Neden bahsettiğiniz ve ne yapıp ettiğiniz hakkında hiçbir fikriniz olmaması, postmodern estetiğin ilk farzıdır. Her taşın altından güzel çıkabilir. Her şapkadan bir estetik çıkarılabilir. Yeter ki bin yıllık kalıpları tepin, reddedin, yok edin; sizden büyük sanatçı bulunmaz. Resimdekiler, üst sol baştan sırayla: 2024 Türkiye “güzeli” İdil Bilgen 2024 Almanya “güzeli” Apameh Schönauer 2019’da 120 Bin Dolar’a satılan Maurizio Cattelan “sanatı” 2024 Pulitzer “şiir” ödüllü Brandon Som’un Tripas eseri. Estetiğin bütün normlarını alaşağı eden kafa, işte bu iki gayet vasat kadını ülkelerinin en güzeli olarak tescilliyor, bantlanmış muza sanat diyor, ahenksiz, kafiyesiz, ruhsuz düzyazılara da şiir diyor. Vezni yıkan muvazenesizler, ölçüyü tepen ölçüsüzler, kitlelerin estetik kalitesine örgütlü bir saldırı düzenliyor. Kendi putlarını helvadan yapıyor, sorgulayanları da tanrılarına kurban niyetine linç ediyor. Peki bu girdapta sadece köksüz batının serseri zihni mi sürükleniyor? Hayır, bizimkiler onlardan öne atılmış, mirasını mezata çıkaran mirasyedi torun gibi kendi geleneğinin üstünde tepiniyor. Kendi evini taammüden yakmayı ısınmak diye övüyor. Milyon yıldır yalnızca yüksek, özel ve seçkin olagelen sanat ve estetik, sıradanlığın ve aleladeliğin “ayağına” düşürülüyor. Bununla da yetinilmeyip bir seviye arayışında olan sanat girişimleri aşağılanıp yok edilmeye çalışılıyor. Böylece bu “herkesin içtiği su”, herkesi esir edip sefahatle mutlu kılıyor. Tüketim bipoları olan kitlelere aç kalmadan kilo vermeyi, yorulmadan vücut geliştirmeyi, okumadan her şeyi bilebilmeyi, emek vermeden zengin olabilmeyi vaat eden bu artniyetli düzen onlara spor müsabakalarında erkeklerse de kadın klasmanında yarışabilmenin, vasat hatta çirkinlerse de güzellik kraliçesi olabilmenin, bir muzu duvara bantlayarak da sanat yapabilmenin, ve kafiye olmadan da, ölçü olmadan da, ahenk, anlam, dert, derinlik, heves, heyecan, coşku, keder, hayal, rüya, ülkü olmadan da şair olabilmenin formülünü bedavaya yazıyor. Yahu, “düzyazı şiir” diye bir şey icat edenler, “erkek ama kadın”, “vasat ama güzel”, “sıradan ama sanatsal” terkiplerini icat etmişler; çok mu? İşte bu yıkıcı fiil ve koordine tavır sahiplerinin hepsi PETÖ terör örgütünü teşkil ediyor: Postmodern Estetik Terör Örgütü! Elhamdülillah, bir iltisakım yoktur! Hüseyin Cavid, bunlara diyordu işte, bunlara:

Ne acayip sürü yahu bunlar
Önde rehberlik eder maymunlar
Dansı talim ediyor aksaklar
Azamet düşkünüdür alçaklar
Zevke bigane sefiller

bol bol Şiir ve sanatta arar bir yeni yol…