Patikada Yürümek

 

O küçük yaşlarımdan itibaren patika yollardan yürümek en sık ve keyifle yaptığımız şeylerden biriydi. Balığa veya fındık toplamaya gittiğimizde, okula giderken bu patika yolları tercih ederdik hep.

İnsanların köyleri şenlendirdiği eski zamanlarda patikalar da oldukça canlıydı. O, bir kere kestirme yol demekti. Şehirlere yoğun göçlerin olduğu zamanlardan başlayarak bu patikalar da daha az kullanılmaya başlandı. Hatta bunların bir kısmı kayboldu. Çocukken oyun oynadığımız zamanlar ve okula giderken çok sık tercih ettiğimiz iki patikanın şimdilerde hiç kullanılmadığını ve kaybolduğunu görüyorum.

Patikanın güzelliği daima değişen manzara, gün ışığının ağaçların yaprakları ve ormanlardan süzülüp yere dokunurken meydana getirdiği ışık oyunları, birdenbire karşımıza çıkan nefis tabiat köşeleridir. Aslında bunlar benim çocukluk ve ilk gençlik yıllarımda köyde her dâim yaşadığım harikulade şeylerdi.

Diğer güzellikler gibi, sürprizlerle dolu bir patikada uzun süre yürümeyince onun kıymetini anlayabildim, diyebilirim.

Karadeniz’in o zorlu coğrafyasında bir patikadan yukarı çıktığınızı farz edin. Daima değişen manzaranın nefes kesen güzelliği sizi alabildiğine tefekkürün derinliklerine sevk eder. Yürümek burada aynı zamanda mânen de yükselmek demektir. Yürüdükçe bakışlarımız dağların zirvelerine dokunur, gün ışığını emen geniş ormanları seyrederiz. Bu heybet ve bu renk cümbüşü ruha dolarken doğa bizim de ayrılmaz bir parçası olduğumuz o muhteşem güzelliğini alabildiğine gözler önüne serer. Bir tefekkür hâli için bundan daha dolu kaç vakit vardır, bilemiyorum.

Patikada yürümek tabiatın sonsuz güzelliğini ve neşesini karşılaşacağımız diğer şeylerle beraber duymak demektir. O incecik ve belirsiz yollarda beliren ve bizi bekleyen türlü güzellikleri yaşamak demektir.

Patikaların söz konusu edildiği böyle bir yazıda sizi bir patikada gezdirmeden edemeyeceğim. Şimdi hazır olun ve dik bir yokuşu tırmanacağımız o patika yola benimle beraber gelin. Bir patikanın hangi sürprizleri taşıdığını hep birlikte görelim.

Şimdi bir patika yoldan yokuşu çıkıyoruz. Ayaklarımızın altından taşlar kayıyor. Merak etmeyin. Burası kayalık bir yer değil. Sadece yüksekçe bir dağın eteklerinde olduğunuzu farz edin. Etrafımız ağaçlarla kaplı ve her yer fındık bahçesi. Şimdi bu incecik yolda yürüyoruz. Evet, biraz yükseldik. Şimdi sağ tarafınıza bakın. Hayır hayır oradan gitmeyeceğiz. Sadece çocukken bu kısa ve dik yerden ayağımızdaki lastik ayakkabılarla yere çömelerek kaydığımızı ve çok eğlendiğimizi söyleyeceğim.

Şimdi buranın solundan devam edelim. Evet, yolumuza devam ediyoruz. Hafifçe yükseliyoruz. Bir dağın eteklerindeyiz henüz. Karşı dağların zirvelerini görebiliyoruz fakat fındık dallarının sıklığından manzara henüz bütün ihtişamıyla beliremedi.

Şimdi önümüzdeki derenin az da olsa patikaya vuran incecik suyunun üzerinden atlıyoruz. Karlar eridiğinde ve bahar mevsiminde su yola gelir. Fakat zararı yok. Devam edelim. Şu kısa ve düz yerden sonra sert bir şekilde sağa döneceğiz, patikanın bu dik kısmını da geçtikten sonra tuğladan yapılmış bir evle karşılaşacağız. Fakat burada siyah üzüm teveğinin sardığı bir gürgen ağacına selam vermeden geçmeyelim. Ne de olsa az üzümünü yemedik!

Şimdi evin yakınlarındayız. Onun hemen alt tarafında ısırganlar çoktur. Dikkatlice geçtikten sonra evin önündeki düzlükte biraz soluklanabiliriz. Çeşmeyi gördünüz sanırım. Hemen aşağı kısımda. Yine alt kısımda tek katlı ahşap evimiz ve üst yanında büyük bir armut ağacı… Ve arada fındık dallarının üstünü kapadığı koridor gibi serin bir patika yol… Oradan yürüyüp çeşmenin serin ve lezzetli suyundan içelim ve biraz ferahlayalım. Sonra tekrar o soluklandığımız yere gelelim. Manzarayı gördünüz. Fakat yukarıda harman var. Orada her şey daha net. Üstelik burada bir incir ağacı var. Gür yaprakları manzarayı örtüyor.

Hadi çıkalım harmana. Yine dik bir yokuş. Merak etmeyin, kısa… Evet devam edelim, sola dönelim, şimdi sağa, yukarı çıkalım. Şimdi harmandayız. Burada bir ceviz ağacı var. Epey büyüdü. Manzarayı biraz örtüyor fakat yere oturup doya doya karşı dağları ve köyleri seyredebilirsiniz. Yeşilin bin bir tonu ve bu nefis manzara insanı büyülüyor.

Burada biraz dinlenelim. Karşı dağları, gür ormanları, yemyeşil bahçeleri seyredip tefekkür edelim. Ufkun ruha dolduğunu hissediyor musunuz? İçinizin bir sonsuzluğa doğru genişlediğini… Bu manzarayı gönlüme içire içire büyüdüm ben. Karşı dağların her zerresini ruhuma sindirdim. O derin vadiyi seyredin. Irmağı bu gür yeşillikten ötürü pek göremezsiniz fakat yine de şöyle ırmak boyuna bir bakıverin.

Şimdi biraz daha tırmanmalıyız. Uzun, upuzun ve dimdik bir fındık bahçesini çıkacağız, hatta tırmanacağız. Evet, başlayalım. Bu uzun yürüyüşte ve tırmanışta yine patikalardan yürüyeceğiz. Bu uzun ve oldukça yorucu bir yürüyüş bizim için. Üstelik düz bir yolda değil, dik bir patikada yürüyoruz. Yürüdüğümüz bu toprak yol, üzerine bastığımız çimenlerle çıkıyor zirveye.

Az kaldı. Dayanın. Yoruldunuz, biliyorum fakat yürümeliyiz. İşte böyle… Şimdi hafif ve yemyeşil otlarla kaplı bir düzlük… İsterseniz biraz soluklanın. Geriye dönün. Manzaranın ihtişamı nasıl da büyüleyici değil mi! Bakışlarımız o dağların zirvelerine daha kolay erişiyor şimdi. Biraz daha yürüyelim. Şu dik yokuşu da tırmandıktan sonra pek bir şey kalmıyor sayılır. Evet, işte böyle… Dikenlere ve ısırganlara dikkat edin. Bakın işte orman hemen önümüzde… Ağaçlar nasıl da gür… Evet, bitti sayılır. Zirveye geldik. Arkanızı dönün. Dağların zirvelerinde neler var, daha net görüyorsunuz. Biraz daha uzaklara bakın. Ufkun en derinlerine. Maviliği seçebildiniz mi? Nedir o? Tam da tahmin ettiğiniz gibi… Deniz… Bunca yokuşu tırmanmaktan, bu kadar patikayı yürümekten maksat işte o denizi görebilmekti. Yeşil, göğün ve denizin mavisi nasıl da muhteşemler değil mi! Doya doya seyredelim bu manzarayı. Nitekim biraz sonra geldiğimiz gibi bu dik yokuştan aşağıya ineceğiz.

Patikaların söz konusu edildiği böyle bir yazıda sizi bir patikada gezdirmeden edemezdim. Yorulduk, biliyorum. Fakat bir güzelliği beraber tattık.

Yazar
Yasin ŞEN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen