Pedro’nun Torunları ve Bayramlarımız

Turgut GÜLER

Aynı vatan havasını teneffüs eden insanlar, sâhip oldukları nîmetin pek farkında görünmüyorlar. Ya dış mihrâkların tezgâhladıkları oyunda rol kapıyorlar yâhut nâdân ehline şuûrsuzca iltihâk ediyorlar. Vereme rahmet okutacak bulaşıcı hastalıkları, el birliği ile icâda çalışıyorlar.

Hakîkaten, bâzı toplulukları huzûr ve saâdet rahatsız ediyor. Sanki, Dünyâ dağdağası dâimî kaos istermiş de, Türkiye’deki zalâm-keşler, bu dâvete icâbet ederlermiş. İnsanın aklına başka bir şey gelmiyor.

Ne kadar tekrâr edilse, işin kâra yöneldiğini göremiyoruz, ama memleketin ocağına dikilmeye çalışılılan incir ağacının kökleri, cehâlet batağından gıdâlanıyor. Birileri, can damarımızı pek dâhiyâne keşfetmiş. Türk’ü, bal mumu kıvâmında evirip çevirmenin tek yolu, mânevî fukarâlığa mahkûm etmek. Onlar da, bu işi kendi şiârlarına uygun biçimde kotarmışlar.

Kaanûnî’nin saltanat yıllarında, esir olarak Türkiye’de bulunan bir İspanyol, Türklere ve bilhassa İstanbul’a dâir düşüncelerini yazıya geçirmiş. Asırlar sonra gün yüzüne çıkan Pedro’nun Türkiye hâtırâları, meşhûr hâriciyecilerimizden Fuad Carım’ın tercümesiyle dilimize kazandırılmış. Bu, hacmi küçük, fakat mesajı büyük eserde Pedro, Müslüman ve Türk kelimelerini, birbirinin yerini tutacak şekilde, neredeyse her satıra koymuş. Yâni, Muhteşem Süleymân’ın Dünyâ’yı dize getirdiği o mes’ûd çağın idrâkinde Türk, Müslüman; Müslüman da Türk demek. O kadar ki, bizim “ihtidâ etmek” diye bildiğimiz İslâm’a gönüllü geçiş fiiline bile Pedro, “Türk olmak” diyor.

Zamâne dilinde Türk’ü İslâm’dan kovma tekerlemelerinin hiç eksik olmayışı, aslında bizi iğdiş etmeye çalışanların, hedefi on ikiden vurduklarını anlatıyor. Pedro’nun torunları, reçeteyi deşifre etmişler. Kendimizden menkûl hamâkate ve bizi bayramdan uzaklaştıran gayrete bir daha yanmaz mısınız?

“Bayram” olarak idrâk edilen günler üzerinde sosyal mutâbakat sağlamak, milletlerin rûh sağlığı bakımından çok önemli. Ekseriyetin inancı istikaametindeki dinî bayramlarda, bu mutâbakat büyük ölçüde sağlanıyor. Yine, milletin ortak ürperişlerine tercüman olan millî bayramlarda da, toplu kabûller ağır basıyor. Fakat marjinâl grupların dayatmaları sonucu ilân edilen bayram müsveddeleri, aslâ bayramdan sayılmadıkları gibi, millî tesânüdü parçalama tarzında bir sevimsiz vazîfeyi de ifâ ediyorlar.

Son asra sığan o kadar çok nev-zuhûr bayram var ki, hepsi de sahte bayramlar mezârlığına gömüldü. Bunlardan, adını hatırlamakta sıkıntıya düştüğümüz nicesinin, ansiklopedi ve târîh kitaplarında bile izleri zor bulunuyor. Kurban ile Ramazan bayramlarının, haftalar öncesinde gönüllere taşıdığı ferahlık, hakikî bayramın şiârı hakkında da lâzım gelen ipuçlarını veriyor.

Yazar
Turgut GÜLER

1951 yılında Afyonkarahisâr’ın Sultandağı ilçe­sine bağlı Dort (bugünkü Doğancık) köyünde doğdu. Âilesi, 1959 Ocağında Aydın’ın Horsunlu kasabasına yerleşti. İlkokulu orada, Ortaokulu Kuyucak’da okudu. İki hafta kadar ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen