Bu Vücûd İklîmine Bir Cân Gelir Bir Cân Gider
Bu vücûd iklîmine bir cân gelir bir cân gider
Gâhî cânân cân olur gâh cân bî-cânân gider
Emr-i nefse râm olup dâim mücâhid olmayan
Hâib u hâsir kalır nâdân gelir nâdân gider
Her hevâ mahvolmadan etmez tecellî fakr-ı kül
Giymeyen takvâ donun şâh olsa da hırmân gider
Bilmeyen asl-ı vücûdu bulmayan Mevlâsını
Sûretâ insân gelir de sîretâ hayvân gider
Cümle eşyâyı bizâtillâh kâim görmeyen
Görmez ol râhat yüzü nâlân gelir nâlân gider
“Men aref” sırrın duyup Mevlâsına varın veren
Hâdim-i insân olan insân gelir insân gider
Varlığındır mâni-i tevfîk olan etme cedel
Bu misâfir-hânede handân olan giryân gider
Nûr-ı tevhîdi karartır şehvet ü hırs u gazab
Hubb-i dünyâya dalan üryân gelir üryân gider
Dergeh-i pîr-i, Cenâb-ı Hazret-i Belhî’ye kim
Sıdk ile dil bağlasa ol kul gelir sultân gider
Nefsile kâim olup kim secde etmez âdeme
Ey Kemâlî bil anı şeytân gelir şeytân gider