinleri o mesleğe çekebilesiniz. Eğer öğretmeniniz imamdan ve polisten daha az ücret alıyorsa öğretmene değer, dolayısıyla eğitime önem vermiyorsunuz demektir.  Örneğin, sadece ücretli öğretmen uygulaması bile bunun bir göstergesidir.  Ücretli öğretmen uygulaması,  öğretmen açığını geçici olarak çözmek için ortaya çıkmıştır. Ancak şimdi, öğretmen açığını “ucuz” bir biçimde kapatmak için kullanılmaktadır. Ucuz diyorum, çünkü ücretli öğretmenler derse girdikleri sürece ücret almaktadırlar.  Haftada 30 saat ders verseler bile aldıkları ücret, asgari ücretin altındadır. Tatillerde ücret almazlar, sosyal sigorta primleri yatmaz. İş güvenceleri yoktur. En değerli varlığınız çocuklarınıza eğitim verecek bir öğretmeni bu statüde çalıştırırsanız eğitime zerre kadar değer vermiyorsunuz demektir.

Sonuç

Ülkemizin karşı karşı olduğu en büyük sorun eğitim sistemimizin durumudur. Eğer eğitim politikalarınız yanlışsa, eğitim sisteminiz sadece değersiz diplomalar üretiyorsa bunun maliyeti yüksektir. Kötü sonucu ekonomideki gibi hemen anında görmezsiniz; uzun dönemde yaşayarak görürsünüz. Örneğin, mühendisinizin sağlam raporu verdiği bina çöker, sevdikleriniz depremde altında kalır; o zaman görürsünüz. Hastalığınıza teşhis koyacak doktor bulamazsınız; en sevdiğiniz kişiyi vakitsiz kaybedersiniz; o zaman görürsünüz.  Adliyeye işiniz düştüğünde çapsız, ilkesiz yargı mensuplarından payınıza düşen adaletsizliği alırsınız; o zaman görürsünüz. Her sokağa çıktığınızda görgüsüz, cahil insanların muameleleri ile karşılaşırsınız; o zaman görürsünüz.

Süper anneannenin sıkıntısı, basit bir sıkıntı değildi. Eğitim sistemimizin, büyük bir sıkıntının bir göstergesi idi.

——————————————

Kaynak:

https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/en-buyuk-sikintimiz-super-anneannenin-sikintisi/697807

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen