Kerkük’ün kendi iç dinamiklerinin ortaya çıkardığı gerginliğin üzerine, bölgesel düzeyde etkinliğe sahip olan aktörlerin de Kerkük’te varlığını ortaya koyması, çatışma ve gerginlikleri farklılaştırıp, çoğaltabilir. Bu durum bölgedeki hiçbir tarafın işine gelmeyecektir. Bölgedeki çatışma riskinin IKBY üzerine de yoğunlaşması ve Barzani’nin referandumdan geri adım atmaması, Iraklı Kürtlerin yıllardır elde ettiği kazanımlarını kaybetmelerine yol açabilir.
*****
Bilgay DUMAN
Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani’nin bağımsızlık referandumu kararı sonrası, Kerkük’ün Kürt Valisi Necmettin Kerim’in talimatlarıyla Kerkük İl Meclisi’ndeki Kürt üyelerin oylarıyla Kerkük’te IKBY bayrağının asılması ve referanduma katılım kararı alınmasıyla şehirde son derece gergin günler yaşanmaktadır. Bu gerginlikler patlama noktasına taşınmış ve 18 Eylül 2017 gecesi önce Türkmen Milliyetçi Hareketi’nin (TMH) Genel Merkezi, sonra Irak Türkmen Cephesi’nin (ITC) Kerkük İl Başkanlığı ve büroları olmak üzere, silahlı bazı Kürtler tarafından saldırı düzenlenmiştir. TMH’ye yönelik yapılan saldırıya Türkmen korumaların karşılık vermesi üzerine saldırganlardan 1 kişi ölürken, 3 kişi de yaralanmıştır. Yaşanan olaylar sonrası Kerkük’te kısa süreli sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, kentteki gerginlik de devam etmektedir. Bu noktada Kürtler kentteki gerginliği pekiştirici rol oynamakta, tek taraflı adımlar atarak çözümsüzlüğü ve çatışmayı körüklemektedir. Nitekim Kürt partiler, 18 Eylül 2017’de Türkmen ofislerine yapılan saldırıların hemen ardından, 19 Eylül’de Kerkük kalesinde “referanduma evet” mitingi düzenlemiştir. Bu yönde adımlar IKBY referandumunun planlandığı tarih olan 25 Eylül tarihi yaklaşırken Kerkük’teki gerginliği ve çatışmayı arttıracak niteliktedir.
Yerel, ulusal ve bölgesel gelişmeler de Kerkük’teki baskıyı arttırmaktadır. Başta Türkiye ve İran, IKBY’deki referanduma karşı açık pozisyon alırken, ABD, İngiltere ve Birleşmiş Milletler’in (BM) Mesut Barzani’ye yaptığı önerilerin kabul edilmemesi ve referandum sürecine devam kararı alınması sonrasında, Irak Parlamentosu ve Federal Mahkemeden referandumun geçersizliği ve kabul edilmeyeceği yönünde art arda kararlar çıkmıştır. Öte yandan Haşdi Şaabi’nin en üst düzey yetkililerinden biri olan Ebu Mehdi Mühendis de 18 Eylül’de Kerkük’ü ziyaret etmiş ve Kerkük’teki Haşdi Şaabi Türkmen Tugayı’nı ziyaret ederek, Türkmenlere desteğini dile getirmiştir. Ayrıca aynı gün Türkiye de Habur Sınır Kapısı’nda askeri bir tatbikata başlamış, aynı zamanda Irak’ın kuzeyindeki PKK hedeflerine güçlü bir hava harekatı düzenlemiştir.
Görüldüğü üzere son Irak’la ilgili olarak birkaç gündür baş döndürücü gelişmeler yaşanırken, Türkiye’de 22 Eylül’de yapılacak Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı’ndan çıkacak kararlar önemli sonuçlar doğuracaktır. Bununla birlikte 23 Eylül’de Kerkük’ün güneyinde halen IŞİD’in elinde bulunan Havice’ye yönelik operasyonun da başlayacak olması, Kerkük’teki çatışma dinamiklerini arttırabilecek niteliktedir. Zira Kerkük ve çevresine ek olarak peşmergeler getirilirken, Haşdi Şaabi ve Irak Ordusu da Havice operasyonu için bölgede yer almaktadır. Bu süreç içerisinde silahlı tarafların karşı karşıya gelme ihtimali küçümsenmeyecek kadar yüksektir. Silahlı tarafların karşı karşıya gelmesi Kerkük’teki büyük bir güvenlik boşluğu ortaya çıkarabilecek niteliktedir. Bu durum Havice operasyonunu aksatabileceği gibi, bölgedeki IŞİD ve PKK gibi terör örgütleri düşünüldüğünde, terör yapılarına da zemin hazırlayacaktır. Bu konuda hem bölgesel hem de küresel aktörler endişe duymakta ve yaklaşık 3 yıldır süren IŞİD’le mücadelenin etkilenmesinden çekinilmektedir. Bu noktada Kerkük’ün sınırı aşan ve uluslararası nitelik arz eden bir konu haline geldiğini söylemek yerinde olacaktır. Görüldüğü gibi Kerkük’teki gelişmeler sadece Kerkük’le sınırlı kalmamakta ve yayılmacı bir yapı ortaya koymaktadır. Bu anlamıyla Kerkük’te yaşayan Türkmen, Kürt ve Araplar arasında yaşanacak etnik temelli bir çatışmanın önce Irak’taki diğer alanlara sonra da bölgeye yayılması işten bile değildir. Zira Kerkük bölgesel nitelikteki farklı aktörlerin etkili olduğu ve yer edinmeye çalıştığı bir alan konumundadır. Kerkük’ün kendi iç dinamiklerinin ortaya çıkardığı gerginliğin üzerine, bölgesel düzeyde etkinliğe sahip olan aktörlerin de Kerkük’te varlığını ortaya koyması, çatışma ve gerginlikleri farklılaştırıp, çoğaltabilir. Bu durum bölgedeki hiçbir tarafın işine gelmeyecektir. Bölgedeki çatışma riskinin IKBY üzerine de yoğunlaşması ve Barzani’nin referandumdan geri adım atmaması, Iraklı Kürtlerin yıllardır elde ettiği kazanımlarını kaybetmelerine yol açabilir. IKBY’nin iç siyasetindeki dengesizlik ve ayrışmalar da hesaba katıldığında, Barzani açısından hayallerin kabusa dönüşme riski ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle Mesut Barzani ve Iraklı Kürtlerin aklı selim ve rasyonel davranarak, bölgeyi ateşe sürüklemeden kazanımlarını koruması, bölgenin istikrarı açısında önemli olacaktır.
————————————————-
Kaynak:
http://orsam.org.tr/orsam/DPAnaliz/14501