Prof.Dr. Özcan KÖKNEL: Çocuklarımızı cinsel istismardan nasıl koruruz?

Araştırmalar çocukların cinsel istismarında, yüzde doksan aile yakınlarının yaptığını ortaya koymuştur. Bu nedenle cinsel istismar olayları çoğunlukla gizlenir, saklanır, inkar edilir. Cinsel tacize, tecavüze, istismara uğrayan çocuklar ya ailenin ilgisizliği ya da bilgisizliği nedeniyle anlaşılamaz. Çocukların anlaşılması için önce ailelerin çocuğa değer ve yer vermesi, söylediklerini dikkatle dinlemesi, suçlamaması gereklidir.  Ailenin çocukları tanıması için bedensel, duygusal, zihinsel, toplumsal gelişmesini bilmesi, üretici, yaratıcı yönlerini izlemesi gereklidir. Bunları birinde ya da bir kaçında azalma, bozulma, çökme, değişme gibi durumlar ortaya çıktığında nedeninin araştırılması, sorgulanması zorunludur. Kimi kez bu değişikliklerin nedeni cinsel istismar olabilir.

*****

Prof.Dr. Özcan KÖKNEL[i]

Çocuğun değeri, yeri

Çocuğun değeri, yeri, aile ortamında ve toplumda, ilgi, ileti, iletişim kavramlarının açılımı ile sağlanır. Kimi kez çocuğu huzurlu, mutlu, başarılı; kimi kez huzursuz, mutsuz sorunlu yapar.

Son günlerde TBMM’de, medyada en çok konuşulan, tartışılan konular arasında çocukların cinsel istismarı yer alıyor. Konuşmalar, tartışmalar, cinsel istismarın nedenlerinden çok, sonuçları ve suçlulara uygulanacak cezalar üzerinde odaklaşıyor.

Örnek olarak, 13 yaşından sonra cinsel istismara uğrayan çocuklara ve istismar suçlularına farklı davranmak; başta hadım olmak üzere suçlulara verilecek cezalar, iyi hal ayrıcalığı, indirimi tartışılıyor. Yasal dayanaklar aranıyor. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü 2016 yılında çocuklara yönelik cinsel istismar oranında on yılda yedi kat artma olduğunu ortaya koymuştur. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, 1989 yılında Birleşmiş Milletler Çocuk Sağlığı ve Haklarına yönelik çalışmalar sonucunda hazırlanmış ve kabul edilmiştir.

Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 1995 yılında, Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul etmiş, imzalamış, yürürlüğe koymuştur. Bildirge 44 madde içerir. Çocuk Hakları Sözleşmesi, aileye, topluma çocuklara ayırım gözetmeden uygulanacak ilkeleri, kuralları içerir.

1. madde: “On sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır” diyerek sınırı belirlemiştir. Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, “Cinsel istismar konusunda sadece cezaların yükseltilmesi açısından değil, önleme ve mağduru koruma yönünde çalışmalar yapıyoruz” dedi. Bu yaklaşım Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde 2. maddede yer alan önerilerle örtüşmektedir.

Cinsel istismarın bireysel, toplumsal nedenlerini araştırmak, saptamak ilk amaç olmalıdır. Ailenin ve toplumun, çocukların korunması, izlenmesi, cinsel istismara uğramış çocukları tanıması, yapılacak yardımın türü, suçluların cezalandırılması, cezanın tipi, şiddeti belirlenmelidir.

Cinsel istismarın nedenleri, birincil ve ikincil toplumsal kurumlardan, kuruluşlardan kaynaklanır. Aile aracılığı ile çocuklara, gelecek kuşaklara aktarılır. Aile öncelikle yaşadığı çevrenin, toplumun, süregelen gelenek ve göreneklerinin kimi ilke ve kurallarından etkilenir. Uyum sağlamaya çalışır.

Görenek: Bireylerin çevreye, topluma uyumunu sağlayan, süregelen ilkeleri, kuralları içerir.

Gelenek: Toplumda bir kuşaktan ötekine aktarılan, baskıcı, yasaklayıcı, zorlayıcı yaptırımları içerir. Bireyin, aileye, gruba, topluma uyumunu sağlayan, ortak davranış, tutum, eylem oluşturur.

Akıl, hak, hukuk dışı yorumlanan inançlar, mezhep ve tarikatlar boş inançlara yol açar. Toplumsal içerikli alt kültürlerin yaşantı biçimi bunlara eklenir. İkinci toplumsal kurumlarda, hukukun tarafsızlığı, üstünlüğü, ilkeli politika ve siyaset, kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun davranılması ön planda yer alır. Ailelerin, çocukların korunmasını kolaylaştırır.

Etkili, yetkili kişilerin popüler kültür, iletileri ile sanal toplum oluşturması, gerçek dışı değerlendirme ve yaşantıya yol açar. Hatalı, hatta zararlı çözümler ortaya çıkar. Bu etkiler aile tiplerini oluşturur.

Ataerkil, erkek egemen aile: Çocuğun, gencin kimliğine, kişiliğine değer vermez. Baba ailenin ilkelerini, kurallarını belirler. Katı, sert, sıkı biçimde uygular. Dayak atar. Kızları, kadınları saçı uzun, aklı kısa olarak değerlendirir. Hor görür. Yok sayar. Çocuk yaşta evlendirir. Araştırmalar, çalışmalar, anketler, erkeklerin yaklaşık dörtte üçünün erkek egemen, baskıcı aile düzenini sürdürdüğünü ortaya koymuştur. Bu düzen, kızlara, kadınlara değer vermez. Söz hakkı tanımaz. Çocuk, sağlıklı benlik, kimlik, kişilik gelişmesini bilgili, ilgili aile ortamında kazanır.

Bilgili, ilgili aile: Aile, çocuğu yakından izler. Benliğini, kimliğini tanır. Yaşına, zeka düzeyine, çoğulcu ve duygusal zekasına, becerisine, yetisine, yeteneğine göre ilişki kurar. Duygularını, düşüncelerini, sorunlarını anlayışla dinler, paylaşır. Özgür ve özerk davranmasına, sorumluluk yüklenmesine olanak tanır.

Gevşek, tutarsız, boşlayan ailelerde sorunlu çocuklar yetişir.

Çocuklarda cinsel gelişme, ön erişkinlik döneminden erişkinlik dönemine geçiş sürecinde başlar. Bu süreç kız çocuklarında 12-15; erkek çocuklarında 14-15 yaş dilimleri arasındadır. Bu yaş dilimleri arasında cinsellikle ilgili iç salgı bezleri çalışmaya başlar. Cinsel kimlik gelişir. Kızla erkek arasındaki fark algılanır, anlaşılır.

18 yaşına kadar süren çocukluk çağında benlik, cinsel kimlik kazanılır. Gençlik çağlarında kişilik gelişir. Bu gelişme sürecinde çocukluk çağında öncelikle aile; gençlik çağında aile ve toplumsal ortam ön planda rol oynar.

Araştırmalar çocukların cinsel istismarında, yüzde doksan aile yakınlarının yaptığını ortaya koymuştur. Bu nedenle cinsel istismar olayları çoğunlukla gizlenir, saklanır, inkar edilir. Cinsel tacize, tecavüze, istismara uğrayan çocuklar ya ailenin ilgisizliği ya da bilgisizliği nedeniyle anlaşılamaz. Çocukların anlaşılması için önce ailelerin çocuğa değer ve yer vermesi, söylediklerini dikkatle dinlemesi, suçlamaması gereklidir.  Ailenin çocukları tanıması için bedensel, duygusal, zihinsel, toplumsal gelişmesini bilmesi, üretici, yaratıcı yönlerini izlemesi gereklidir. Bunları birinde ya da bir kaçında azalma, bozulma, çökme, değişme gibi durumlar ortaya çıktığında nedeninin araştırılması, sorgulanması zorunludur. Kimi kez bu değişikliklerin nedeni cinsel istismar olabilir.

Özetle başta cinsel istismar olmak üzere çocuklarla ilgili sorunların çözümünde çocuk hakları sözleşmesinde yer alan ilkelerin, kuralların ışığı altında bilgili, ilgili aile tipinin yayılması ilk planda rol oynar.

————————————

Kaynak:

http://www.milliyet.com.tr/yazarlar/dusunenlerin-dusuncesi/cocugun-degeri-yeri-2638517/

————————————–

[i] Prof.Dr. Özcan KÖKNEL, 1954 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği’ne asistan olarak girmiş, 1995 yılına kadar uzman, doçent, profesör, yönetici olarak çalışmıştır.

1995 yılında emekli olmuş, 2002-2008 yılları arasında Ticaret Üniversitesi’nde ders vermiştir.

Bilimsel çalışma, araştırma ve yayınları, gençlik sorunları, ruh sağlığı, ilaç tedavisi, alkol ve madde bağımlılığı alanlarında yoğunlaşmıştır.

Yabancı dergilerde 50, yerli dergilerde 200′ den fazla yayını vardır.

Yirmibeş kitabı yayımlanmış, yirmi kitabın bir ya da birkaç bölümünde yazıları yayımlanmıştır.

İki uluslararası, beş ulusal bilimsel derneğin üyesidir.

Dört ödül kazanmıştır.

 

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen