Dünya kaynıyor.
Memleket yangın yeri.
Bizim derdimiz seçim ve birilerinin kazanması veya kaybetmesi.
Seçim de kamplaşma meselesi haline getirildi.
Millet biraz bu gerginlikten uzaklaşınca bir yerden düğmeye basılıyor ve yalan-yanlış bir yığın şey gündem haline getiriliyor.
Çünkü gerginliğin devam etmesi lazım.
Bunu da 18 yıldır en çok kamplaşmadan kim kazandıysa o yapıyor.
Yazmasan olmaz.
Bakınız, bir baro başkanı tuhaf bir laf ediyor, kıyamet kopuyor.
Çünkü bizden değil.
Bir politikacı, bakara makara diyerek Kur’an’la alay ediyor, bizim adam diye susuluyor ve hatta ödüllendiriliyor, çünkü bizimle.
O şimdi Çekya’da dininizle alay ederek Büyükelçilik yapıyor.
Bir diğer politikacı çıkıp Peygamber hata etti, biz etmedik diyor; kimse bunu gündem yapmadığı gibi, psikiyatri kliniğine de götürmüyor. Çünkü, o adam “bizden”.
Bir başkası daha feci bir iş yapıyor: “Bizim Liderde Allah’ın vasıfları..” cümlesini ediyor ve Diyanet’ten, kendini dindar zanneden partisinden ses çıkmadı.
Kıyamet kopmuyor.
Çünkü o bizim lideri övdü.
Bu durumda biz hangi dinden, hangi ölçüden, vicdandan, hangi namustan bahsediyoruz?
Bir muhalefet İl Başkanı, bir örtülü laf ediyor.
Vay darbe diye ülke ayağa kaldırılıyor.
Kimse azıcık düşünmüyor ki darbe ordusuz yapılmaz.
Osmanlı’da da Cumhuriyet’te de hep böyle.
Ordu içinden darbe hevesiyle sorgulanan var mı?
Yok.
O halde?
Bir gazeteci bir tivit atıyor ve hapse atılıyor.
Suç varsa tamam ama mevcud kanunlara göre o suç değil, eleştiri diyen onlarca hukukçu konuşuyor, dinleyen yok.
Fatih Tezcan diye bir adamın konuşmalarını dinliyorum, tivitlerini okuyorum, bunlar dünyanın hiçbir memleketinde es geçilecek şeyler değil.
Ama o “bizim adam” ve kimse dokunamaz.
Engin Noyan’ın kendisi gibi eski fetöcü karısı, onun gibi listelerden, 150 kişiyi götürmekten bahsediyor.
Kimse dokunamıyor, çünkü şimdi “bizden” .
En son gündem de çocuk aklıyla bile oyun içinde bir oyun.
Bir parti güya HDP ile ilişki kurmak istemiş.
Günlerdir bunu konuşuyoruz.
Allah Allah!
HDP Meclis’te bir parti.
Haklarında açılmış bir dava da yok.
Kimse de kapatılsın demiyor.
Herkes de oylarına talip..
Böyle bir karışıklık içinde biri dediydi, onlar temas kurmak istemişler…
Vay alçaklar vay!
Kim alçak?
Neden alçak?
Ya açık açık binlerce defa görüşen konuşan, beraber hareket eden?
Neler neler yapan?
Allah Allah…
Durun, turpun büyüğü geliyor:
Meğer dün, evet dün Abdullah Öcalan ailesiyle telefonda konuşarak örgüte talimat vermiş.
Hem de bunlar konuşulurken bu hainane iş olmuş, iyi mi?
Ona telefonla konuşma iznini kim verdi?
Devlet düşmanına bu mikrofon nasıl uzatıldı?
Muhalefet yok ki böyle sun’î gündemlerle oyuna gelmesin ve asıl bunları çatır çatır söylesin!?
Namuslu aydın sayısı da azdan aza düştü, bunları konuşan yok denecek kadar az.
Medyanın hali malum.
Onun için bu olanları kaç kişi bildi, kaç kişi duydu?
Halk bilse, kışkırtmaya, oyuna gelir mi?
Ve daha önemlisi, biz selam vermeye çalıştığı iddiasıyla birini linç etmeye çalışırken bunu yapan kim?
Hayır hayır, onu konuşamazsınız.
Çünkü onu biz yapıyoruz.
Biz yapıyorsak sebebi var.
Biz yapıyorsak iyidir.
Sen selâm verirsen canına okurum.
Böyle mi demek istiyoruz?
Böyle mi yol yürüyeceğiz?
Hani din, hani iman, hani vicdan, hani devlet, hani kanun, hani düzen demez misiniz?