Dervişlik, özüne hâkim olmaktır.
Esîr-i nefs olan derviş değildir
Aşkı rehber edip Hakk’ı bulmaktır,
Keşkül, teber, asâ, tiğ, şiş değildir!
İbâdet nâmına kalkıp oturma,
Bağırma, tepinme, göğsüne vurma,
“Yâ Hû”, “yâ Hakk!” diye köpürüp durma.
Zikr-i Hakk, hazm için geviş değildir!
Sırr-ı hakîkati gönülden öğren,
Gönüldür aşk ile dîdârı gören,
Ârif-i agâhtır o zevki veren
Beng-ü bâde, afyon, haşiş değildir!
Dünyada cennete girenler varsa,
Vech-i Hakk’ı âyân görenler varsa,
Ene’l- Hak sırrına erenler varsa,
Sarhoşluk yüzünden ermiş değildir!
Boz yılanı tuttu, çivi yuttu erler,
Pîrimiz duvarı yürüttü derler;
Kerâmet olsa da böyle hünerler,
İnsanlığa yarar bir iş değildir!
Kerâmet umma hiç Necef taşından,
Ayrılma insandan, öz gardaşından.
Hakk’ı göremezsin Bağlarbaşı’ndan
Gerçek er sultandır, keşiş değildir!
Mâmurede doğar mânevî insan,
Terbiyeyle büyür kudret-i îman.
Senin aradığın nîmet-i irfan,
Yaban yerde biten yemiş değildir!
Ham ervah her yerde var yığın yığın
Nedir onlar ile verip aldığın?
Uzlete nâil ol, gönlüne sığın,
Cihan gönül kadar geniş değildir!
Rızâ’dan himmet al, berzahta kalma,
Serden geçmedinse ummâna dalma,
Dervişlik sözünü ağzına alma,
Demir leblebidir, kişniş değildir!