Önleyici Tutuklama ve Azınlık Raporu

“Önleyici Tutuklama” kavramı Gazeteci Banu Avar’ın 2 Nisan 2025 tarihinde yaptığı x paylaşımı ile yeniden kamuoyunun gündemine geldi. Sayın Banu Avar paylaşımında şöyle diyordu: “Zafer Partisi genel başkanı Ümit Özdağ bugüne kadar duyulmamış ve hukuk dışı bir kavram kullanılarak içeri alındı: “Önleyici Tutuklama”. Yani birinin gözlerinde “suç işleme bakışı” varsa kişi içeri atılabiliyor!!! Bunu da bir kez daha not edelim!”

Yeniden diyorum, çünkü “Önleyici Tutuklama” FETÖ’nun yargıya hâkim olduğu dönemde ceza usul hukukumuza yerleştirmek istenen bir kavram. Ama hukuk çevrelerinden gelen tepkiler üzerine bu değişiklikten vazgeçilmek zorunda kalınmıştı.

“Önleyici Tutuklama” kavramını ilk kez Philip K. Dick’in aynı adlı romanından uyarlanan ünlü yönetmen Steven Spielberg’in Azınlık Raporu filminde duymuştum.

Banu Avar’ın paylaşımından sonra filmi yeniden izlemeye karar verdim.  İnternetten indirmeye karar vermiştim ki abonesi olduğum film platformunun yayın programında olduğunu gördüm. Bekledim ve yeniden izledim…

Film, gelecekte nasıl bir dünya olacak? Sorusuna distopik bir yaklaşımla cevap aramaya çalışıyor… Tıpkı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, Yargıç Dredd, Metropia, Yapay Zekâ, Bıçak Sırtı ve Körlük gibi…

Filmin konusunu teşkil eden olaylar 2054 yılında ABD’nin Washington şehrinde geçiyor. Steven Spielberg 2054 yılı dünyasını bazı alanlarda bugünün dünyası ile aynı bazı konularda bugünden çok farklı hayal etmiş… Bir tarafta; tanımlanan göz irisini tanıyınca açılan kapılar, gelişmiş yollar, bu yollara uygun araçlar, havada dolaşan  uzay gemilerini andıran polis araçları, etkileşimli olaylar oldukça manşetleri değişen  gazete ve dergiler… Diğer tarafta bahçeli tek veya iki katlı evlerinde oturan, sabah bisikletli dağıtıcıların getirdiği gazetesini okuyan, yağmur yağdığında klasik şemsiye kullanan insanlar,  günümüzün çocuk parklarından farkı olmayan çocuk oyun alanları…

Film dikkatli izleyicilere; güvenlik, özgür irade, kamu çıkarı, özgürlük, gözetim ve determinizm kavramları üzerinde düşünme fırsatı sunuyor…

Filmde, geleceği öngörerek suçluları daha suçu işlemeden önlemeyi hedefleyen güvenlik yapılanması sorgulanıyor. Hukuk sisteminin caydırıcılık amacıyla ortaya koyduğu en önemli araç “Önsuç bürosu”.

Önsuç bürosu, cinayetler gerçekleşmeden cinayet işleyecekleri öngörülen kişileri yakalayan ve tutuklayıp cezalandıran bir birim olarak görev yapıyor. Amacı suçlar işlenmeden önlemek ve suç işlemeye eğimli kişiler üzerinde “caydırıcı” etki yaratmak…

Filmin kahramanı Önsuç bürosu dedektifi John Anderton’dur (Tom Cruise). Önsuç bürosunun en büyük yardımcıları da bir havuzun içinde yaşayan geçmişi ve geleceği görme özelliğine sahip üç “kâhin” dir. Bir cinayetin ne zaman ve kim tarafından işleneceğini belirlerler. Bu hayali görüntüler görevli yargıç ve görevli tanığa izlettirilir Onlar da sanığın suç işleyeceğine kanaat getirirlerse önsuç bürosunun dedektifleri “Önleyici Tutuklama” yı gerçekleştirirler.

Dedektif Anderton’un çözmeye çalıştığı “Gerçekleşecek cinayet”in katili ve kurbanlarından birisi olan kadın karı-kocadır. Evli çift sabah kahvaltı masasındadırlar. Kadın bir yandan okula gitmeye hazırlanan çocuğu ile ilgilenirken diğer taraftan da kocasıyla sohbet etmektedir. Kocası yolun karşısında gördüğü adamın yüzünün tanıdık geldiğini söyleyince kadın ona gözünde gözlük olmadığını, dolayısıyla onlarsız hiçbir şey göremediğini söyler. Oysa bekleyen adam kadının sevgisidir ve kadının yalnız kalmasını beklemektedir. Kocası ve çocuğunun yolcu eden kadın sevgilisini eve alır. Ancak şüphelenen koca adamın eve girdiğini görür. Bu sahnenin arkasından gelen görüntüler kahinlerin gördükleri ile aynı şekilde gerçekleşmeye başlar. Anderton son an da cinayetin işlenmesini önler ve gelecekte gerçekleşecek bir cinayet için karısı ile karısının sevgilisinin “gelecekteki katili” olarak adamı tutuklar. Kahinlerden gelen görüntüler ve yargı heyetinin onayı sonucu “suçlu” derin bir uykuya mahkûm edilir.

Önsuç programının tüm ülkede uygulanmasının gündeme gelmesi üzerine Bakanlık tarafından müfettiş Danny Witwer departmanı incelemek üzere görevlendirilmiştir. Ancak müfettiş Witwer önsuç departmanına karşı şüpheci bir yaklaşım sergilemeleri üzerine bölüm çalışanları sistemin çok güzel çalıştığını Witwer’e anlatma yarışına girerler. Ancak Witwer’e göre gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan suç için kişiler haksız olarak cezalandırılmaktadır.

Müfettiş Witwer hatanın sistemden değil de görev yapanlardan kaynaklanacağı fikrinden hareket ederek önsuç bürosunun çalışanlarını incelemeye başlar. Anderton’un uyuşturucu kullandığını öğrenen müfettiş Anderton’un suç işleyebileceği üzerine yoğunlaşır. Kahinlerden kurguyu sonuna kadar götürmelerini ister. Sanığın cinayetten vazgeçmesine rağmen Anderton’un sanığı vurduğunun anlaşılması üzerine Anderton’un suçlu olduğuna inanan Müfettiş Anderton’un peşine düşer… Oysa Anderton sanığı kaza ile öldürmüştür.

Anderton bir yandan kaçarken, diğer yandan da sistem üzerinde düşünmeye başlar. Suç işleyeceği öngörülen ama bunu henüz eyleme geçirmeyen biri suçlu olarak görülüp mahkum edilmesi adil mi? Kişi son anda suçu işlemekten vazgeçerse? Diye düşünmeye, sistemi sorgulamaya başlar…

Anderton’un tanımadığı bu adamı öldürmeyeceğini ispatlamak için sistemin annesi olarak nitelendirilen Iris Hineman’ı  ziyaret eder. Hineman önsuç bürosunun başında bulunan Burgess ile sistemin kurucusudur, ancak çok önce bürodan ayrılmıştır. Hireman, kahinleri genetik hata olarak tanımlamaktadır. Bir tür uyuşturucu maddenin bağımlısı olan ailelerin çocukları olan kahinler genetik farklılıklarından dolayı geleceği görmektedirler. Ancak sanıldığı gibi sistem kusursuz değildir. Çoğunlukla üçü aynı olayı aynı şekilde görse bile nadiren biri olayı diğerlerinden farklı olarak görmektedir. Buna “Azınlık Raporu” adı verilir ve sistemin işleyişini bozmamak ve şüphe yaratmamak için bu rapor hemen silinir. Kuşku uyandıran bir adalet sistemi istenmemektedir. Azınlık Raporu insanın alternatif olasılıklarının ve özgür iradenin var olabileceğinin göstergesidir. Bu bağlamda gelecek önceden belirlenmemiştir.

John Anderton’ın tüm gerçeği öğrenmesinin ardından Önsuç Bürosunun birinci adamı Lamar Burges’le karşılaşmasında kahinler bir cinayet görürler. Lamar John’u vuracaktır. Ancak Anderton’un ona kendisini öldürmesi halinde Önsuç bürosunun onu yakalayacağını, öldürmekten vazgeçerse de sistemin kendi kendine çökeceğini hatırlatması üzerine Lamar öngörülemeyen üçüncü alternatifi seçerek kendini öldürür. Dolayısıyla filmde insanın alternatiflerinin olabileceği ve geleceğin önceden belli olmadığı vurgusuyla sonlanır.

Her Steve Spiberg filmini izlerken duyduğum hazzı bu filmde de hissetttim… Tom Cruise ve diğer oyuncular da yönetmen kadar başarılı… Ama çok dikkatli bir sahnesi bile kaçırılmadan izlenmesi gereken bir film… İzleyecekseniz el ayak çekildikten, herkesi yatırdıktan sonra hatta telefonunuzu kapattıktan sonra izlemenizi öneririm…

Filmi izlerken kafamı en fazla kurcalayan sorulardan birisi cezalandırılanların suçlu olup olmadığına ilişkin görüntüler yalnızca kahinlerin hayali mi yoksa tüm insanların her anının gözetlendiği kayıtlandığı bir sistem mi var? Teknolojinin aşırı gelişmesi sonrası diktatörlerin ve despotların bu teknolojik gelişmelerin tek hâkimi olması halinde insanların her anının izlenebileceği, bir baskı ve zulüm siteminin kurulabileceğini düşündüm, ürktüm… 1984 romanını okurken hissettiğim endişeyi yine hissettim…

Geleceğe dispotik bir bakış açısı ile bakan yazarların, yönetmenlerin, bilim adamlarının öngördüğü karanlık dünya batağından kurtulmak için tek şansımız; cübbeleri düğmesiz hukukçuların görev aldığı bağımsız bir yargı sistemini, etkin, bağımsız bir denetim yapılanmasını da içeren kuvvetler ayrılığının tüm şartlarıyla işlediği bir sistemi hayata geçirmektir…

Hapishane binalarının törenle açılmadığı, suçsuz insanların yatağa “gece yarısı kapımı polisler çalar mı?” korkusuyla yatmadığı, düşünmenin, hak aramanın suç sayılmadığı, “Önleyici Tutuklama” laflarının edilmediği, kuvvetlinin haklı olmadığı, kim olursa olsun herkesin yargılanabildiği, özetle hukukun hayatımıza egemen olduğu bir ülke özlemiyle…

Yazar
Fazlı KÖKSAL

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen