Arslan KÜÇÜKYILDIZ
1990 yılına kadar Sovyetler Birliğini oluşturan cumhuriyetler içerisinde Türk Cumhuriyetlerinin bulunduğunu çok az kişi biliyordu. Onlar kardeşleriyle yakından ilgileniyorlar, Esir Türk Yurtları gecelerinde Rusların sömürgeleştirdiği Türk coğrafyasındaki esir kardeşlerinin durumunu halka anlatmaya çalışıyorlardı.
Sovyetler dağıldığı zaman Türk dünyası diye bir kavramın olduğunu sadece Türk milliyetçileri biliyordu. Karşısındakiler milliyetçileri faşistlikle, ırkçılıkla suçluyorlardı. Sanki Kırım, Kerkük, Batı Trakya, Bulgaristan, Balkanlar, Suriye Türkleri sadece Türk milliyetçilerinin meselesiydi.
Sanki birileri önümüze perde çekmişti. Kimse Türk dünyasının birbirini tanımasını, buluşmasını istemiyordu.
Zaman zaman dünyadaki gelişmeleri anlamak için İngiliz devlet televizyonu BBC kanalını seyrederim. Bu kanalda İngilizlerle hiç ilgisi olmayacağını düşündüğüm yerler de dâhil olmak üzere dünyanın bütün sinir uçları ile ilgili haber ve programlar görürüm. Her renkten ırktan milletten insanlarla ilgili İngilizlerin menfaatleri doğrultusunda haberler alırım. Her türlü fitne hesaptan haberleri vardır, çünkü bu fitne fesadı kendileri çevirmektedir. Allah’a dua eden koca Türk Ergeş Uçkun ona “Allah’ım, Şeytan’ı yarattın; amenna, bu İngiliz’i niye yarattın? Al İngilizini ver İblisini!” diye dua etmişti.
Türkiye dışındaki bütün coğrafyalar Türk milleti için bir perde ile kapatılmıştı. Bunu gözlerimle gördüm. Ankara’dan bir dostumla Tahran’a trenle yola çıktık. Van Gölü’ne kadar Türkiye’de olduğumuzu biliyorduk. İran trenine aktarma yapılınca yabancı bir toprağa girmiş gibi olacağız diye düşünüyorduk. Sanki İran bambaşka bir dünya imiş gibi geliyordu bize. Sınırı geçtikten sonra gördük ki biz hâlâ Türk toprağındayız; bu coğrafya Tebriz’e, Tahran’a, İsfan’a, Şiraz’a kadar Türkçe konuşularak gidilen, aynı uygarlığın yaşadığı bir coğrafya idi. Sanki Türkiye’de dolaşıyorduk. Esefle gördük ki bizim önümüze bir perde çekilmişti.
Ne zaman İran’da bir karışıklık çıksa İran’daki Türklerin varlığı ve nerede yaşadıkları konusu gündeme gelir. Televizyonlara her şeye maydanoz olan sakiller çıkar İran’daki Türk topluluklarından bahsetmeye başlar. Peki, bu devlet, bu televizyonlar, bu yorumcular neden daha önceden oradaki Türklerin varlığını zenginliklerini yaşadıkları sıkıntıları anlatmayı düşünmezler?
Ne zaman Irak’ta bir bir karışıklık çıksa çok cılız da olsa yanlış bir adlandırma ile Türkmen denilen Irak Türkleri hatırlanır. Kerkük, Musul, Erbil, Telafer’den söz edilir. Buralarda yaşayan Türkleri Türkiye ve dünyadaki diğer Türklerin şehir şehir köy köy mahalle mahalle bilmesini sağlamak Türk devletinin görevi değil midir? Sadece kaos dönemlerinde hatırlandığı için ne doğru dürüst varlıkları bilinir ne yaşadıkları bölgeler ne nüfusları ne eğitim durumları ne kültürel durumları ne de siyasi durumları gündem konusu yapılır. Zor zamanlarda hatırlandıkları için, milletin vicdanında bir takım hiç bilmediği yer adlarıyla birlikte anılan garip bırakılmış Türkler olarak yer bulurlar.
Suriye Türkleri ancak son birkaç günde hatırlanmıştır. Televizyonlardaki bu cılız hatırlamalar da sanki göstermelikmiş gibi. Suriye’de Atatürk’ten sonra unutulmuş bir Türk nüfusu var. Bunların yaşadıkları yerler boşaltılıp nüfusları Türkiye’ye sürülür, boşalttıkları yerlere Kürtler kondurulurken hiç ses çıkarılmıyor, televizyonlarımız Suriye’deki Türklerle ilgili bir program yayınlamıyor, haber yapmıyordu.
Suriye’de bir Kürt federe devleti oluşumu hazırlanıyor. Şimdi Suriye rejiminden temizlenmesi gereken bölgeler büyük İsrail projesi için 13 gruba temizlettirilip sonra da el konulacağı söyleniyor. Gelişmeler de yabancıların en fazla olduğu grup Suriye Milli Ordusunda öne çıkmaya başladı bile.
Bu neden böyledir?
Neden Türk devleti Türk milletini Türkiye dışındaki Türklerden, Türklerin tarihinden, uygarlığından, müziğinden, sanatından, edebiyatından, siyasetinden, ekonomisinden, tarımından, biliminden… habersiz bırakır?
Lütfen sokaktaki insana televizyonlarda geçen yer adlarını, terör örgütlerinin, bize yakın Suriye Milli güçlerinin adlarını, milliyetlerini sorun: eminim size cevap veremiyecektir. Çünkü zamanında bilgilendirilmedi.
Oldu bittilerden sonra hatırlamanın, hatırlatmanın ne faydası var?
Basra harap olduktan sonra. Hastalıktan önce tedavi gerekmez mi?
Devlet aklı yok deyince kızıyorlar. Yok. Olsa, Türk milleti kardeşlerinden bu kadar habersiz bırakılmazdı. Kardeşinin parmağına diken batsa acısını duyan Türkler, kardeşleri hakkında yeterince bilgilendirilmemiştir. “Bilen biliyor.” demek aptallıktır, boşa konuşmadır.
Suriye’de yüzlerce kilometrelik yeraltı tünelleri kazarak köy köy tünellerle birleştiren, buralara hâkimiyet kuran PKK ve hamilerini bildiğimiz halde bunu milletimize yeterince anlatmadık. Bu da bir ihanettir.
Televizyonlar eğer Suriye’yi Suriye’de olup bitenleri bize anlatacaklarsa önce Türk tarihinin bu coğrafyada nasıl geliştiğini Türk milletine hatırlatmalı. Sonra Milli Mücadeleye kadar olan sürecin Milli Mücadele sonrasındaki şartların, oradaki Türklerin durumunun en ayrıntılı bir şekilde anlatılması gerekiyor. İngiltere’nin, Amerika’nın Rusya’nın, İsrail’in desteklediği örgütler, onların içindeki istihbarat çalışmaları, PKK’nın nasıl oluşturulduğu, nasıl kullanıldığı, Arapların nasıl paramparça edildiği dinin nasıl kullanıldığı gibi akla gelebilecek her konuyu ayrıntılı bir şekilde anlatmaları gerekiyor. Eksiklik giderilmez değildir ama bunun için de bir devlet aklı gerekir.
Bilmeyen, bilmediği konuya ilgi duymaz, o konu ve tarafları umurunda olmaz.
Ne Türk Kürt ayrıştırma çalışmasına, ne de Alevi Sünni bölücülüğüne dair, Doğu Türkistan’daki soykırıma, Kırım’a, Ahıska’ya, Telafer’e, Batı Trakyaya, Bosna’ya, Gazze’ye, Lübnan’a dair Türk milleti yeterince bilgilendirilmemiştir. Bu yüzden de bu meseleler çözülememiştir. Fitnenin başı küçükken ezilememiştir.
Türk dünyası sadece Türk milliyetçilerinin meselesi değildir. Türk devletinin Türk dünyasını en uzak köşesine kadar tanıması, tanıtması, oralara en uzak köylere kadar görevliler göndermesi ve onların verdikleri bilgileri geliştirmesi gerekiyor. Yoksa 3-5 uzman dışında belli konuların konuşanını bile bulamazsınız.
Sınırımızda büyük İsrail projesinin adım adım yürüdüğünü Türk milletine anlatmamız gerekir. Sanki Türk devletinin projesiymiş gibi yapılanlar, aktarılıyor; buranın İsrail’in hâkimiyeti için temizlendiğini anlamak için aklımızı başımıza devşirmemiz gerekiyor.