“Aramızdaki doğrudan bağlantı ve temasımız; sorunların veya herhangi bir çatışmanın olmamasını sağlayan çok önemli bir unsurdur. Bu bağlantı bölgemizde istikrar ve güvenliği sağlamaktadır. Bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdit, İran ve onun müttefikleridir. Bu tehdidin gerçekleşmesine engel olmak, İran’ın söylediklerini önlemek, bizi yok etmekle tehdit eden şeyleri bertaraf etmek için bize düşen her şeyi yapacağız ve buna göre hareket etmeye devam edeceğiz. Bu konuları sizinle tartışmaktan ve mükemmel ikili ilişkilerimizi ele almaktan mutlu olacağım.”
*****
Dr. Dinmuhammed AMETBEK
Suriye Krizi’nin çözümüne doğru yaklaşıldıkça bölgesel ve küresel güçlerin söz konusu ülkenin geleceğiyle ilgili plan ve projeleri daha net ortaya çıkmaktadır. Geçtiğimiz haftalarda İran, Suriye, Rusya ve İsrail hattında yoğun bir diplomatik hareketlik yaşanmıştır. Bu bağlamda söz konusu ziyaretlerin ne anlama geldiğini, ayrıca Suriye ve bölgenin geleceğine nasıl yansıyacağını tahlil etmemizde yarar vardır.
İlk olarak 25 Şubat 2019 tarihinde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad İran’a gayri resmi bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Ziyaret Esad’ın Suriye Krizi’nin başından beri İran’a yaptığı ilk ziyaret olmasından ötürü önemlidir. Esad ile görüşmesinde İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani şu açıklamaları yapmıştır:[1]
“Suriye’de terörle mücadelede İran İslam Cumhuriyeti her zaman Suriye halkının ve hükümetinin yanında durmuştur. İran, Suriye’nin yeniden inşasında rol oynamaya hazırdır. Tahran, Şam’ı istikrar ve mültecilerin dönüşü sürecinde desteklemektedir. İran ve Suriye’nin birçok ortak dini ve kültürel bağları var ve iki ülke arasındaki ilişkiler kardeşlik ve birliğe dayanmaktadır.”
Bu açıklama İran’ın özellikle Esad’ın yanında olmaya devam edeceğine dair net bir açıklamadır. Diğer bir ifadeyle Tahran, Suriye’nin geleceğinde “Esad’lı çözüm” senaryosuna bağlı olduğunu teyit etmektedir. İran’ın Suriye politikasının temel taşı Esad rejiminin ayakta kalmasıdır. Dolayısıyla İran, bu ziyaret üzerinden rejimin ayakta kaldığını göstermeye çalışmış ve böylelikle Suriye’nin geleceğinde Esad’ın yer alması gerektiğini vurgulamıştır. Ziyaretin zamanlamasına bakıldığında bu mesajın muhatabının Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ya da Türkiye değil, Rusya olduğu daha net anlaşılmaktadır. Nitekim 24 Şubat 2019 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Basın Sekreteri Dmitri Peskov, 27 Şubat 2019 tarihinde Putin’in Moskova’da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geleceği haberini doğrulamıştı.[2] Buradan hareketle Rusya ile İran arasında Esad konusunda anlaşmazlığın yaşanmakta olduğunu tahmin edebiliriz.
Rusya’nın Suriye politikasına bakıldığında krizin sonuna yaklaştıkça Moskova’nın Esad’a olan ihtiyacının azaldığını söyleyebiliriz. Bunun en önemli sebebi Rusya’nın Suriye’deki hedeflerine ulaşmış olmasıdır. Ülkedeki Rus varlığı artık Esad rejiminin devamına bağlı değildir. Esad olsun ya da olmasın Rusya’nın Suriye’deki nüfuzu devam edecektir. Kaldı ki Moskova, Suriye halkının hem Esad rejimi ile hem de İran ile ciddi anlaşmazlığının olduğunun farkındadır. Suriye halkının çoğu Sünni olmakla birlikte diğer Arap ülkelerine göre laiklik kültürü daha fazla benimsemiş insanlardır. Bu sebeple Suriye halkının İran’ın İslami dünya görüşünü benimsemeyeceği aşikardır. Bu anlamda geçtiğimiz ocak ayının sonlarında Rusya yanlısı güçlerle İran yanlısı güçler arasında yaşanan çatışma[3] bu uyuşmazlığın belirtisi olabilir. Bu durumda Moskova, Suriye’nin geleceğine dair “Esad’sız çözüm” seçeneğini gündemine almış olabilir. Böyle bir senaryo aslında Suriye’de İran’ın etkisini sınırlamakla da eşdeğerdir.
Bu çerçevede Esad’ın sürpriz İran ziyaretinin amacı Rusya’ya “Esad’ı yedirmeyiz” mesajını vermektir. Ancak burada İran politikasındaki reformcular ile muhafazakârlar arasındaki bölünmüşlüğü de göz önünde bulundurmamız gerekmektedir ki bu durum özellikle Esad’ın ziyareti sonrasında İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif’in istifasını sunmasıyla açıkça ortaya çıkmıştır. Esad’ın ziyareti sonrasında yaşanan bu gelişmeyle İran’daki reformcular, Devrim Muhafızları Ordusu’nun başını çektiği “İran’ın maceracı Ortadoğu politikasında biz yokuz” mesajını da vermiş olabilir. Nitekim Esad ile görüşmesinde Cumhurbaşkanı Ruhani, 14 Şubat 2019 tarihinde Soçi’de düzenlenen Türkiye-Rusya-İran üçlü zirvesine vurgu yapmış ve çok taraflı işbirliği ve bölgedeki güvenlik statüsü konusundaki memnuniyetini ifade etmiştir. Bununla birlikte Ruhani, Devrim Rehberi Ayetullah Ali Hamaney’in İran ile Suriye hükümetleri arasındaki işbirliğinin ve ilişkilerin geliştirilmesine olan güçlü desteğini de hatırlatmıştır.[4] Bu açıklamaları analiz etmek gerekirse şu sonuca varılabilir: İran’daki reformcular Suriye’nin geleceğini Rusya ve Türkiye ile işbirliği içinde çözmek istemektedirler. Ancak İran’ın Suriye politikasının mimarı başta Devrim Rehberi Hamaney olmak üzere ülkedeki şahin kanattır. Esad-Ruhani görüşmesinde Dışişleri Bakanı Cevat Zarif yerine Suriye’de savaşa bizzat katılan Devrim Muhafızları Ordusu’na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin hazır bulunması bunun işaretidir.
Özet olarak Netanyahu’nun Moskova ziyareti öncesinde Esad’ın Tahran ziyareti zamanlama olarak manidardır. 27 Şubat 2019 tarihinde Moskova’da gerçekleşen Putin-Netanyahu görüşmesiyle ilgili Rusya Devlet Başkanlığı resmî web sitesinde şu bilgi paylaşılmaktadır: “Görüşmede ticaret, ekonomi ve insani alanlarda ikili işbirliği, mevcut uluslararası ve bölgesel konular, özellikle Suriye ve Filistin-İsrail sorunları ele alınmıştır.”[5] Görüşme öncesi yapılan basın toplantısında Netanyahu, Rusya ile İsrail arasında İran’a karşı ittifakın oluştuğu izlenimi yaratmak için şu açıklamayı yapmıştır:[6]
“Aramızdaki doğrudan bağlantı ve temasımız; sorunların veya herhangi bir çatışmanın olmamasını sağlayan çok önemli bir unsurdur. Bu bağlantı bölgemizde istikrar ve güvenliği sağlamaktadır. Bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdit, İran ve onun müttefikleridir. Bu tehdidin gerçekleşmesine engel olmak, İran’ın söylediklerini önlemek, bizi yok etmekle tehdit eden şeyleri bertaraf etmek için bize düşen her şeyi yapacağız ve buna göre hareket etmeye devam edeceğiz. Bu konuları sizinle tartışmaktan ve mükemmel ikili ilişkilerimizi ele almaktan mutlu olacağım.”
Bu açıklamadaki “biz” vurgusu, Rusya ve İsrail’in aynı cephede olduğunu göstermek için özellikle yapılmıştır. Ne var ki Putin, İran konusuna hiç girmemiştir. Görüşme sonrasında ise liderlerin ortak basın toplantısı yapılmamıştır. Bu durum bir yandan Rusya’nın “İran karşıtı” bir duruma düşmek istemediğinin belirtisi olabilir. Diğer yandan ise Rusya ile İsrail arasında gerçekten de “İran karşıtı” gizli bir anlaşma yapılmış olabilir. Nitekim görüşme sonrasında verdiği demeçte Putin’le gerçekleşen görüşmeyi “çok iyi” olarak nitelendiren ve görüşmenin asıl konusunun Tahran’ın Suriye’deki girişimleri olduğunu belirten İsrail Başbakanı şu cümleleri kullanmıştır:[7]
“Rusya, İran’ın kuvvetlerini Suriye’den çekmesini istiyor. Bu onun açıkça beyan ettiği ve bizim tutumumuzla örtüşen bir hedeftir. Biz İran’ın Suriye’deki girişimlerini ve bizim bunları önlemek için attığımız hamleleri anlattık. Bu bağlamda İsrail Ordusu İstihbarat Başkanı her halde buraya boşuna gelmemiştir.”
Bu açıklamaya ek olarak İsrail Hükümeti’nden üst düzeyli bir isim Sputnik’e verdiği demeçte, “Rusya, İsrail ve diğer bazı ülkelerin katılımıyla yabancı güçlerin Suriye’den çekilmesi konusunda çalışacak bir grubun oluşturulmasına karar verildi” ifadelerini kullanmış, ancak İsrail ve Rusya’ya ek olarak sürece dâhil olabilecek ülkeler de dâhil olmak üzere girişimin ayrıntılarını belirtmeyi reddetmiştir.[8] İsrailli yetkililer tarafından yapılan bu açıklamaların Rusya tarafından teyit edilmemesi halinde hiçbir değeri yoktur. Ancak yine de bu açıklamaların Rusya-İran ilişkilerinde belli bir güvensizliğin oluşmasına sebep olduğunu da belirtmekte yarar vardır.
Sonuç olarak Esad’ın İran ziyaretini, Netanyahu’nun Rusya ziyaretine karşı yapılan bir hamle olarak değerlendirebiliriz. Tahran “Biz Esad’ın yanındayız” mesajını verirken, Tel Aviv “Rusya benim yanımdadır” mesajını vermektedir. Moskova Suriye’nin geleceğinde Esad’ın olup olmayacağına henüz karar vermiş değildir. Ancak Putin-Netanyahu görüşmesi, Rusya’nın Esad’sız ve İran’sız da Suriye’de kalmaya devam edebileceğini göstermektedir.
Kaynaklar
[1] “President in A Meeting With His Syrian Counterpart: Iran To Stand By Syrian Gov’t, Nation Like Before/Supreme Leader’s Guidelines A Strong Support For Continued Iran-Syria Cooperation”, İran Cumhurbaşkanlığı, http://www.president.ir/en/108283, (Erişim Tarihi: 28.02.2019).
[2] “Песков назвал тему переговоров Путина с Нетаньяху в Москве”, Komsomolskaya Pravda, https://www.kp.ru/online/news/3396869/, (Erişim Tarihi: 28.02.2019).
[3] “Pro-Iranian And Pro-Russian Forces Clash in Syria”, UAWIRE, https://uawire.org/pro-iranian-and-pro-russian-forces-clash-in-syria, (Erişim Tarihi: 28.02.2019).
[4] “President in A Meeting With His Syrian Counterpart: Iran To Stand By Syrian Gov’’t, Nation Like Before/Supreme Leader’s Guidelines A Strong Support For Continued Iran-Syria Cooperation”, a.g.m.
[5] “Vstrecha s Prem’yer-ministrom Izrailya Bin’yaminom Netan’yakhu”, Kremlin, http://www.kremlin.ru/events/president/news/59902, (Erişim Tarihi: 28.02.2019).
[6] Aynı Yer.
[7] “Netaniyagu Posle Vstrechi S Putinym: «Nashe Obshcheye Zhelaniye-Ukhod Irana İz Sirii»”, Israel Info, https://news.israelinfo.co.il/world/78042, (Erişim Tarihi: 28.02.2019).
[8] “Israel, Russia Mull Creating Group on Foreign Forces Pullout From Syria-Source”, Sputnik International, https://sputniknews.com/middleeast/201902271072811121-israel-russia-syria-group-forces-pullout/, (Erişim Tarihi: 28.02.2019).
—————————————-
Kaynak:
https://ankasam.org/putin-netanyahu-ve-esad-ruhani-gorusmeleri/