Rus Ruleti Gibi Kalkışma 

Çocukken söylediğimiz bir tekerleme vardı, dünden beri hem koşturuyorum, hem de bir yandan bu tekerlemeyi dilimde yuvarlıyorum. Adeta dilime pelesenk oldu, birbiri peşi sıra söylüyorum da söylüyorum. “Rus Geldi Aşka, Rus’un Aşkı Başka”. Sanki bir şarkı sözü gibi tekraren, tekraren söylüyorum. Benim yaşımdakiler çok iyi bilir, II. Adam İsmet İnönü’nün damadı gazeteci Metin Toker’in aynı adlı bir de kitabı vardı, bayağı da popülerdi, sadece kitap değil tabii ki, damatta gazeteci olarak bayağı ortalık yerde gezinirdi. 

Evet sevgili okurlar, bütün dünya kamuoyu nefesini tuttu, bu 24 saatlik sürede nefes nefese bir “Rus Ruleti Gibi bir Kalkışma” yı iliklerine kadar yaşadı, sinema koltuğunda film izler gibi, koltuğuna yapışarak bu kalkışmanın bütün veçhelerine dahil oldu, içinde kayboldu, Wagner (Gruppa Vagnera) ile kalktı Wagner’le oturdu. Bu kalkışma hakikaten Ruslara özgü bir şekilde, genişlemeden, yayılmadan sonlandırılması kuşkusuz iyi olmuştur. Putin’in sözcüsü Peskov’un da veciz bir şekilde belirttiği gibi Wagner üyelerinin yargılanmayacakları vurguladıktan sonra “kan dökülmesini önlemek cezadan daha önemliydi” çıkarımı gerçekten de belleklerde olumlu bir biçimde yer etmiştir.  Peki bu 24 saatte n’oldu? Tek taraflı meydan okundu, Putin işin vahametini anladı, savaşın anayasal güçler ile kazanılacağını anladı, tavrını anayasal güçlerden yana koydu. Wagner ile Kremlin anlaştı ve kriz başlamadan bitiverdi. Şeytanın avukatlığına soyunulduğunda ise durum bundan biraz daha farklı. Sanki oyun içinde oyun sahneye konuldu gibime geliyor. 2014’ten beri Donbas ya da Yeni Rusya (Nova Rossiya)’da Wagner sarmallaşmıştı, çıkışı tehdit oluşturmaktaydı. 2014’ten 2015’e kadar kendi kendini ilan eden Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerinin ayrılıkçı güçlerine yardım etmesiyle bölgeye intikal etmiş olan Wagner, Ukrayna’da Donbas’taki savaş sırasında özelikle meskûn mahallerde savaş yetenekleriyle dünya çapında üne kavuşmuştur. Halen Suriye, Libya, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali’deki çatışmalarda, genellikle Rus hükûmetiyle ittifak hâlindeki güçlerin yanında savaşmaktadır. Hep birlikte anımsayalım, Birleşik Arap Emirliklerinden sağlanan finansman karşılığında 2019 yılının Nisan ayından itibaren Libya’da isyancı General Hafter’in yanında Wagner Grubunun aktif bir şekilde yer almıştır. Yani diğer bir deyişle Suriye’de olduğu gibi Libya’da da bariz bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısında yer almıştır. Birleşmiş Milletler destekli Libya Hükümetine karşı mücadele veren Hafter ve Wagner, Türkiye’nin de aktif desteklediği Libya’nın resmi hükümet güçleri karşısında tutunamamıştır. Libya ve Suriye’de güç kaybetmiş olsa da Wagner Grubu, Afrika’da ve Ukrayna’da nüfuzunu koruduğu, önemli askeri eylemler gerçekleştirmeye devam ettiği bilinmektedir. Oyun içinde oyun ile Wagner Tere yağdan kıl çeker gibi Donbas’dan çıkarılmış, Belarus’a götürülerek, Kiev’i tehdit edecek tarzda yığınaklandırılmıştır. Genel karşı taarruz safhasında ve de her türlü desteğe karşın bir türlü ilerleme kaydedemeyen Ukrayna Silahlı Kuvvetleri sıklet merkezi bölgesinden kuvvet ayırmak zorunda kalabileceğini sadece değerlendirmekle yetinelim.

Evet Sevgili Okurlar, sizler gibi ben de bu nefes nefese geçen maratondan nasibini alanlardan biriyim. Yalnız bir farkla o kanaldan bu kanala geçen maratonun içerisinde buldum, kendimi.  Allah’tan Skype bağlantısıyla o kanaldan bu kanala geçiş yaptım. “Rus Ruleti Gibi bir Kalkışma” içinde buldum kendimi, olayların perde arkasında olabilecekleri yorumlamaya çalıştım. Sevgili okurlar bu makaleyi de sıcağı sıcağına tarihe not düşmek için yazıyorum. Taraflardan, -aktör desek daha doğru olacak- aktörlerden biri 2006’dan bu yana Rusya Savunma Bakanlığına yemek veren Catering Şirket sahibi bundan dolayı Putin’in aşçısı olarak tanınan askerî hizmet sunan Wagner adlı şirketi, diğer tarafta ise Rusya Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı. Wagner ismi de gelişigüzel seçilmiş bir isim değildir. Wagner Grubu Kurucu lideri      Dimitry Valeriyeviç Utkin tarafından Hitler’in en sevdiği bestecilerinden biri olan Richard Wagner’in soyadında esinlenerek verilmiştir. Utkin 2017 yılında Evgeny Prigozhin’in pay sahibi olduğu Concord Danışmanlık ve Yönetim Şirketi (LLC CONCORD Management and Consulting)’nin CEO’su olarak atanmıştır. Haziran 2017’de ABD Hazine Bakanlığı Tarafından, Concord Danışmanlık ve Yönetim Şirketi, Kırım ve Ukrayna’daki askerî müdahalelerden ötürü yaptırım kapsamına dâhil edilmiştir ve bu bağlamda Dmitry Utkin’e de yaptırımlar uygulanmıştır. Ukrayna Güvenlik Güçlerinin 2017 yılında yaptığı açıklamaya göre Utkin bir dönem Ukrayna vatandaşlığında da bulunmuştur. (1)

Kurumsal olarak, taraflardan diğeri Kremlinin iki önemli askerî aktörü.  Malum “kale”, “hisar”, “şato”anlamlarına gelen Kremlin, Rus bürokrasine verilen isimdir. Kremlin tarihî Rus kentinin merkezinde bulunan muhkem yapılar bütünüdür, en tanınmışları da Moskova Kremlini’dir. İsterseniz aktörleri biraz daha somutlaştıralım, politik figür olarak söyleyelim. Bir tarafta Rus paralı paramiliter grubu Wagner’in sahibi ve yöneticisi Yevgeny Prigojin, diğer tarafta ise Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov. Yani bir tarafta “Alaylı”Prigojin, diğer tarafta ise iki “Mektepli” figürü. Doğrudan Rus Devletine meydan okuyan Prigojin o kadar Alaylı’ki “Merdiven Altı” Tostçuluğundan geldiğini de hemen ilk bakışta söyleyelim. Diyorum da şu “Merdiven Altı” deyimi Türkiye’de ne kadar da tuttu. Maksat en yalın olarak meramını anlatabilmek demek değil mi? Şahsıma söylüyorum, halk tarafından, gençler tarafından benimsenen tabirleri kullanırım, hep de kullanmaya çalışırım, galat-ı sahih olsa bile. Gazeteci halkın diliyle yazılarını kaleme almakla mükelleftir.  Doğrusu bu. İsterseniz devam edelim, en yalın haliyle “Mektepli” bilgisini okul ve eğitimden, “Alaylı” ise deneyimden alır. Mektepli, çok bilir ama bu bilgileri yaşama geçiremez; alaylının ise daha kolay uygulayabilmesine karşın bilgisi sınırlıdır. 

Aktörler arasındaki 24 saatlik meydan okuma “80’lerin Kült Filmi Top Gun”u hatırlatan içinde nefes nefese gerçek zamanlı aksiyon sahnelerini barındıran sıkı bir “story” olduğunu hemen ilk bakışta söyleyelim. Son zamanlarda o kadar çok kullanılmaya başladı ki bu story deyimi. Efendim, sosyal medya dilinde paylaşılan kısa süreli videolara ‘story’, Türkçesiyle ‘hikâye’ denildiğini fazlasıyla duyar olduk. Hani canım, popüler platformlardan biri olan Instagram’daki ‘story’ özelliğiyle hem kendi hem de başkalarının yaşamını değiştirebilecek içerikler paylaşabiliyorsun ya, onu kast ediyorum. 

Dünya siyasetinde güç sahibi ülkeler çoğu zaman vekil güçler aracılığıyla sıcak çatışmalara katılmaktadırlar. Sıkça söylenilen vekalet savaşı terimi de bu bakış açısından üretilmiştir. Kimi zaman gönüllü gruplar olan bu vekil güçler kimi zaman da paralı askerî şirketler olmaktadır. Kuşkusuz, uluslararası açılım olarak hukuki zeminde kalmaya dikkat sarf eden BM Güvenlik Konseyinin beş daimî üyelerinden biri olan Rusya, vekil güçlerden yararlanmaktadır. 

Rusya’nın askerî şirketlerden savaş sahasında yararlanması ilk olarak Suriye İç Savaşına müdahale ile başlamıştır. Şam rejimi yanında savaşa müdahil olan Rusya gerek rejim karşıtı isyancılar gerekse DAİŞ gibi terör örgütleri ile mücadele sahasına askerî şirketleri sıkça sürmüştür. 

Rusya’nın savaşlarda yararlandığı askerî şirket ekseriyetle Rusya dışında bir ülkenin ticaret siciline kayıtlı faaliyet göstermektedir. Ukrayna’da ve Suriye’de faaliyet gösteren şirketlerden “Wagner Grubu” PMC (Özel Askerî Şirket) adlı Arjantin merkezli bir şirketken, “Slavonic Corps” adlı şirket Hong Kong merkezlidir. Bir başka askerî şirket olan ve Türk halklardan eleman devşirme amacıyla kurulan “Turan” adlı askerî şirketin ise merkezinin Kırgızistan’da olduğu tahmin edilmekte olup bu konuda net bir bilgi bulunmamaktadır. (2)

Her ne kadar Amerika Birleşik Devletleri’nin hizmet aldığı şirketler özgür girişimcilik sonucunda ortaya çıkan yapılar olsa da Rusya’nın hizmet aldığı şirketlerin birçoğunun bağlantısı -altını çizerek ifade edelim-şaibelidir. Yukarıda adları ifade edilen bu üç şirket de spesifik olarak ideolojik saiklerle dizayn edilmiş olup hepsinin nihai amacı sadece Rusya ile çalışmalarıdır. “Slavonic Corps” genel olarak Slav kökenli halkların milliyetçi unsularını Panslavizm kisvesi ile devşirme amacı taşırken, “Wagner grubu” ise logosundaki Neo-Nazi simgeleriyle Avrupa’nın aşırı sağcı gençlerini devşirme amacı taşımaktadır.

Şirketlerin ideolojik pazarlama teknikleri beklenen sonucu vermiş olacak ki, Sırbistan başta olmak üzere eski Yugoslav coğrafyasından ve Belarus’tan Panslavist milliyetçi gençler Slavic Corps’a, Almanya, Macaristan, Romanya, İspanya ve Türkiye gibi ülkelerden Neo-Nazi gençler ise Wagner grubuna ilgi göstermişler ve eleman olarak bu şirkete katılmışlardır. (2)

Sadece aşırı sağ değil, aşırı sol üzerinde de etkide bulunan Rusya, özellikle çeşitli ülkede aşırı solcu/komünist gençleri Donbass Devrimi için savaşmaya çağırmaktadır.  

“Turan” şirketi de Türk milliyetçiliği/Turancılık propagandası üzerinden savaşçı devşirmektedir. Şirketinin bayrağında “Timur İmparatorluğu bayrağı” bulunmakta olup aynı zamanda çeşitli dergilere propaganda ile ilan vermektedir. Genelde bu şirketler eleman bulmada sıkıntı çektiklerinden Rus yasalarında olmamasına karşın Putin’in özel emri ile hapishanelerden adam çıkarmak suretiyle kendi kuvvetlerini güçlendirme cihetine gitmişlerdir. 

Askerî şirketler veya askerî yükleniciler ya da yaygın söylenişi ile askerî müteahhitler olarak adlandırılan bu yapılar, Orta-Çağ Avrupa’sının paralı şövalyeleri gibi kılıcını kendisini finanse eden lordun hizmetine sunup onun amaçları doğrultusunda mücadele etmek mantığı üzerine kurulmuşlardır. 

Malum, askerî şirketlerin en yoğun kullanımı, Amerika’nın Irak müdahalesini takiben başlayan askerî işgal döneminde Amerikan Ordusunun petrol kuyularının, boru hatlarının, Amerikan Konsolosluklarının, çeşitli lojistik ve sivil merkezlerin korunması gibi yan yükümlülüklerini başta ünlü Blackwater USA şirketi olmak üzere bir takım askerî güvenlik şirketlerine devretmesi ile olmuştur.

Şimdi gelelim bahse konu bu askerî şirketlerin hukuki statüsüne. Askerî şirketler hakkında doğrudan bir hukuki düzenleme olmasa da paralı askerlerin hukuki statüsüne tabii oldukları açıktır. 2007 yılında Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, özel askerî şirketlerin paralı askerliğin bir çeşidi olarak tanımlayıp Cenevre Konvansiyonun ana hatları uyarınca “yasadışı muharip unsur” olarak tanımlamış ve savaş meydanlarında kullanımını da yasaklamıştır. (2) Burada sorulması gereken ise, bu betimleme doğru bir saptama mıdır?  Kesinlikle evet. Bugüne kadar Amerikan Ordusunu taşeronu olarak çatışma sahasında yan yükümlülükleri üstlenen Black Water şirketinin işlediği insan hakları ihlallerine ilişkin tartışılmaktaydı. Buna rağmen Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletlerin rapor olarak yayınlanan bu kararını tanımadığını ilan etmiştir. (3) Wagner paralı paramiliter ajanları da konuşlandırıldıkları bölgelerde savaş suçları işlemişlerdir. Suçlamalar arasında sivillere yönelik tecavüz ve soygunlar ile suçlanan kaçaklara işkence yapılması yer almaktadır. Eğri oturup doğru konuşalım, bu konuda Wagner hakkında anlatılanlar şehir efsanesini aşmış olduğunu söyleyelim.

Her ne kadar Birleşmiş Milletler kendi raporuyla özel askerî şirketleri savaş alanlarında görevlendirilmesinin savaş hukukuna aykırı olduğunu ilan etmiş olsa da bizzat Birleşmiş Milletler, barış gücü görevlerinde özel askerî şirketleri kullanmaya başlayarak ironik bir durum ortaya çıkarmıştır. (4)

Askeri şirketlerin de işveren devlet tarafından bir amacı gerçekleştirmek üzere istihdam edilmesi, bu şirketin gerek cezai gerekse uluslararası sorumluluğunun işveren devlete ait olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durum Avrupa’da kilise-devlet ayrışmasının bir sonucu Protestanlar ile Katolikler arasında 1618’de Orta Avrupa’da patlak veren ve 1648’de sona eren Otuz Yıl Savaşları sonucunda ortaya çıkan, ulus-devlet anlayışına dayanan “Westphalia Sistemi”nden ortaya çıkmasından beri bu şekilde cereyan etmektedir. “Westphalia-Sistemi” modern anlamda uluslararası ilişkilerin başlangıcıdır. 

Tamamen özel bir teşebbüsün sonucu olarak ortaya çıkan ve Amerikan ordusuyla resmi hukuki bağını gizlemeyen Black Water ve benzeri şirketlerin ortaya çıkardığı konsept bugün Rusya tarafından vekalet savaşlarına bir enstrüman haline getirilmiştir. Bir bakıma Rusya’nın temsil ettiği “Devlet Kapitalizmi” sisteminin de askeri sahaya yansıması olarak Rusya bağlantılı askeri şirketlerin tamamı Rusya devletinin örtülü desteği ile Rus devletinin yurtdışı misyonlarını gerçekleştirmek amacıyla kurulmuştur. “New Rules or No Rules” anlayışı ile uluslararası sisteme meydan okuyan Rusya, uluslararası sistemin meyvesi olan birçok alanı istismar edip kendi doğrultusunda kullandığı üzere askeri şirketleri de Ukrayna ve Suriye’deki savaşlara dahil ederek batıyı kendi silahı ile vurmaya çalışmaktadır. (2)

Bütün bunlardan sonra söylemem odur ki ticari faaliyetlerde bulunmak ve para kazanmak için kurulan savaş alanlarında kullanılan askerî şirketler sahada, bulundukları bölgelerde yarardan çok zararları nedeniyle etkinlikleri tartışmalıdır. Lafı hiç evirmeden çevirmeden söyleyelim, devletler, gerginlik, çatışma, savaş hali ve savaş durumunda ya da terörle mücadelede kendi anayasalarında yazılı olan milli güç unsurlarıyla tehdidin üstesinden gelebilecekleri düşünülmektedir, sevgili okurlar. 

Dipnotlar:

(1) https://www.suriyegundemi.com/wagner-grubu-kurucusu-ve-lideri-dimitry-valeriyevic-utkin/Erişim Tarihi 25.06.2023/

(2) Emir Abbas Gürbüz, Uluslararası Hukukta Özel Askeri Şirketlerin Durumu: Rusya-Ukrayna İhtilafı Emsali Üzerinden Bir Değerlendirme; https://www.academia.edu/36353171/Uluslararas%C4%B1_Hukukta_%C3%96zel_Askeri_%C5%9Eirketlerin_Durumu_Rusya_Ukrayna_%C4%B0htilaf%C4%B1_Emsali_%C3%9Czerinden_Bir_De%C4%9Ferlendirme/Erişim Tarihi 25.06.2023/

(3) US Rejects UN Mercenary Report, Washington Post, 17 Ekim 2007

(4) David Isenberg, UN Use of PMSC? It’s a Reality, not a Hypothetically, (Huffington Post, U.N. embraces private military contractors, Foreign Policy, 17 Ocak 2010

Yazar
Esat ARSLAN

Esat Arslan, İstanbul’da 15 Nisan 1947 tarihinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini İstanbul’da; yükseköğrenimini Ankara’da tamamlayan Esat Arslan, Savunma Bilimleri, Kamu Yönetimi dallarında yüksek lisans; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi da... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen