Buz tutmuştu zaman.
Buz tutmuştu gök, buz tutmuştu yer.
Ağca zıbınlı, kara yelekli, koca yürekli, gökcek yiğitlerdi bizim uşaklar.
Binlerce nefer.
Dağdan dağa yürüyorlardı.
Dağ dağ yürüyorlardı.
Buz esiyordu Kafkaslar’dan baba yurduna.
Bembeyaz ümitti ufukta görünen,
Kapkara geceye bir beyaz seher.
Güneşin başını alıp gittiği zamandı.
Boynu büküktü kır çiçeklerinin, birer birer düştüler.
Yorgunca uzandılar toprağa,
Bir beyaz gülüştüler.
Bir vatan doğuyordu can çiçeklerinden,
Allahüekber…
…
Kınalı Keklik
Bir yavru büyür yuvamızda,
O bir gül yaprağıdır.
Buram buram sevgi kokar, yuva kokar, biz kokar.
Gün gün, yıl yıl büyür yavru kuşumuz, biz farketmeyiz.
Bir türlü kanat vurmasını istemeyiz.
Ama bazen gitmek kalmaktan iyidir.
Bu devran böyle döner.
“Ata kıymayınca yol alınmaz.”
Bir yuvadan bir yuvaya uçururuz kuşumuzu kınalı elleriyle.
“Allah yıldız barışıklığı versin” deriz.
Yerin, göğün sahibine şükrederiz nemli gözlerimizle.
…
Bir Nefes Sevda
Bazen önümüzde yollar olur yürüyemediğimiz.
Bazen çiçekler olur koklayamadığımız.
Ya dizlerimizde derman kalmamıştır, ya da nefesimiz kesilmiştir bıçak bıçak.
Oysa gem bilmez atların ufukları bizdedir.
Pervanelerin kırkıncısı biz oluruz.
Yangınlar bizi bilir.
Aşıkların âhıdır mermeri delen.
Ben sulardan ıslanmadan çıkarım.
Kanayan yerim kanadımız altındadır kimse bilmez.
Bir türkü büyür içimde.
Yaşlı bir iç çekerim.
Bir kar düşüşüdür uzaklarda gördüğüm.