3. Hikmet
Her sabah vakti ses geldi kulağıma
Zikr söyle!" dedi, zikrini söyleyip yürüdüm ben işte.
Aşıksızları gördüm ise, yolda kaldı;
O sebepten aşk dükkanını kurdum ben işte.
Onbirimde rahmet deryası dolup taştı;
"Allah!" dedim, şeytan benden uzak kaçtı;
Hay u heves, ben-bencillik durmayıp göçtü;
On ikide bu sırları gördüm ben işte.
Onüçümde nefsani arzuları ele aldım
Nefs başına yüz bin bela sarıp saldım;
Kibirlenmeyi ayak altında basıp aldım;
Ondördümde toprak gibi oldum ben işte.
On beşimde huri ve gılman karşı geldi;
Başını eğip, el bağlayıp saygı gösterdi
Firdevs adlı cennetinden haberci geldi;
Cemali için hepsini terkettim ben işte.
Onaltımda bütün ruhlar pay verdi;
"Hay hay size müberek olsun"deyip Adem geldi;
"Evladım!" deyip, boynuma sarılıp gönlümü aldı;
On yedimde Türkistan da durdum ben işte.
Onsekizde Kırklar ile şarap içtim;
Zikrini söyleyip, hazır durup göğsümü deştim;
Nasip kıldı, cennet gezip huriler kucakladım;
Hakk Mustafa cemallerini gördüm ben işte.
Ondokuzda yetmiş makam açığa çıkarıldı
Zikrini söyleyip, iç ve dışım temizlendi;
Nereye varsam, Hızır Baba'm hazır oldu;
Gavslargavsı mey içirdi, doydum ben işte.
Yaşım yetti yirmiye, geçtim makam
Allah'a hamd olsun, pir hizmetini eyledim tamam
Dünyadaki kurt ve kuşlar eyledi selâm
O sebepten Hakk'a yakın oldum ben işte.
Mümin değil, hikmet işitip ağlamıyor;
Erenlerin söylediği sözü dinlemiyor
Ayet hâdis, Kur'ân'ı anlamıyor
Bu rivayeti Arş üstünde gördüm ben işte.
Rivayeti görüp Hakk'la söyleştim ben;
Yüz bin türlü meleklere yüzleştim ben;
O sebepten Hakk'ı söyleyip izleştim ben
Can ve gönlümü O'na feda kıldım ben işte.
Kul Hoca Ahmed yaşın ulaştı yirmi bire
Neyleyeceksin, günahların dağdan ağır;
Kıyamet günü gazap eylese, Rabbim Kadir;
Ey dostlar, nasıl cevap söyleyim ben işte.