Şahver ÇELİKOĞLU
Saygıdeğer Şahver Çelikoğlu hocamızı rahmetle ve minnetle anıyoruz.
Hakk’a vuslatın, muhabbetullâha erişmenin bir tek yolu vardır! Peygamberimiz (s.a.v) Efendimizi sevmek ve ona uymaktır. Başka yollar aramak, sözler sarfetmek, tamâmen bâtıldır, yanlıştır. Çok dikkat etmek gerekiyor. Cenâb-ı Hakk şöyle buyuruyor:
“Andolsun, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, mü’minlere şefkatli, merhametlidir.” (Tevbe, 9/128)
Ahmed b. Ebul Havari (k.s): “Resûlullah (s.a.v)’in sünnetine tâbi olmaksızın amel edenin ameli bâtıldır” der.
Cüneyd Bağdâdî (k.s): “Resûlullah (s.a.v) Efendimizin izini tâkib edenlerden başkası için Allâh’a giden bütün yollar insanların yüzüne kapanmıştır” buyurur.
İki Cihan Serveri (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Ben sizin kemerlerinize yapışıyor, sizi ateşten geri çekiyorum. Oysa sizler, çekirgenin düştüğü gibi ateşe üşüşüyorsunuz.” (Buhâri, Müslim)
İbâdetlerin farz ve vâciblerinden ayrı sünnetleri vardır. Bu sünnetlere uymamız Allah (c.c) ve peygambere (s.a.v) verdiğimiz değeri arttırır ve daha çok sevap kazanmamıza vesîle olur. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:
“… Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da sakının, Allah’dan korkun. Çünkü Allâh’ın azâbı çetindir.” (Haşr, 59/7)
“Kim Resûle itaat ederse, muhakkak Allâh’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik.” (Nisâ, 4/80)
Ebû Hureyre (r.a)’den rivâyet edildiğine göre, Peygamber (s.a.v) Efendimiz:
“… Sizi kendi hâlinize bıraktıkça üzerime varmayınız. Sizden öncekileri peygamberlerine çok soru sormaları ve onlara karşı çıkmaları mahvetmiştir. Size bir şeyi yasakladığım zaman ondan sakınınız, size bir şeyi emrettiğim zaman da elinizden geldiği kadar onu yerine getiriniz.” (Müslim)
“Haberiniz olsun. Rahat koltuğunda otururken kendisine benim bir hadîsim ulaştığı zaman kişinin: `Bizimle sizin aranızda Allâh’ın kitabı vardır. Onda nelere helâl denmişse onları helâl biliriz. Nelere de haram denmişse onları da haram biliriz.´ diyeceği zaman yakındır. Bilin ki, Resûlullah (s.a.v)’in haram kıldıkları da tıpkı Allâh’ın haram ettikleri gibidir.” (Ebû Dâvud, Tirmizî)
“İnmekte olan yıldıza andolsun ki, Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı, bâtıla inanmadı. O arzusuna göre (hevâdan) de konuşmaz.” (Necm, 53/1-3)
“Eğer (peygamber) bize atfen bâzı sözler uydurmuş olsaydı, elbette onu kıskıvrak yakalardık.” (Hâkka, 69/44-45)
Peygamber (s.a.v) Efendimiz sahâbeye verdiği önemi şöyle arz eder: “Ashâbım hakkında uygunsuz şeyler söylemeyin. Eğer sizden birinin Uhud Dağı kadar altını olsa ve bunun tamâmını Allah yolunda infâk etse, bu onların bir iki avuçluk infâkına, hattâ yarısına bile mukâbil gelmez.” (Buhâri, Müslim).
Sonuç olarak Peygamber (s.a.v) Efendimizi ve ashâbını (r.anhüm) kendimize örnek almanın zorunlu ve kaçınılmaz olduğunu ifâde eden âyetlere ve hadîslere rağmen onu örnek almayanların âhirette pişmanlık içerisinde olacağını Allah Teâlâ şöyle beyân buyuruyor:
“O gün zâlim ellerini ısırıp: “Nolaydı, keşke ben peygamberle berâber bir yol edineydim” der. “Vah bana, ne olurdu ben falanı dost tutmasaydım.” (Furkan, 25/27-28: İskenderî. Gelin Tacı, S.130-132)
Evet; evrende ne varsa, zerreden kürreye, mikro âlem makro âlem, gördüğümüz- göremediğimiz ne varsa, sâdece “Sevgi” sebebiyle ve O’nun için yaratılmıştır. Allah Teâlâ Hazretleri sevgiyi, muhabbeti, aşkı yaratmasaydı, kullarını sevmeseydi, kullarına sevgiyi-sevmeyi öğretmeseydi kulların hâli nice olurdu? Allâh’a (c.c) sonsuz nîmetleri yanında, bu eşsiz lütfundan dolayı sonsuz hamd ve şükrederiz. Yâ Râb! Bizi sevgisiz bırakma! Sevelim-sevilelim, dünyâ kimseye kalmaz.
Sonsuz hamd ve şükür Allah’a (c.c), salât ve selâm Habîb-i Edîbi’ne (s.a.v) olsun.