Yasin ŞEN
Mâzîde kalan güzellikleri kendinde saklayan insanlar olur. Onlara kültürün, geleneğin, mâzînin kıymetli bir yâdigârı gibi tutunurum. Şefika Mercanlıgil teyzem böyle birisidir benim içim. Kadirbilir, nâzik, Türkçesi çok güzel ve akıcı, sohbeti tatlı, üslubu kuvvetli Şefika Teyzemiz bizi daima mâzînin o derin ve tatlı yanına bağlayan değerlerimiz birisidir.
Kendisi, ülkemize yıllar yılı öğretmen, müdür, kütüphaneci, yazar olarak hizmet vermiş rahmetli Muharrem Mercanlıgil’in (1920-1971) eşi. Muharrem Mercanlıgil, 1954 ve 1971 yılları arasında tam on yedi sene büyük bir fedakarlıkla Yeni Yayınlar adlı bir de bibliyografya dergisi çıkarmıştır. Bu derginin yayınında eşi Şefika Teyzemiz, ona büyük destek vermiştir.
Bir şeylerin daima geçip gittiği şu âlemde elimizde kalan değerlerden birisi de mânevî değerler ve güzelliklerdir. Küçük bir iyiliğe rağmen o insanlardan yükselen minnettarlık hisleri gönülleri hâlâ birbirine bağlayan kıymetlerden biri olarak görülebilir. Her şeyin hızla değiştiği, eskidiği zamanımızda değişmeyen kıymetlerin varlığını biz o insanlara borçluyuz.
Şefika Mercanlıgil teyzemiz yukarıda sıralamaya çalıştığımız bununla beraber daha çok olması muhtemel güzelliklerin sahibi olarak doksan iki yaşında bulunuyor ve dünyamızı güzelleştirmeye devam ediyor.
Kendisiyle “Çocukluğumdaki Gerede” kitabının ikinci baskısı münasebetiyle tanıştım. Bu kitabın genişletilmiş ikinci baskısını yayına hazırlamak bize nasip olmuştu. Böyle derinlikli, hatıra yüklü ve mekânın hafızası hükmündeki eserin güzelliğini tarife imkân bulamıyorum.
Neticede bu kitap uzun bir bekleyişin, ümidin sonunda yayınlanmıştı. Şefika Mercanlıgil teyzemiz bundan dolayı çok sevinmişti. Zaman zaman kendisiyle görüşüyoruz. Fakat kendisi çoğu zaman beni mahcup edercesine hâlimi hatırımı sorar ve ben de kendisini niye arayıp sormadım diye hayıflanırım. O bu hususta diğergâm, çok saygılı ve kadirbilir bir insan olarak arayıp sormayı hiç mi hiç ihmal etmez. Yukarıda söylediğim gibi o, yazılarıyla, sohbetiyle dünyamızı güzelleştirmeye devam eder.
En son görüşmemizde “Bir sesini duymak için aradım.” dediğinde doğrusu bu yüce gönüllü insanın huzurunda ne diyeceğimi bilemedim. Her zaman, her konuşmada duasını aldığım Şefika Teyzem bu konuşmamızda bunu söyleyince aslında daima onu aramak, hâlini hatırını sormak gerektiğini anladım derinden.
Köyde olduğumu söylediğimde yaşlıların çocuklarının ilgisine, sevgisine, ziyaretine ne kadar ihtiyaç duyduğunu konuşmuştuk. Anne babamı sormuş ve akraba ile vakit geçirdiğimi ifadeden çok memnun kalmıştı. Kaybolan güzelliklerimizden birisi de bu değil miydi doğrusu! Şefika Teyzemiz hem kalemi hem de sohbetiyle bana bunu her fasılda anlatıyordu. O gün konuşurken de bir bakıma öyle olmuştu.
Doksan iki yaşındaki Şefika Teyze, torunu yaşlarındaki bendenizi derin bir tevazu ile aradığında hem onu önceden aramamanın verdiği derin hüznü hissettim hem de onun kibarlığı karşısında ne yapacağımı bilemedim.
Böylesine güzel hisleri insanda uyandıran kimselere ne kadar muhtaç olduğumuz sosyal münasebetlerde iyice düşen seviyeden de çok iyi anlaşılmaktadır. Günümüzdeki konuşmalar, insanlık ilişkileri, sosyal medyanın her gün aşağıya doğru çektiği bu üslup insana, bize iyi gelmemektedir.
Ne yapmalı?
Şefika Teyzelerimiz çoğalmalı. Onların muhabbet, sevgi, şefkat, huzur, anlayış, kibarlık, nezaket tüten yazılarını herkes okumalı; sohbetlerini dinlemeli. Elimde olsa onun Çocukluğumdaki Gerede kitabını bütün Gerede, Bolu, hatta Türkiye’de okutmayı ister ve bunu bütün öğrencilere, gençlere mecburi kılardım. Bu güzellikler yaşamımızda daima olmalı ki devam etsin.
Artık tükenmenin dibine vardık sanırım. Her türden mânevî değerimiz alabileceği kadar yara aldı. Kıymetlerimiz sarsıldı, bazısı ise yok oldu. Bunun elverdiğini düşünüyorum. Bundan sonra sevgi dolu bir insan ve toplum inşa etmemiz gerekiyor. Şu anki, sosyal ve ferdî yaşantının, ego bulaşığı insan ilişkilerinin bir devamı olmayacağı ve bunun bize mutluluk getirmediği gün gibi ortada duruyor.
Öyleyse Şefika Mercanlıgil ve onun gibi şefkat ve merhamet hisleriyle dolu insanları, kalem erbabını okumak ve onların yazdıkları üzerinde uzun uzun düşünmek zamanı geldi. Bu, özellikle gençlerimiz için böyle. Böylesine güzel insanlar el üstünde tutulmalı ve onlarla birlikte yaşamayı başarmış kıymetlere can simidine tutunur gibi tutunmalı millet.
Yazımı sonlandırırken Şefika Mercanlıgil teyzeme sağlık, huzur dolu zamanlar diliyorum. Allah, onun gibi güzel insanları başımızdan hiç eksik etmesin.