Sdsn Sürdürülebilir Çözümler Ağı ve Sıfır Karbon Yarışı  #karezcanal2050

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres’in belirttiği gibi” içinde bulunduğumuz durum, sadece insani bir kriz değildir. Bu kriz bir istihdam krizidirinsani yardım krizidir ve kalkınma krizidir .”

Link-1 SDSN sürdürülebilir çözümler ağı link

http://unsdsn.boun.edu.tr/

“Sürdürülebilir bir gelecek için hepimize düşen görev, yaşam biçimlerimizi gözden geçirerek; düşüncelerimizi ve faaliyetlerimizi, pandemi, iklim değişikliği ve karşı karşıya olduğumuz diğer küresel zorluklar karşısında daha dirençli, daha eşit, daha adil, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomiler ve toplumlar inşa etmeye odaklanmalıyız. Bireyler tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmeli. Daha az uçak seyahati, COVID19 sonrasında daha çok toplu taşıma kullanımı ya da bisikletli yaşam tercihi, daha az et tüketimi, daha çok kaynak tasarrufu, doğa ve iklim konularında toplumsal bilincin yükseltilmesi için sivil topluma katılım, bireysel çözümlere örnekler. Özetle, birbirimize muhtaç olduğumuzu unutmadan, daha insancıl, merhametli, sürdürülebilir bir dünya inşa etmek için acilen harekete geçmeliyiz.” 

 

Link-2 Climate Ambition Alliance* link

https://climateaction.unfccc.int/views/cooperative-initiative-details.html?id=94

Climate Ambition Alliance*, 2050 yılına kadar net sıfır CO2 emisyonu elde etmeye çalışan ülkeleri, işletmeleri, yatırımcıları, şehirleri ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiriyor. Race To Zero CO2 kampanyası, ulusal hükümetlerin dışındaki aktörleri İklim Tutkusu  Birliğine *katılmaları için harekete geçiriyor. Şirketiniz, derneğiniz bu yarışa katılmaz ise sürdürülebilir ekonomi için varlığını sürdürmesi çok zor.  

Covid19 sonrası dünyanın inşası için Birleşmiş Milletler sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde dünyanın tüm devletleri-bazı devletler hariç- , global şirketler, sivil toplum kuruluşları “yeşil anlaşma” yaptı. Sürdürülebilir yaşam felsefesi tasarımında bir çok alternatif sunuyor tüm düşünürler ve düşünce kuruluşları. Zihinsel dönüşüm olmadan sürdürülebilir bir ekonomi tasarlanamaz. OECD devletleri ve global şirketlerin EU’s “Green Deal” for W.E.F. “great reset” hareketine karşı sivil toplum kuruluşlarının Deep ecology for Degrowth  hareketi hızla yaygınlaşıyor. #karezCanal2050 dijital tamgası ile daha önce burada yayınladığım dijital yönetişim –köni, uz, tüz, kişi-ilkeleri etrafında Türk Dünyası da 2050 de sıfır karbon emisyonu yarışına katılmalıdır.

Dijital Akı Ağı; 1933 T.C. planlı karma ekonomi deneyimini, tarihsel ekonomi AKI teşkilatını güncelleyerek, dijital kümelenme modeli entegre ederek, yol gösterebilir.

Doğa ile uyumlu Kültür –sürdürülebilir yaşam kültürü-tasarımında ise KOR-KUT ATA kitabı bize referans olmaktadır.

Doğa biyolojik katılım yoluyla elde ettiklerimizin tümüdür. Kültür ise dışsal gelenekten elde edindiklerimizdir. Doğa, kültüre oranla çok daha zengindir, çünkü o içerisinde hayvan, bitki türleri, madenlerin olağanüstü çeşitliliğini barındıran döngüsel bir ekosisteme sahiptir. Oysa insan yapımı eşyalar çok kısıtlıdır. İnsan doğanın dengesini bozmakta ve havasını, suyunu, toprağını mantıksızca kirletmektedir.

Kültür tarihsel süreç içinde, her insan topluluğun geçtiği, değişik toplumsal yapı türlerinde edinilmiş geleneklerin kalıntılarından ve yöneticilerin belirli amaçlar doğrultusunda, bilinçli olarak benimsenmiş,  ya da değiştirilmiş kurallarında oluşur. Tarih bilincinde sahip olmadan, kültür tasarımı yapılamaz ve gelecek şekillendirilemez. (#karezcanal2050 sıfır karbon uzgörüsü)

Dr. ÜMRAL DEVECİ’nin Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı yayını DEDE KORKUT ANLATILARINDA DOĞA VE KÜLTÜR kitabı sürdürülebilir bir yaşam kültürü tasarımında bize referans kaynak olmaktadır. Özümüze düşüp, düşünürsek sürdürülebilir yaşam kültür tasarım kodlarını görebiliriz. Söz konusu kitapdan sayfa 108 -109 alıntı bize sürdürülebilir yaşam kültürünün kodlarını vermektedir.

Korkut Ata kitabından çıkardığımız sonuçlara göre, anlatılardaki yaşam biçiminin potlatch (sürdürülebilir, armağan toplumu) yaşam biçimi olarak adlandırılır. Potlatch, doğaya ek yakın yaşam biçimidir ve bu yakınlık potlatch ın temelini oluşturan alışveriş düzeniyle ilgilidir. Çünkü doğanın tek başına ya da insan aracılığıyla artık üretmesinin bir anlamı yoktur. Artığın işlenerek artı değer, yani kazanım haline getirilmesi ise kültürel bir olaydır. Potlatch insanı doğayı taklit eder. Bu yaşam biçimine göre ilişkiler karşılıklı yükümlülüklere bağlıdır. Potlatch iki temel unsura sahiptir. Bunlardan birincisi zenginlikten kaynaklanan itibar ve anlam; ikincisi armağanların karşılığını kesinlikle iade etme eylemidir. Bu iki temel unsura uymayan bey, temsil ettiği topluluğuyla birlikte rezil olma, sahip olduğu zenginliğin kaynağını oluşturan otoriteyi yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Korkut Ata boylarında, soylarında, başı sıkışan bir beye, yiğide hem Dış Oğuz’daki, hem İç Oğuz’da ki beyler ve yiğitler yardıma koşar. Bu yardım, ölüme göze alarak yapılan bir yardımdır ve önce kimse kimseye yaptıklarının karşılığını vereceği konusunda bir söz vermez. Ancak başarıya ulaşılır ve bu başarı karşılığında bir kazanç elde edilirse bunların paylaşıldığı görülür. Bu sahneler hemen hemen tüm boylarda, soylarda görülür. Potlatch yaşam kültüründe beyler, toplumsal, politik, kültürel, ve dolaysıyla ekonomik gücü elinde tutar. Ama bu gücü kendi yararlarından çok, toplumun yararına kullanırlar. Potlatch yaşam kültürüne özgü toplumların ortak özelliklerinden birisi, yıllık gereksinimlerini şöyle ya da böyle karşıladıktan sonra kalanı kolektif bir biçimde şölenlerde tüketmektir. Potlatch yaşam biçiminin insanı derinden etkileyen temel kuralı, diğerlerini mutlu etmeye çalıştığınız zaman mutlu, mutsuz ettiğinizde ise mutsuz ettiğiniz şeklindedir.  

Covid19 sonrası çok kutuplu politik dünyada; ekonomik düzen sürdürülebilir-döngüsel dijital ekonomiye dönüşürken, yaşam kültürü de ekolojik duyarlığı yoğun farklı alternatifler ile doğaya dönmektedir.

Deep ecology for degrowth economy potlatch yaşam kültürünü yeşertmeye çalıştığı covid19 sonrası dünyada bizim yapacağımız tek şey özümüze dönüp, düşünmektir. Korkut Ata yaşam felsefesini önce dijital AKI ağı ile beylerimize bir link ile duyurarak, sürdürülebilir çözümler ağına bağlanmasını sağlamalıyız. Kırmızılar sanal düşünce ağı gibi tüm digital tink tanks ve STK lar 2050 sıfır karbon emisyon yarışına katılarak karbon ayak izini düşürmelidir, #karezCANAL2050 race to zero CO2 digital tamgası ile ben bu yarışta varım diyorum. 

Yazımızın son bölümünde Korkut ATA yaşam kültürünün hala ilk gün ki gibi sürdüğü tuva topraklarına gidelim.

Prof.Dr. Ekrem Arıkoğlu nun TUVA’NIN 20. ASIR SİYASİ TARİHİ ve KÜLTÜREL MİRAS OLARAK TUVA MÜZİĞİ makalesinden alıntı ile devam edelim. Yontulmaya müsait taşlardan küçük heykelciklerin yapımı sanatı ülkede çok gelişmiştir. Gırtlaktan türkü söyleme geleneği –KHÖÖMEİ-Tuvalıların batılılarca en çok ilgi gören yönleridir. Nobelli fizikçi Richard Feynman ın Tuva tutkusu bu müzik nedeniyle başlamış , ABD Tuva dostları derneği kurmuş http://www.fotuva.org/ve Bill Gates in desteklediği R.Feynman fizik derslerine TUVA PROJESİ isimi vermiştir. Tuvalıların inancına göre ilk müzikler tabiatta suyun sesinden, rüzgârın hışırtısından, tabiattaki canlıların seslerinden doğmuştur. Tabiattaki her varlığın bir iyesi vardır ve bu iyelerin ruhları kendilerince tınılar, sesler çıkarırlar. İşte bütün bunlar khöömei müziğinin çıkış noktalarıdır. Tuva’da günümüzde de yaygın olarak yaşayan kamlık inancına göre göklerde ve yerde var olan her nesnenin ruhu vardır. Kam bu ruhlarla irtibata geçme yeteneği olan kimsedir. Dolayısıyla kam her canlının, her nesnenin çıkardığı sesi taklit eder. Çoğu tabiatın içinde çobanlık yapan Tuva insanı da içinde bulunduğu, sesini işittiği tabiat içindeki canlı ve nesnelerin bu seslerini taklit etme yeteneği geliştirir. İşte bahsettiğimiz Khöömei müziğinin kökleri Tuva insanının çevresiyle kurduğu bu ilişkiyle bağlantılıdır. Tuvaların bu müzik türleri batıda, özellikle ABD’de ilgi görmekte, bu tarz müzikle caz müziğinin karışımı yeni yorumlar yapılmaktadır. Khöömei müziği KONGAR-OL ONDAR ile blues müzisyeni Paul Pena yaptığı müzik çalışmaları ve 1999 yılında Oscara adaya gösterilen Genhis Blues belgesel filimi ile dünyaca tanınmıştır. Unesco tarafından dünya sözlü kültür mirası olarak kabul edilmiştir. Tuva Türkçesi, Köktürk abidelerindeki Eski Türkçeye en çok benzeyen dildir. Tuvalar, Kamlığı (Ham diyorlar) koruyan yeryüzündeki tek Türk topluluğudur. Türkiye Cumhuriyetinden sonra, 20. Yüzyılda en fazla bağımsızlığını koruyabilmiş Türk topluluğu Tuvalardır. Tuva-TIVA diyorlar kendilerine- Rusya Federasyonu dışında sadece Moğolistan’la sınırlara sahip. Bu da dışarıya açılımın, ticarî ilişkileri geliştirmenin en çok bu ülkeyle yapılmasını gerekli kılıyor. Tuva ile Moğolistan arasında yüzyıllara dayanan bir ilişki var. Gerek kültürel, gerekse tarihsel olarak pek çok ortak noktada birleşen bu iki dost ülke, üretimleriyle de benzerlikler gösteriyor. Her ikisinin de ana geçim kaynağı hayvancılığa dayalı. Üretim mallarının benzerliği iki ülke arasındaki ticaretin sınırlı kalmasına sebep oluyor. Çin‟in, sahip olduğu nüfus ve üretim gücüyle bütün Orta Asya‟yı olduğu gibi, gelecekte, Tuva‟yı da etkileyeceği bugünkü durumdan anlaşılıyor. Çin, büyüme sürecini aynı oranda devam ettirmesi durumunda, Rusya ile Çin arasındaki mücadele, 19. asrın sonunda olduğu gibi, yeniden başlayacak. Daha şimdiden Sibirya‟da, Çinlilere ve Çin üretimi mallara, hemen her yerde rastlamak mümkün. Tuvalılar, Sovyet Rejiminin yoğun baskısına karşı korudukları kültür değerlerini, gelecekte de koruyup geliştirecekler. Tıva Türklerinin başka hiçbir toplumda görülmeyecek derecede yüksek olan yurt sevgisi, tabiatla barışık yaşamaya dayalı hayat felsefesi onları her zaman kendi yurtlarının sahibi kılacak. Temiz ve zengin tabiat kaynakları, gelecekte ulaşım imkânlarının daha da gelişmesiyle, Tuva‟yı turizm açısından cazip hâle getirecek Türkiye‟ye, eğitim için gönderdikleri gençler Tuva‟nın çağdaş dünya ile bağlarını kurmada ve geliştirmede yardımcı olacak. “Biz Türkiye de yaşayan Türkler, köklerimizin Yenisey kıyılarında yattığını belki bir gün anlayacağız ve o köklerin kurumaması için, onlar kadar olmasa da, çaba göstereceğiz. Tuva kültürü, Tuva tarihi, Tuva toprağı Tuvalıları olduğu kadar, bizim de tarihimizi aydınlatacak, geleceğimize yol gösterecek…”diyor Prof.Dr.Ekrem Arıkoğlu…İşte bu uzgörüye destek olmak amacıyla #tuva2040 bilim kurgu öyküsü KHÖÖMEİ ile selam gönderelim şimdi, Kongar-ol Ondar’a…

KHÖÖMEİ ( #TUVA2040 BİLİM KURGU ÖYKÜLER)

“Bizim ne global devler gibi medyamız, ne global dev ilaç şirketler gibi dermanımız var, covid19’ lara. Sazdan, sözden anlayanlara, ak ile karayı ayıranlara destanların başı olan destanımız Oğuz destanı var, Bu destan bir yayla…

Bu destan bir kaynak…

Tarihler bu yayladan geçer, kamlar bu kaynaktan su içer.

Siz de için bir yudum bu ab- i hayattan buyrun …”

Bu dijital çağda; bu yerde, Tuva da bir çocuk doğdu, haykırmadan, gülerek konuşmaya başladı.

“ben geldim bana tabletimi verin”

Işık hızı ile dijital üniversitelere bağlanıp makina, elektronik, bilgisayar mühendisliği doktora tezlerini bitirdiğinde 1 yaşına gelmişti. Tıvaca, Kırgızca, Özbekçe, Kazakca, Azerbeycan Türkçesi, Farsca, Arapca, Rusca, Çince, İstanbul Türkçesi başta olmak üzere dünyada konuşulan 40 dili okuyor ve anlıyordu. Bülbüller gibi şakıyordu 40 dilde. “Senin adın KONGAR-OL ONDAR diye fısıldadı” KOR-KUT ATA kulağına. “Senin düşmanın goooogle, faaaceboooookkk, tiiiiiiiwitııır, inssssstagraaaam, baiduuuuuuuu, yandeeeeeex, pop müzik, ext.ext.ext. tüm dijital mankurt kapanları.” Post truth, dezonformasyona karşı KONGAR-OL ONDAR master algoritmayı tasarladı, block chainde bitcoiiin etheriıiium üretti sonra sanal manatı. Kuantum bilgisayarını mars gönderdiğinde sadece üç yaşında idi. Tüm dünya da yaprak kımıldasa, kuş uçsa görür, hainleri duyardı. İstediği zaman istediği bilgisayarı hacker, istediği aracı yoldan çıkarır istediği uçağı istediği yere indirirdi KONGAR-OL ONDAR. Satranç da go da hic bir insan ve yapay zeka eline su dökemezdi, 20 yaşına gelip ay yüzlü, bir bahadır olduğunda. Artırılmış gerçeklik vardı; Bu çağda! Bu yerde! Bir büyük artırılmış gerçek Ötüken ormanı vardı. Oğuz yurdundan içre, ne nehir, ne ırmaklar akardı bu sanal orman içre. Ne çok av hayvanları, ormanda yaşar idi, ne çok av kuşları da; üstünde uçar idi! Ormanda yaşar idi, çok büyük bir gergedan. Çok büyük uçak, çok büyük uçak gemisi, çok büyük tır, Çok büyük uzay gemisi, çok hızlı trenler kaplamıştı. Yer yarılsa, gök yırtılsa, sanal orman hep yeşildi, hep canlı idi. İster sanal, ister fiziksel dünya Ötüken olmuştu iç içe geçmiş.#karezCanal2050 d sıfır karbon yarışında şampiyon oldu, Kongar Ol Ondar. Dünyanın tüm canlıları kurtuldu, havası, suyu, toprağı temizlendi. Artık bu dünya dar gelmişti KONGAR-OL ONDAR ‘a; uçtu, gitti; KHÖÖMEİ yankılanıyordu tüm evrende..

https://www.youtube.com/watch?v=TVyyhHFKI8E (Tuvan musician Kongar-ol Ondar performs on a late night TV show.-LİNK3)

Cahit GÜNAYDIN-Yenileşim Mühendisi

Yazar
Cahit GÜNAYDIN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen