Osmanlı’nın Gözüyle İbn Haldun
Yazar: Doç. Dr.Ejder Okumuş
Yayınevi: İz Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 176
Yayım Tarihi: 2009
Hazırlayan: Mehmet MEMİŞ, (E) Öğretmen
İbn Haldun, Osmanlı entelektüellerinin, fikirlerinden etkilendikleri, yararlandıkları; devlet, toplum, tarih ve çöküşle ilgili teorilerini Osmanlı Devleti’ne bazı değişikliklerle de olsa uyarlamaya çalıştıkları bir ilim adamı, bir tarih felsefecisi, bir sosyolog olarak karşımıza çıkar. İbn Haldun’un tarih ve toplum görüşü, Osmanlı Devleti’nin güçten düşmeye başlamasıyla birlikte muhtemel bir “çöküş”e gitmekten nasıl kurtarılacağını düşünenler için temel bir başvuru kaynağı olmuş, onun görüşlerine olan ilgi, İbn Haldunculuk’tan söz ettirecek noktaya gelmişti. Bu bağlamda ibn Haldun’un Mukaddime’sini Şeyhülislam Pirizâde Mehmed Efendi, Kâtip Çelebi, Naîmâ, Taşköprülüzâde, Müneccimbaşı, Hayrullah Efendi ve Cevdet Paşa gibi Osmanlı düşünürlerinin kaynak olarak kullandıklarını söylemek gerek. Meselâ Naîmâ İbn Haldun’u bir üstat bilmiştir. İbn Haldun’a olan bunca ilgi, İbn Haldun’un Mukaddime’sinin Osmanlı Türkçesi’ne çevrilmesi sonucunu doğurmuştur. Burada hatırlanması gereken bir husus daha vardır ki din sosyolojisinin ünlü klasik başyapıtı olan Mukaddime, Arapça olmayan bir dile, Türkçe’ye ilk kez Osmanlı Uleması tarafından çevrilmiştir.
Kitap, İbn Haldun’u kaynak olarak kullanan, Kâtip Çelebi’den Naîmâ’ya, Taşköprülüzâde’den Cevdet Paşa’ya çok sayıda Osmanlı düşünürünün İbn Haldun’a ve eseri Mukaddime’ye yaklaşımlarını ele alıyor. (Tanıtım yazısı)
*****
Önsözünde yazar Ejder Okumuş kitabı şu şekilde takdim etmektedir;”Bu çalışma önce meşhur eseri Mukaddime’de tarih, toplum, siyaset, toplumsal çöküş gibi alanlarda orijinal yaklaşımlar getiren ibn Haldun’un söz konusu alanlardaki görüşlerini vermekte, ondan sonra da Osmanlı düşünürlerinin ibn Haldun’dan etkilendikleri görüşlerini, özellikle tarih, toplum, toplumsal çöküş vs. bağlamında konulara yaklaşımlarını, Kınalızâde Ali Efendi (1510-1572), Katip Çelebi (1609-1657), Mustafa Naîmâ Efendi (1655-1716), Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895) ve diğer yazarlar merkezinde ortaya koymaktadır. Kitap, toplam dört bölümden oluşmaktadır, “ibn Haldun’un Osmanlı ve Batı’ya Etkileri” başlığım taşıyan Giriş bölümünde giriş bilgileri çerçevesinde genel olarak ibn Haldun’un Osmanlı ve Batı’ya etkilerinin boyutları üzerinde durulmakta ve çalışmanın varsayımları ile konuya yaklaşım tarzı ortaya konulmaktadır. Birinci Bölüm’de “ibn Haldun (1332-1406)” başlığı altında ibn Haldun’un temel sosyal ve tarihsel görüşleri bir bütün olarak verilmektedir, ikinci Bölüm, “ibn Haldun ve Osmanlı Düşüncesi” üst başlığıyla yirmiden fazla Osmanlı düşünür, tarihçi ve ilim adamının ibn Haldun’la ilişkisi ve ondan etkilenme düzeyleri tespit edilmeye çalışılmaktadır. “Sonuç Yerine: Osmanlı Düşünürleri için ibn Haldun’un Anlam ve Değeri” başlığını taşıyan sonuç kısmı ise, çalışmadan elde edilen sonuçları serdetmektedir. “
Osmanlı’nın gelişmesi ve yayılması intikaya uğradıktan hatta gerilemeye başladıktan sonra Osmanlı devlet adamları ve düşünürle çareler aramaya başlamışlar bu çerçevede İbn Haldun’un Mukaddime’sinden büyük ölçüde yararlanmışlardır. Geri kalma sebepleri ve kurtuluş çarelerini ihtiva eden lahiya ve kitplarda İbn Haldun’un görüşlerini doğrudan nakletmiş ya da Osmanlı toplumuna uyarlayarak yeni yorumlar getirmişlerdir. Bunun yanında Osmanlı Tarihçiler İbni Haldun’un Mukaddime’de ortaya koyduğu tarih felsefesi ve metodunu kullanarak Osmanlı tarihini daha derli toplu ve zamanlarına göre daha bilimsel olarak yazmışlardır. İbni Halduncu diyebileceğimiz Katip Çelebi’nin Batı’da da bilinen meşhur Cihannuma’ sı vasıtasıyla Mukaddime orada da tanınmaya ve üzerinde araştırmalar yapılmaya başlamıştır. Osmanlı düşünürleri Mukaddimeyi daha çok devlet yönetimi ve siyaset yönüyle ele alırken Batılılar sosyolojinin temellerini orada görmüş ve İbn Haldun’un ekonomik görüşlerinden yararlanmışlardır.
Bu konuda ilginç olması bakımından kitaptan bir alıntıyı ilave ediyorum:
20 Ocak 1981’de Beyaz Saray’daki koltuğuna oturduğunda (…) Reagan “önce ekonomi” dedi. Biriken sorunları aşmak için aldığı tedbirlerden ikisi, özellikle dikkat çekiyordu: Devlet harcamalarım kısmak ve vergileri düşürmek. Vergileri düşürmek… Asıl şaşırtıcı olan, “Reaganomics”in bu şaşırtıcı silahının ilhamım, beklenebileceği gibi Keynes’ten veya neo-liberal iktisatçılardan değil, Müslüman bir düşünürden, İbn Haldun’dan alıyor olmasıydı. İbn Haldun’a göre (…) vergilerin yükseltilmesi, toplumun olduğu kadar devletin de aleyhinedir. Aksine, düşük vergi uygulaması, serbest girişimciyi teşvik eder ve zannedildiğinin tersine, hâzinenin boşalmasına değil, dolmasına yol açar. Devlet, vergileri düşürmekle hem kendisi hem de halkı için doğru olanı yapmış olur. Devlet de, halk da mamur, bayındır olur. Vergilerin düşürülmesiyle ekonomi canlanınca vergi alınan taban genişler. Sonuçta az vergi alan devlet çok kazanır. işte Amerikan ekonomisini içine girdiği durgunluktan çıkartmak için çareler arayan Reagan’ı çarpan düşünceler bunlardı. Danışmanlarından birisinin Franz Rosenthal’m 1958’de mükemmel bir şekilde İngilizce’ye çevirdiği “The Muqaddimah”dan haberdar olduğunu ve daha başkan olmadan önce Reagan’a bu 3 ciltlik tercümeyi vererek İbn Haldun’un sadra şifa fikirlerinden haberdar olmasını sağladığını biliyoruz. Nitekim Reagan, başkanlık koltuğuna oturduktan kısa bir süre sonra ekonomide reform için kollan sıvarken ibn Haldun’un vergi hakkındaki görüşlerini Amerikan kamuoyuna ilan etmiş, hatta örnek göstermişti.