Sadri Maksudi Arsal
(D. 5 Ağustos 1879 / Ö. 20 Şubat 1957)
Yazar, Hukukçu, Devlet Adamı
Hazırlayan: Mehmet MEMİŞ, (E) Öğretmen
Kazan Tatar Türklerindendir. Asıl adı Sadrettin Nizamettinoğlu Maksudi’dir. Maksudi soyadı, babasının dedesi olan ve 1740 yılında vefat ettiği bilinen tanınmış din âlimi Maksut Efendi’nin adını yaşatmak için ailesi tarafından alınmıştır. Arsal soyadını ise Türkiye’ye yerleştiği dönem, Soyadı Kanunu çıktığı esnada kendisi almıştır. Babası Nizamettin Molla, annesi Meftuna Hanım’dır. Beş çocuklu ailenin en küçüğüdür. İlk eğitimini Taşsu köyünde imamlık yapan babasından aldıktan sonra, 1888’de abisi Hadi Maksudi’nin öğretmenlik yaptığı Kazan’daki Allâmiye Medresesine gönderildi. Bu medreseden 1895’te mezun oldu ve abisiyle birlikte gittiği Gaspıralı İsmail Bey’e ait Kırım’daki Zincirli Medresesinde bir yıl boyunca dersler aldı. Burada Rusça öğrendi. 1896 sonbaharında ise Kazan’daki Rus Öğretmen Okuluna girdi. Bu okulda Batı edebiyatı ve yeni edebî türlerle tanıştı. Kendisi de bir roman yazmaya karar verdi ve 1898 yılında Maişet adlı romanını yayımladı. 1901’de Rus Öğretmen Okulunu bitirdikten sonra yüksek tahsil almak amacıyla Paris’e gitti ve 1902 yılında Sorbonne Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi (
Fransa’da eğitim aldığı yıllarda Gaspıralı’nın Kırım’da çıkarmakta olduğu Tercüman gazetesine gönderdiği yazı ve çeviriler, S.M. imzasıyla yayımlandı. Fransız gazeteleri için Rus gazetelerindeki haberleri Fransızcaya çevirdi. 1906’da Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra memleketi Kazan’a döndü. 1907-1909 yılları arasında II. Duma’da, 1909-1912 yılları arasında ise III. Duma’da milletvekili olarak görev aldı. 1909 yılında İngiltere’ye davet edilen 20 kişilik Duma heyetine partisinin temsilcisi sıfatıyla katılarak İngiltere’ye gitti ve bu seyahati sırasında tuttuğu notları İngiltere’ye Seyahat adıyla 1912’de kitap olarak yayınlamdı. Paris’ten arkadaşı olan Yusuf Akçura’dan gelen teklif ile III. Duma’daki vekilliği esnasında “Can Bek” takma adıyla Türk Yurdu dergisinin ilk sayılarına yazılar gönderdi. IV. Duma’ya girişi engellenince Kazan’a dönerek 1913-1917 yılları arasında orada avukatlık yaptı. 1917 yılında Duma’da kurulan Geçici Hükûmet tarafından Türkistan vilayeti için görevlendirilen 9 kişilik vali heyetinin eğitim işlerinden sorumlu üyesi oldu ve Türkistan’a gitti. Bu görevinden ayrıldı ve memleketine dönerek 22 Temmuz 1917’de Kazan bölgesinde kurulan İç Rusya ve Sibirya Türk-Tatarlarının Millî-Medeni Muhtariyeti’nin hem Millet Meclisi hem de Millî İdare reisi (yani cumhurbaşkanı) seçildi. Ancak bu muhtariyet çok uzun ömürlü olmayıp Bolşevikler tarafından 1918’de dağıtılınca kaçak yollarla Finlandiya’ya geçti ve birkaç yıl boyunca Avrupa’daki farklı şehirlerde yaşamını sürdürmek zorunda kaldı.
1923’te Sorbonne Üniversitesinde Türk tarihi ve dili üzerine dersler vermeye başladı. Türk Ocaklarında konferans vermesi için Türkiye’ye davet edildi ve Kasım 1924 tarihinde Türkiye’ye geldi. Ankara’daki ziyareti esnasında Gazi Mustafa Kemal’in kendisini Türkiye’ye daimi daveti üzerine Nisan 1925’te Türk vatandaşlığına geçti ve önce Telif ve Tercüme Encümeni’nde daha sonra ise yeni açılan Hukuk Mektebinde görev aldı. Önce Ankara Hukuk Mektebinde, daha sonra ise İstanbul Üniversitesinde “Umumi Hukuk Tarihi”, “Hukuk Felsefesi” ve “Türk Hukuku Tarihi” derslerini verdi. “Türk Hukuk Tarihi” sahasının kurucusu kabul edilen yazar, 1928 yılında Türk Hukuk Tarihi adlı kitabını yayımladı. Türkiye’de bulunduğu süre içerisinde Türk dili ve tarihi alanında birçok araştırma yaptı ve bunları yayınladı. Türk dili üzerine görüşlerinden oluşan Türk Dili İçin adlı kitabı 1930 yılında yayınlandı. Türk Tarih Kurumunun kuruluşunda fikrî destekleri oldu. 1931-1935’te Şebinkarahisar, 1935-1938’de ise Giresun milletvekilliği yaptı. 1950 yılında Demokrat Parti’den Ankara milletvekili seçildi ve 1954 yılına kadar bu görevi sürdürdü. Son yıllarını geçirdiği İstanbul’da, kaldırıldığı Gureba Hastanesinde 20 Şubat 1957 tarihinde vefat etti .
Edebiyata ilgisi ilk olarak Kazan’da Allâmiye Medresesinde eğitim aldığı yıllarda ortaya çıktı. Aynı medresede görev yapan abisi Hadi Maksudi’nin ona, yaşına uygun Osmanlıca kitaplar almasıyla hem Türkiye Türklüğü hem de Türkiye Türkçesi ile tanışma fırsatı buldu. Ayrıca Batı edebiyatlarından Osmanlı Türkçesine tercüme edilmiş kitapları okudu. Bu kitaplar arasında çok beğendiği İngiliz yazarı Daniel Defoe’ye ait “Robinson Crusoe” adlı romanı, henüz 14 yaşındayken Osmanlı Türkçesinden Kazan Tatar Türkçesine aktardı. 16 yaşında ise ilginç bulduğu diğer bir kitabı, Tabakatü’l-arz (Yerin Tabakaları) adlı eseri çevirdi .
Medreseden sonra girdiği Rus Öğretmen Okulunda edebiyat derslerini ilgiyle takip etti. Burada Rus edebiyatı ile birlikte çevrilmiş eserler üzerinden Fransız edebiyatını tanıdı. Öykü, roman, şiir vb. modern edebî türlerle tanıştı ve bunların teknik özelliklerini öğrendi. Okuduklarının ardından kendisi de bir roman yazmaya karar verdi ve 1898 yılında ilk ve tek edebî eseri olan Maişet adlı romanını bastırdı. Maişet romanı, yazıldığı dönemin sosyal meselelerini ele alan didaktik bir eserdir. Romanın esas konusunu; zenginleşen bir Kazanlı tüccarın, eşinin üzerine genç bir kuma getirmek istemesi ve bunun etrafında gelişen olaylar teşkil etmektedir (Ayda, 1991: 20-23).
1902’de Kazan’da meydana gelen büyük yangın sonrası ilk baskının yaklaşık üçte ikisinin yanması neticesinde 1914 yılında Maişet’in ikinci baskısı yapıldı. Bu baskının önsözünde yazar, romanını yazma nedenini şöyle açıklar: “Ben Türkî diller arasında Kazan şivesinin de bir edebî dil olmaya hakkı bulunduğunu, millî terakkimizin önemli şartı, mühim bir basamağı olduğunu anlayanlardan idim. Bu millî edebiyat binasının temeline ben de bir taş koyayım diye Maişet‘i yazmaya cesaret ettim.”.Bu açıklamalar Maksudi’nin bu romanı yazmasının “bir gençlik hevesinden” ileri gelmediğini, söz konusu romanın “Tatar millî kimliğinin oluşması için gerekli şartları” sağlamak yolunda yazıldığını gösterir. Nitekim yazarın kızı Adile Ayda da eserin “saf Kazan lehçesi” ile yazılan ilk eser olduğunu, bu sebeple Tatar edebiyatının ilk romanı olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtir.
Sadri Maksudi’nin bu eserinin, ilk örneklerden biri olması nedeniyle Tatar edebiyatı ve özellikle de Tatar romanı için büyük önemi olduğu aşikârdır. Ancak yazarın siyasi sebeplerle memleketini terk etmek zorunda kalması ve bölgedeki mevcut idare tarafından kara listeye alınması, eserinin dağılmasını ve de Sovyet dönemi edebiyat tarihlerinde yer almasını engellemiştir.
Kaynakça
Ayda, Adile (1991). Sadri Maksudi Arsal. Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.
Bayramlı, Ayşen Uslu (2007). “Sadri Maksudi’nin Ölümünün 50. Yılı Anısına: Sadri Maksudi’nin Hayatı ve Maksudi’nin Az Bilinen “Maişet” Romanı Hakkında”. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 17 (1): 101-109.
Pultar, Gönül (2017). “Dedem Sadri Maksudi Arsal (1878-1957)”. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal’a Armağan Özel Sayısı, S. LXXV: 43-74.
Üçok, Gülnur (2018). “Sadri Maksudi Arsal”. Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları (Sadri Maksudi Arsal), yay. hzl. Gönül Pultar. İstanbul: Ötüken Neşriyat. s. 5-8.
Yazar: ARAŞ. GÖR. FATİH EKİCİ, Ahmet Yesevi Üniversi
Eser Adı | Yayın evi | Basım yılı | Eser türü |
Maişet | – / Kazan | 1898 | Roman |
İngiltere’ye Seyahat | – / Kazan | 1912 | Gezi Yazısı |
Hukuk Tarihi Dersleri | Ankara Hukuk Fakültesi Yayınları / Ankara | 1927 | Diğer |
Türk Dili İçin | Türk Ocakları Yayınları / Ankara | 1930 | Diğer |
İskitler-Sakalar | – / Ankara | 1933 | Diğer |
Orta Asya Türk Devletleri | – / Ankara | 1934 | Diğer |
Hukukun Umumi Esasları | Ankara Hukuk Fakültesi Yayınları / Ankara | 1937 | Diğer |
Umumi Hukuk Tarihi | Ankara Hukuk Fakültesi Yayınları / Ankara | 1941 | Diğer |
Hukuk Felsefesi | İstanbul Hukuk Fakültesi Talebe Cemiyeti Yayınları / İstanbul | 1946 | Diğer |
Türk Tarihi ve Hukuk | İstanbul Hukuk Fakültesi Yayınları / İstanbul | 1947 | Diğer |
Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları | – / İstanbul | 1955 | Diğer |