Protokolünüz Batsın Emi

Protokol dilimize eski Latince ve Yunancadan geçme bir sözcüktür. Daha doğrusu; “Proto” ve “Kolos”sözcüklerinin birleşmesinden türeme bir deyimdir. 

Anlamı ise: İnternetin yalancısıyım; “Önde gelen g*tler” anlamındadır. Toplum içinde yükselip de protokole giren bazılarının; “G*tünün kalkması da bundandır.”

Protokol; benim hiç sevmediğim ve en nefret ettiğim bir uygulamadır. Protokolün esasında kibirgururve ayrımcılık vardır. Üstünlerin sırf kendi egolarını tatmin etmek için peydahladıkları bir sistemdir protokol. 

Alın size yakın tanığı olduğum protokoller:

Mesleğim gereği birçok seminer ve mesleki kongrelere katıldım. Kimilerine konuk, kimilerine konuşmacı, kimilerine de moderatör olarak.

Elbette ki; korunması önemli üst düzey kişiler ve yabancı konuklar ön sıralarda toplansın ama ayakta kalan yaşlı başlı insanların yerini şube müdür yardımcılarına varıncaya kadar hazırlanan protokol ordusu işgal etmesin.

Düşünebiliyor musunuz; Yüz Elli kişilik bir salonda Elli kişilik protokol koltuğu var. İşin daha da vahimi; her an gelebilir düşüncesiyle program sonuna kadar boş tutulan protokol koltukları. Şayet protokole davet edilen insanlarının davete saygısı olsaydı zamanında gelirdi.

Oturum yönettiğim birçok etkinlikte ev sahiplerinin hoşuna gitmese de boş protokol yerlerinin ayakta kalanlarca doldurulması anonsunu çok yaptım. Konuk olarak katıldıklarımda yer bulmadığım hallerde ise; gelmeyen protokol sahiplerinin boş yerine gidip oturdum. 

Görevlilerin gelip bana yaptıkları uyarılarına da “Evladım sen herhalde beni tanımıyorsun ben bu yılın Türkiye vergi rekortmeni İbrahim Baykan’ım” diye sallamışımdır ve görevli de affedersiniz efendim diyerek yanımdan ayrılmıştır.

Uçaklarda da karşımıza çıkıyor bu protokol. Aynı parayı veriyoruz ama bir takım hatırlılar VİP adı altında özel kabinlerde uçuyorlar. Sanki düşme halinde ilk kurtarılacaklarmış gibi. 

Bir uçuşumda inat ve merak ettim ve bir yolunu bulup bu bölümde uçtum. İndiğimizde genel kabinde uçan arkadaşlarıma ne tür ikramlar gördüklerini sordum. Konsantre meyve suyu ve kuru peçete. Bizlere ise taze sıkılmış portakal suyu ve nemlendirilmiş havlu ikram ettiler. Bir de kemerle bağlı olduğumu bildiği halde; “Bir emriniz var mı efendim?” Diye soran mini etekli ve gereksiz eğilmeleriyle göğüs firikiği veren hostesler.

Bu baş belası protokol; cenaze namazlarına bile yansıdı. Bir defasında katıldığım bir cenaze namazında hocanın ön sıradaki cemaati kollarıyla iterek; beklenen hatırlı kişilere yer açtığını; hatta onlar gelinceye kadar cenazeyi beklettiğini bile gördüm.

Gelişmiş ülkelerde örneklerine çok az rastladığımız bu protokol illeti; bizim gibi geri ülkelerde daha çok uzun yıllar saltanatını korur.

Yazar
İbrahim BAYKAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen