Ayşe SAMİHA
Rochefort, 4 Eylül 1914
Sevgili ve azîz dostum,
Size olan sevgim ve hayranlığım ve kendi ülkem gibi gördüğüm ülkenize saygım hatırına lûtfen bu satırları kabul buyurun ve beni cür’etimden dolayı bağışlayın. Trablusgarb civârında korkusuzca, çekinmeden, kendi safını tutan ve bin kişiye karşı on adamla, şanlı bir kahraman olarak dikildiniz. Trakya’da Edirne’yi, bu kahramanlar şehrini neredeyse hiç kan dökmeden yeniden Türkiye topraklarına geri kazandıran sizdiniz. Şartların şiddeti doğurmasıyla, her yerde zâlimliği ve haydutluğu bastırdınız. Bulgarlar’ın vahşetine karşı öfkenize tanık oldum ve siz suikastçıların içinden geçtiği köylerin kalıntılarını kendi motorlu aracınızla bana bizzat gösterme lütfunda bulundunuz.
Size şu ânda hiç şüphesiz gözünüzden kaçmış olan bir gerçeği dile getireceğim: Belçika’da, Fransa’da ve dahası -emir ile- Almanlar da Bulgarlar’ın sizin topraklarınızda giriştikleri insanlık dışı hunharlıkları işlemekteler. Hattâ onlar, Bulgarlara rahmet okutacak derecede tiksindiriciler. Zîrâ Bulgarlar fanatizmin etkisi altında olan ilkel dağcılar idiler, bunlar ise sözde medenî olacaklar! Medenî? Nefretleri öyle bir yer etmiş ki, kültür ve medeniyet, ruhlarının yanından bile geçemez Onlardan hakîkaten hiç bir şey beklenemez.
Bugün Türkiye, kaybettiği adalarını geri kazanmak istiyor. Peşin hüküm ile basîretleri bağlanmamış kimseler, gözden kaçırmadan bunu elbette anlarlar. Ama ben, bu savaşta daha ileri gidilmesin diye âdeta titriyorum. Heyhât! Prusya ırkının bütün kötülüklerinin yeniden tezâhür etmesi sonucu, sevgili ülkenizin ve sizin üzerinize abanan vahşet, kibir ve hîle dolu baskı ve saldırıyı kutsayacak mıyım?
Şüphesiz onlar, aldatıcı intikam vaadleriyle sizi cezbedip ateşli vatanseverliğinizden yararlanmanın kendi hisselerine düşecek kârı, açıkça görmüşlerdir. Onların yalanlarına dikkat ediniz! Elbette bu bilgilerin size ulaşmasını engellemeyi başardılar. Bildikleriniz karşısında, sizin sâdık asker kalbiniz, elbette onların yanında çarpmazdı. Kendi halkının bir bölümünü bile iknâ edememiş olan biri, bu insan doğrayan kasaplıkların size anlatılması hâlinde, iknâ olacağınızı muhakkak biliyordu. Oysa vaziyet öyle değil; her şey uzun zaman önce şeytâni bir sinizmle (kinizm) plânlanmıştı. Size, zaferlerine olan inancını ilhâm etmeyi başardı, fakat bugün bütün dünyanın bildiği gibi, o da biliyor ki, sonunda zafer bizim olacak. Olur da kötü tâlih eseri yenilecek olursak, Prusya ve onun vahşî canavarlığı, insanlık târihinin en utanç verici boyunduruğunda sonsuza dek çivilenmiş olarak kalacaktır.
Sevgili Türkiye’mizi, bu sefilliğin yanında, onun trenine binmiş ve korkunç bir gidişâta doğru savrulurken göreceksem, bu, benim için ne büyük yürek acısı! Daha da acısı, şâyet Türkiye, kendisini medeniyete saldıran bu nihâi barbarlar ile özdeşleştirecek olursa, şerefinin lekeleneceğini görecektir. Prusya ırkına dünyanın nasıl sonsuz bir nefretle baktığını biliniz!
Heyhat! Fransa’ya hiç bir borcunuz yok, bunu çok iyi biliyorum. Siyâsî ve askerî gücümüzü İtalya’nın teşebbüsüne verdik. Daha sonra, Balkan Savaşı başlarında, bize, Fransızlara, seminerlerimize, kültürümüze neredeyse kendi diliniz yaptığınız dilimize cömertçe sunduğunuz ve asırlar boyu devâm eden misafirperverliğinizi unuttuk. Düşüncesizlik ve cehâlet içinde bize kötü niyet ve zulümden başka bir şey göstermeyen komşularınızın tarafında yer aldık. Size karşı bir iftirâ kampanyası başlattık ve bu davranışdaki adâletsizliği, maalesef çok geç kabûl ettik.
Diğer taraftan Almanlar tek başlarına size biraz olsun destek oldular, âh, çok az! Az bir cesâret. Öyle bile olsa, onların hatırına kendinizi fedâ etmenize değmez. Dahası, görüyorsunuz ki, şu saatte bu insanlar kendilerini aşağılanan insanlığın dışına koymayı başarıyorlar. Onların safında yer almak, tehlikeli olmakla birlikte ayrıca haysiyet kırıcıdır da.
Ülkeniz üzerindeki etkiniz, otoriteniz tamâmen haklı sebeplere dayanıyor. Diliyorum, bu kararlı ve öldürücü düşüşten onu tutup çıkarabilirsiniz. Mektubumun varması uzun sürecek, ama vardığında belki de Almanya’nın sizi büyüleyen yalan ağına rağmen, gözleriniz çoktan açılmış olacak. Bağışlayın, sâyelerinde gerçekleri size söyleyecek kişilerden biri olmak istiyorsam, beni affedin. Son zaferimize sarsılmaz bir inançla îmân ettim, fakat, eğer benim ikinci ülkem, doğu ülkem, kendini iğrenç Prusya İmparatorluğu’nun enkâzının altına gömecekse kurtuluş-zafer günümüzde benim neşem kalmaz, yasla örtülür!
Pierre Loti
Kaynaklar
https://archive.org/details/war_1108_librivox/war_04_loti.mp3
Pierre Loti, War, Letter to Enver Pasha, numero:4, literature; letters, audiobook.
Pierre Loti, Savaş, Enver Paşa’ya Mektub, seslendirme sayısı 4, edebiyat; mektuplar, sesli kitap.
14.09.2019
Singapore