18. Hikmet
Hoş gâipten yetişti, güzel sözüm teberrük;
Aşık olsan ey tâlip, riyâzette belini bük.
Geceleri uyumayıp yaş yerine kanını dök;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük
Arslan Baba’m dediler; tâliplerde yok ihlas;
Pirin hazır olduğunda ne gerek Hızır İlyas?
Pir’e adım attığında anmayın gavsur-gıyas;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük
“Talibim” deyip söylerler, vallah, billah insafsız
Nâmahreme bakarlar, gözlerinde yok insaf;
Kişi malını yiyerler, çünkü gönülleri değil sâf
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük
“Pir hizmetini kıldık”deyip “tâlibim”deyip yürürler;
Yiyip haram, mekruhu, torbalarına vururlar
Gözlerinde yaş yok, halka içine girerler
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Zâkirim deyip ağlar, çıkmaz gözünden yaşı;
Gönüllerinde gamı yok, her an ağrıya başı;
Oyun-hile kılarlar, mâlum Hüda ya işi;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Tâlibim deyip söylerler, gönlünde yok zerre nur;
Gerçek tâlibi sorarsanız, içi dışı gevher-inci
Hakk’a açık sırları, yedikleri safâ-nur
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Görünüşü sufiye benzer, kıyametten korkmazlar;
Günah ve haram hasılı, günahlardan ürkmezler
Riya tesbihi elinde, ağlayıp yaşını dökmezler;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Riya tesbihi elinde, zünnar iyi bilseniz;
Hak rızası budur aşk derdini eyleseniz
Aşkını alıp mahşerde rezil olup dursanız;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Aşka adım atanlar, Hakk cemalini görürler;
Musâ gibi mahşerde Hakk’tan sual sorurlar;
Sarhoş olup vuslatında Hu zikrini kurarlar;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
İnşaallah işiteni Hakk’tan dileyip alırım
Şeytan yolundan alıp Hakk yoluna salarım;
Yardım etse Mustafa, günahlarını dilerim;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Arslan Babamı sorsanız, Peygamber’e saygılı
Sahabeler ulusu, Rabb’in seçkin kulu
Yattığı yeri perişan, bir diken kulübesi;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Çarşamba günü işitip ansızın Hazret vardılar;
Arslan Bâb’ın evine o gün misafır oldular
Yattığı yeri perişan görüp hayran kaldılar;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
O Muhammed Mustafa durup dua eylediler
Melekler âmin deyip elini açarak durdular
“Şöyle ümmet verdin”deyip Hakk şükrünü eylediler
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Sahabeler dediler: Arslan Baba’dır adınız
Arapların ulusu, tertemizdir zâtınız
Ten terbiyesi farz dedi, parça salıp yattınız;
Arslan Babam sözlerini işitiniz teberrük.
Ahir zaman ümmetleri süslerler evlerini;
Nefs hevaya sevinip bozar her an huylarını;
Şan ve şefkatler ile dik tutar boylarını;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Ahir zaman ümmetleri, dünya fâni, bilmezler;
Gidenleri görerek ondan ibret almazlar;
Erenlerin yaptığını görüp göze iliştirmezler
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
İyi yollardan sapıp kötü yola savuşan
Lanetli şeytan pirim deyip eteğine yapışan,
Şeytana pirim deyip sabah akşam görüşen;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
İman-İslâmını alıp, ölmem deyip gülüşen,
Ölmem deyip dünyada Mevlâm ile vuruşan,
Gâfillik ile her an ömrünü boşa geçiren;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Vakti gelse, Azrâil, “Emaneti ver!” diyecek;
Lânetli şeytan, pirim diye, can verende görünecek,
İmanını dinini alıp gönül halini sormayacak;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Tevbe kılsa, tevbesini Mevlâm kabul kılmayacak
Allah dese, Rabbi elini tutup almayacak
Cürüm ve isyan düğümünü pire varıp çözmeyecek
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Yedi yaşta Arslan Baba Türkistan’a geldiler
Başımı koyup ağladım, halimi görüp güldüler
Binbir zikrini öğretip merhamet eylediler;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Söz eyledim hurmadan bana hiddetlendiler
“Ey edepsiz çocuk” deyip asa alıp kovdular
Hiddetinden korkmadım, bana bakıp durdular
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Ağzını aç ey çocuk, emanetini vereyim;
Özünü yutmadım, aç ağzına koyayım
Hak Rasülün buyruğunu ümmet olsam, işleyeyim”
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Ağzımı açtım, koydular, hurma kokusu eyledi mest;
İki dünyadan geçip vallah oldum Hakk-perest;
Şeyh-molla toplandı, alıp yürüdüler el-ele
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Babam dedi: Ey oğlum, zorluk vermedin bana
Beş yüz yıldır damakta saklar idim ben sana”
“Özünü siz alıp kabuğunu verdiniz bana ;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Babam dedi: “Ey yavrum, karşımda dur, öleyim;
Namazını kılıp göm, canı tasadduk eyleyeyim
Yardım eylese Mustafa, İlliyyin Cennetine gireyim”
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Ağlayarak dedim: Ey Baba, genç çocuğum bilemem
Kabrinizi kazsalar ben götürüp koyamam
Hakk Mustafa sünnetini, çocuğum, bilemem;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Babam dedi: Ey yavrum, melekler toplanacak
Cebrâil imam olup, diğerleri tâbi olacak;
Mikâil ve İsrâfil kaldırıp kabre koyacak;
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük.
Kul Hoca Ahmed, sözünü cahillere söyleme
Söz söyleyip, cahile, değersiz pula satma
Açlıktan ölsen bile, nâmerdden asla minnet çekme
Arslan Baba’m sözlerini işitiniz teberrük