S-400’lere İlgi Neden Arttı? S-400’ler Türkiye’nin İhtiyacına Cevap Verebilir Mi?

Karşılaştırma ile, Patriot ve S-400 sistemlerinin benzer kabiliyette sistemler olduğu, ancak S-400 teknik özelliklerinin Patriot’dan daha üstün olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hatta S-400 sisteminin THAAD ve PATRIOT sisteminin ortalama bir karışımı olarak geliştirildiğini söyleyebiliriz. Kısaca İngilizce tabirle “One size fitsall” şeklinde çalışan çok yönlü bir Hava Savunma Sistemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Fiyat açısından incelendiğinde de S-400 sistemi Patriot sistemine göre daha avantajlı bir fiyat sunmaktadır. 1 adet S 400 sisteminin fiyatı 500 Milyon ABD Doları iken bir Patriot PAC-2 bataryasının fiyatının 1 Milyar ABD doları olduğuna dair bilgiler bulunmaktadır.

*****

Bircihan D. DİLEK 

ABD Savunma Bakanı Shanahan’ın, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın alması halinde ABD’nin Temmuz ayı sonuna kadar atacağı adımları içeren mektubunun gündemi işgal ettiği bir dönemden geçiyoruz.

Diğer taraftan da ülkelerin S-400 sistemine olan ilgisi her geçen gün artmakta ve S-400 Hava Savunma Sistemlerine 14 ülkenin (Çin, Hindistan, Türkiye, Suudi Arabistan, Irak, Katar, Cezayir, Fas, Mısır, Vietnam, Suriye, Belarus, Azerbaycan)  ilgi gösterdiği son günlerde yabancı basında sıkça yer almaktadır. Bu ülkelerden Çin, Hindistan ve Türkiye, Rusya ile sözleşme imzalamış durumdadır. Hatta Çin’e ilk S-400 ihracatı yapıldı bile.

Çin, 6 bataryalı 2 adet S-400 sistemini 3 milyar ABD dolarına satın alırken, Hindistan 15 bataryalı 5 adet S400 sitemini 5.43 Milyar ABD dolarına satın almaktadır. Türkiye ise 1 adedi opsiyon olmak üzere toplamda 2 adet S-400 sistemi için 2.5 Milyar ABD doları üzerinden sözleşme imzalamıştır. Fiyat farklarının mühimmat ve konfigürasyon farklılıklarından kaynaklandığını düşünüyorum.

ABD, Çin’i bu alımdan dolayı CAATSA yaptırımlarına tabi tuttu, Hindistan’ı da aynı uygulamaya tabi tutmakla tehdit etti. Bunun üzerine resmen duyurulmasa da Hindistan’ın da S-400 alımından vazgeçtiği haberleri geldi. Türkiye’ye de benzeri yaptırımların uygulanması söz konusu. CAATSA yaptırımlarının Hindistan ile ABD arasında gittikçe büyüyen savunma işbirliğine önemli darbe vurabileceği, diğer taraftan Çin ve ABD arasındaki ticareti aynı şekilde olumsuz şekilde tehdit edeceği görülmektedir. ABD, Türkiye’yi ise ilk aşamada F-35 uçağı projesinden çıkarmakla tehdit etmektedir.

Peki, ülkeler neden S-400 sistemini tercih etmektedirler?

Bu soruya cevap verebilmek için benzeri sistemleri karşılaştırmak gerekmektedir. Öncelikle şunu belirtelim, S-400 ile ilgili olarak üretici firma Almaz-Antey web sayfasında hiç bir bilgi bulunmamaktadır. Açık kaynaklarda, Marketing kapsamında S-400 Sisteminin öne çıkan özellikleri;

Uzun menzilli, Elektronik Harp kabiliyetli, insanlı ya da insansız her türlü hava aracının yanı sırastealth uçaklar da dâhil olmak üzere, hem seyir (cruise) hem de balistik füzeleri tespit ve imha etme kapasitesine sahip. Hava soluyan hava araçları için azami tespit menzili 600 km, balistik füze tespit menzili 60 km iken, azami angajman menzili 400 kilometre, ulaşabildiği en yüksek irtifa 30 kilometre, aynı anda 36 hedefe angaje olabiliyor. 72 adet füzeyi aynı anda ateşleyebilirken, aynı anda 36 hedefe angaje olabilmektedir. S-400 azami 4.8 km/saniye hızındaki  bir hedefi tahrip edebilmekte, intikal süresi 5 dk’dır. Hava sahasının bütün katmanlarında görev yapan menzilleri farklı 4 adet füze kullanmaktadır; 9M96E (Menzil 1-40 km, İrtifa 20 km), 9M96E2 (Menzil 1-20 km, İrtifa 30 Km.), 48H6E (Menzil 5-150 km, İrtifa 27 km) ve 48H6E2 (5-200 km, İrtifa 27 Km).

S-400’leri, ABD tarafından geliştirilen AEGIS, THAAD ve PATRIOT Savunma Sistemleri ile karşılaştıralım.

AEGIS; Deniz platformu üzerine konuşlu balistik füze savunma sistemidir. Bu sistem SM-3 füzelerinin farklı çeşitlerini kullanır; kısa ve orta mesafe düşman balistik füzelerini seyir rotasının tam orta bölümü olan “midcourse” safhasında önler ve tahrip eder. Bu sistemler halen ABD Deniz Kuvvetlerine bağlı Ticonderoga-sınıfı kruvazörler ile Burke-sınıfı destroyerlerde bulunmaktadır. Kara konuşlu çeşidi ise Deveselu/Romanya’da bulunmaktadır. Sadece balistik füzelere karşı kullanılır ve hava araçlarına karşı kullanılmaz.

THAAD; Düşman tarafından fırlatılan balistik füzelerini atmosfer içinde veya dışında uçuş safhasının son bölümü olan terminal safhasında önleyip tahrip etme kabiliyetine sahip bir sistemdir. Atmosfer içinde veya dışında 200 km menzildeki yaklaşan düşman balistik füzelerini yeryüzüne ulaşmadan tehlike oluşturmayacak irtifada önler ve tahrip eder. Çok katmanlı füze savunma sistemi içinde AEGIS ve PATRIOT arasında yer alır. Sadece balistik füzelere karşı kullanılır ve hava araçlarına karşı kullanılmaz.

PATRIOT; Uzun menzilli, alçak-orta-yüksek irtifa, her hava şartında çalışan, balistik, cruise ve gelişmiş uçakları önler ve tahrip eder. Patriot radarları hava soluyan hedefleri 180 km de tespit edebilirken, balistik füzeleri 100 km’lik mesafede tespit edebilmektedir. Patriot’un hava soluyan hedeflere 180 km’de, balistik füzelere 30 km’de angaje olabileceğine dair bilgiler bulunmaktadır. Patriot azami 1.38km/saniye hızındaki bir hedefi tahrip edebilmekte, intikal süresi 25 dk’dır.

Karşılaştırma ile, Patriot ve S-400 sistemlerinin benzer kabiliyette sistemler olduğu, ancak S-400 teknik özelliklerinin Patriot’dan daha üstün olduğu rahatlıkla söylenebilir. Hatta S-400 sisteminin THAAD ve PATRIOT sisteminin ortalama bir karışımı olarak geliştirildiğini söyleyebiliriz. Kısaca İngilizce tabirle “One size fitsall” şeklinde çalışan çok yönlü bir Hava Savunma Sistemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Fiyat açısından incelendiğinde de S-400 sistemi Patriot sistemine göre daha avantajlı bir fiyat sunmaktadır. 1 adet S 400 sisteminin fiyatı 500 Milyon ABD Doları iken bir Patriot PAC-2 bataryasının fiyatının 1 Milyar ABD doları olduğuna dair bilgiler bulunmaktadır.

Yukarıdaki veriler ışığında; S-400 sisteminin yüksek harekât kabiliyeti ve fiyatı, ABD sistemlerine göre son derece avantajlı görünmektedir. Ülkelerin neden S-400 sistemine ilgi duydukları daha açık bir hale gelmektedir.

S-400’ler Stealth Uçakları tespit edebilir mi? F-35, S-400 Sitemine ne kadar mesafeye kadar yaklaşabilir?

Evet, S-400 Radar sistemi Stealth kabiliyetli F-35 uçaklarını tespit edebilir. Aslında genel olarak bütün radarlar STEALTH Uçakları tespit edebilir. Ama bu noktada sorulması gereken en önemli soru, Hangi Mesafede?

Burada RCS (Radar Cross Section) kavramı önem kazanıyor. RCS, Radar vericisi tarafından gönderilen radar sinyallerinin hedeften yansıyarak radar vericisine geri dönüş yapan yansımasının ölçümünden elde edilen değere denir, metrekare (m2) ve ya desibel (db) cinsinden ölçülür. Bir uçağın RCS değeri ne kadar büyükse, o kadar radara yakalanma olasılığı artar.

Örnek olarak tipik bir hava savunma radarı RCS’i 1 m² olan küçük bir muharip uçağı 370 KM’de tespit ediyorsa, aynı radar RCS’i 5 m² olan, daha büyükçe bir muharip uçağı, teorik olarak 553 KM’de tespit edecektir. RCS’i 0.1 m² olan bir uçak 207 KM’de, RCS’i 0,001 m² olan Stealth özellikli bir uçak aynı radar tarafından 66 KM’de tespit edilecektir.

Meteorolojik şartlar ve radarın konuşlu olduğu arazinin fiziki yapısı da göz önüne alındığında bu mesafenin daha aşağıya inebileceği düşünülmektedir, F-35’in RCS değerinin de 0,001 m² altında olabileceği düşünüldüğünde S-400 tespit menzilinde uçan bir F-35 uçağının 38 KM’lik menzil içerisine girmesi durumunda tespit edilme ihtimali bulunmaktadır.

Tespit edilmesi angaje olunabilir anlamına gelebilir mi? Angaje olabilmek için gerekli “sentetik track” devamlılığı sağlanabilir mi?

Uçak RCS’inin çok küçük olması nedeniyle bu çok kısa mesafe süresince (38 KM’lik mesafe bir jet uçağı tarafından 3 dk içinde katedilebilir)  S-400 radar yazılımı F-35 “plot” tespitini diğer “falseplotlar’dan” ayırıp iz (track) devamlılığınısağlayabilirse angajman ve imha mümkün olabilir, aksi durumda angajman pek mümkün olamayacaktır.

Konuyu F-35 pilotu açısından ele aldığımızda; pilotun görev planlaması kapsamında S-400 konuş ve kuruluş bilgilerine sahip olacağı ve S-400 tespit mesafesini biliyor olacağından hiç bir şekilde S-400 tespit menzili içerisine girmeden uzak mesafeden füzelerini ateşleyebileceğini düşünmeliyiz.

Sadece S-400’ler ile F-35 ve benzeri STEALTH uçaklara karşı nüfuz edilemez bir hava savunma şemsiyesi oluşturulabilir mi?

Bunu en etkin olarak Rusya’nın Hava Savunma yapılanması ile açıklayabiliriz. Rusya halihazırda hava sahasını korumak amacıyla 25 adet S-400 sitemi konuşlandırmış durumdadır, 2020 yılında toplam sistem sayısı 28 olacaktır. Bu birinci katmana ilave olarak kısa ve orta menzilli diğer tip füze savunma sistemleri (Ör: SA-22, SA-17), Elektronik Harp Platformları, AWACS Uçakları ve Önleme Uçaklarından oluşan diğer bir katmanla desteklenmektedir.

Rusya ayrıca STEALTH uçakların tespiti ve imhası amacıyla başka bir Radar Sistemi daha kullanarak korunma şemsiyesini daha güvenilir hale getirmektedir. Bu sistemin adı Nebo-M’dir. Bu sistem 3 adet 3D radar (VHF BandNeboSVU,L-bandProtivnik G ve S/X-band Gamma S1) verilerini çoklu sensör entegrasyonuna tabi tutarak harekat merkezinde birleştirmektedir. Bu entegrasyon ile STEALTH uçaklar uzak mesafeden tespit edilebilmektedir.

ABD’yi CAATSA yaptırımlarına götüren esas nedenler?

ABD, genel olarak hasım ülkelerin kalp atışlarını izlemeyi seven bir ülkedir! Kalp atışları derken hasım ülkelerin askeri konuş kuruluş, kabiliyetleri ve hasım devletlere ait mahrem bilgileri ele geçirmeyi kastediyorum. Bu nedenle ABD, İstihbarat-Gözetleme-Keşif harekatlarına çok önem verir.  Bu doğrultuda geliştirilmiş Uzay, Hava ve Deniz ISR platformları ve 1960’lı yıllardan itibaren Düşük Görünürlüklü Uçaklardaki Pasif sistemler ile tehdit teşkil eden ülkeleri uzaktan uçuşlarla bazen hava sahasına nüfuz ederek dinleme istihbarat toplama ve keşif operasyonları gerçekleştirmektedir.

Ancak S-400 gibi uzun menzilli bir Savunma Sistemi, ABD’nin huzurunu kaçırmış görünüyor,  zira uzun menzili nedeniyle S-400 gerçek bir tehdit olarak görülüyor. S-400’ün NATO ülkeleri tarafından Hava Üstünlüğünü sağlamak amacıyla yapılacak bir harekâtı olumsuz etkileyebileceği, hatta bunun sonucunda NATO kara birliklerinin ilerlemesini durdurabileceği değerlendirilmektedir.  Çin, Hindistan ve Türkiye’nin S-400 almasıyla birlikte ABD’nin Pasifik Okyanusu, Hint Okyanusu, Orta Doğu ve Akdeniz havzasındaki İstihbarat faaliyetleri olumsuz olarak etkilenecektir.

Sanırım, ABD’yi CAATSA yaptırımlarına zorlayan gerçek neden yukarıdaki endişelerdir. ABD sadece bir NATO üyesi olan Türkiye’ye değil, aralarında sınır problemi nedeniyle husumet bulunan Çin ve Hindistan’ı da CAATSA yaptırımları uygulamasına dâhil etmektedir. Bu durum şunun da bir göstergesi olabilir, konu sadece F-35 teknolojisinin çalınması değil başka nedenler de var. Zira Çin’lihackerlerin yıllar boyunca siber saldırılarla ABD Savunma Firmalarının gizli bilgilerine ulaştığı ve birçok silah sistem teknolojisini ele geçirdiğine dair internet ortamda bilgiler bulunmaktadır. Silah pazarındaki pazar payı konusundaki çekişme de diğer bir sebep olarak görülebilir. Rusya son dönemde silah satışında 2. en çok silah satan ülke konuma yükselmiş durumda.

CAATSA yaptırımları uygulanması durumunda Türkiye elbette önemli oranda ekonomik, finans, savunma sanayi ve enerji gibi alanlarda olumsuz etkilenebilecektir. ABD,  NATO’nun cefakâr ve sadık bir üyesi, soğuk savaş dönemi ve sonrasında bulunduğu coğrafyada jeopolitik bir denge unsuru olan Türkiye’ye ağır yaptırımlar uygulamaya cesaret edebilir mi?  Etse bile uzun süreli olamaz diye değerlendiriyorum.

Suriye’de göstermiş olduğu müttefikliğe yakışmayan tavırlarından sonra ABD müttefik güvenilirliği açısından önemli bir prestij kaybına uğrarken, Türkiye’ye de S-400 alırsan F-35’leri alamazsın diyerek müttefiklik dersi vermeye kalkışmaktadır. ABD’nin CAATSA yaptırımlarına, uygulanma iradesi gösterilirse Türkiye’nin de etkin karşı-yaptırımları olabileceği gerçeği vardır ve ABD’nin Türkiye ile işbirliğine ihtiyacı bulunmaktadır ve bunu bir çırpıda boşa çıkaramayacağını değerlendiriyorum.

Rusya S-400 teknolojisinin çalınmasından endişe duymuyor mu?

F-35 ve S-400 sistemleri gelişmiş teknolojiler kullanması sebebiyle “phonehome” sistemler olarak adlandırılmaktadır. Yani “olanı biteni eve aktar” mantığıyla çalıştığı iddia ediliyor. Bu ne demek; her iki sisteminde elde ettiği bilgileri derhal uydu network üzerinden üretildiği firma karargâhlarına aktardıklarına inanılıyor.

F-35 ile ilgili olarak sistemin tam olarak böyle çalışmadığını bir önceki yazımızda izah etmeye çalışmıştım. Yani uçak üzerinde gerçek zamanlı olarak yapılan bir kayıt var, ancak bu kayıt uçak yere indikten sonra ALIS sistemine yükleniyor ve Türkiye’deki yer istasyonundan ABD’deki üretici firmadaki HUB’a aktarılıyor. Burada da ülkelerin itirazı üzerine, ABD’deki hub’a gidecek bilgiler üzerinde ülkelerin kısıtlama hakkı bulunacak şekilde yazılımda güncellemeye gidildiğini söylemiştik.

Gelelim S-400 sistemine. Benzeri dedikodular bu sistem hakkında da dolaşıma girmiş bulunmaktadır. Rusların S-400 sisteminin önemli bütün modüllerine ve komponentlerinesensör yerleştirdiğini, modüllerin izinsiz açılması durumunda sensörlerin askeri iletişim uyduları üzerine Rusya’ya anında mesaj göndererek RUS uzmanları uyaracakları ve bilgilendirecekleri iddia edilmektedir. Hatta, sistemler uydu irtibatının kesileceği herhangi bir hangar gibi tesise çekilse ve modüller açılsa bile, sistemin kendini koruyabilecek dahili koruma algoritmasının bulunduğu söylenmektedir. Dâhili koruma mekanizmasına diyecek bir şeyimiz yok, ancak askeri uydu üzerinden bilgi aktarılması konusu pek iç açıcı değil, pek inanılası görünmüyor, ancak doğruluk payı varsa da kabul edilebilir değildir. Bu tip uygulamalar satın alan ülkenin egemenlik hakkının ihlali anlamına gelir. Yetkililerimizin bu konu üzerine eğilmesi, varsa böyle bir durum, derhal önlem alınması, sistem üzerindeki uydu alıcı ve vericisinin söktürülmesi gerekir.

S-400’ler Türkiye’nin İhtiyacına cevap verebilir mi?

Hava Savunma tehditleri üç şekilde; Uçak, kısa-orta menzilli füze ve balistik füze olarak karşımıza çıkıyor. NATO’nun geleneksel hava savunma doktrini; Rusya’dan farklı olarak, yerde hazır bekleyen “scramble” uçakları üzerine kurulmuştur.

Türkiye’de bu doktrini uzun yıllar boyunca uygulamıştır. Bu pahalı ve çok sayıda pilot ve yerde hazır bekleyen uçağı gerektiren yöntem artık modern hava harekâtları kapsamında terk edilmektedir. Artık bu uygulama; hedefin radarla tespit edilip, hangi füze lançerinin ateşleneceğine karar verilip angaje olunması için bir butona basılmasından ibaret hale gelmiştir.

Benim şahsi düşünceme göre, silah sistemi tedarik ederken mevcut altyapıya uygun ve entegre edilebilir sistemlerin envantere sokulması daha avantajlı ve ekonomik olacaktır, aksi taktirde ilave yeni bir hava savunma mimarisi inşa etme ihtiyacı ortaya çıkacaktır.

Ancak, Türkiye bu yeni dönemde, yaptığı risk ve tehdit değerlendirmesi sonucunda Hava Savunma Füze sistem ihtiyacını ortaya koymuş, ihtiyacına en etkin cevap verecek şekilde S-400 sistemlerinde karar kılmıştır. Sözleşmesi yapılmış, bir kısım ödemesi yapılmış bir S-400 sistemi gerçeği ortada bulunmaktadır. Doğruya doğru, yukarıda teknik özellikleri izah edilen S-400 sistemi son derece gelişmiş özelliklere sahip olup, Türkiye’nin ihtiyacına önemli ölçüde cevap verebilecek yeteneklere sahip görünmektedir.

F-35 uçakları Türkiye’nin envanterine girse de girmese de, Türkiye NATO’da kaldığı sürece S-400 sistemlerini mevcut altyapı ve taktik veri linkine entegre edemeyecek, bağımsız bir network içinde çalıştırmak zorunda kalacaktır. Bu nedenle, satın alınan bu sistemlerin bağımsız network içerisinde çalışabilmesi için gerekli, Milli Balistik Füze Uydu Uyarı Sistemi, Dost Düşman Tanıma (IFF) fonksiyonu, altyapı ve yerli taktik veri ağı ihtiyaçları en kısa sürede giderilmelidir.

Tedarik edilecek 1 adet S-400 sistemine ilave olarak ikinci üçüncü hatta dördüncü sistemin de tedarik edilmesi güçlü bir hava savunma şemsiyesi oluşturulmasına önemli katkı sağlayacaktır. Burada sistem derken önemli olan Radar sayılarının (1 Takım: EW Rd.-91N6E “BigBird” ve Angajman Rd-92N6E “Grave Stone”) arttırılması buna uygun olarak batarya ve mühimmat adedinin belirlenmesi uygun olacaktır. 4 adet S-400 sistemli bir Türkiye bölgesinde hatırı sayılır bir caydırıcılık kazanacaktır.

Burada son olarak şunu da hatırlamakta fayda var.2013 yılında Türkiye tarihinin en büyük savunma ihalesi olan ve Çin’in FD-2000 Hava Savunma Sistemi ile 3 milyar 400 milyon dolarlık bir bedelle kazandığı ihale 2015 yılında iptal edildi. Bu ihale o dönemde de ABD ile diğer NATO üyesi ülkeleri endişelendirmişti. Ancak, bugün görüyoruz ki Çin’in Rusya’dan S-400 sistemi alması, Rus S-400 sisteminin Çin üretimi olan FD-2000 sisteminden daha iyi olduğuna dair bir gösterge olarak kabul etmek gerekebilir diye düşünüyorum.

KAYNAK;

https://www.sabah.com.tr/dunya/2017/12/29/savunma-sanayi-mustesarligindan-flas-s-400-aciklamasi

https://www.cnbc.com/2018/11/14/countries-interested-in-buying-russian-missile-system-despite-us-sanction-threats.html

https://www.globalsecurity.org/military/world/stealth-aircraft-rcs.htm

https://missilethreat.csis.org/system/aegis/

https://missilethreat.csis.org/system/thaad/

https://missilethreat.csis.org/system/patriot/

http://www.scienpress.com/Upload/JCM/Vol%204_1_9.pdf

https://www.defenceiq.com/air-forces-military-aircraft/news/how-capable-is-the-s-400

http://www.almaz-antey.ru/en/

https://freebeacon.com/national-security/china-hacked-f22-f35-jet-secrets/

—————————————-

Kaynak:

https://21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/s-400-lere-ilgi-neden-artti-s-400-ler-turkiye-nin-ihtiyacina-cevap-verebilir-mi

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen