Özetle, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın deyimi ile “40 kere düşünülmesi gereken” bir konu. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile, pancar üreticisi, şeker tüketicisi, fabrika çalışanları, yöre halkı-esnaf, hayvancılık sektörü, alkol ve maya üreticileri, yani ülke kaybedecek. Kim kazanacak? Kentin en değerli yerindeki fabrikaları ve arsaları yok pahasına satın alarak ranta dönüştürenler ile Türkiye’ye genetiği değiştirilmiş mısırdan elde edilen mısır şurubu satacaklar kazanacak. Buna değer mi?
*****
Ali Ekber YILDIRIM
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi bir kez daha gündemde. Devlet sahip olduğu 25 şeker fabrikasından14’ünü özelleştirmek, satmak için ihale açtı. Fabrika bazında ihaleler nisan ayında yapılacak.
Şekerde özelleştirme sadece fabrikaların satılması değil. Ekonomik ve sosyal bir çok değer de satılmış olacak, daha doğrusu kaybedilmiş olacak. Faaliyet gösterdiği kentin lokomotifi konumundaki bu fabrikaların satışından pancar ekicisi, çalışan işçi, yöre halkı, esnaf, hayvancılık yapanlar, taşımacılık işiyle uğraşanlar doğrudan etkilenecek.
Özelleştirmenin yaratacağı tahribatı, yıkımı anlamak için şeker sektörüne yakından bakmak gerekiyor. Türkiye’de ve dünyada şeker piyasasında neler oluyor? Böyle bir piyasada özelleştirmenin sonuçları ne olur?
1- Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’nin 2016 Sektör Raporu’na göre, 2016-2017 döneminde dünya şeker üretimi 168 milyon ton, tüketimi ise 174 milyon ton civarında. Yaklaşık 6 milyon ton arz açığı var. Dünyada daha fazla tüketim, ticaret dengesinde daralma, stok-tüketim oranında kritik seviyede düşüş var. Böyle bir dönemde şeker fabrikalarını özelleştirerek şeker üretiminden vazgeçmek daha pahallıya şeker ithal ederek tüketmek anlamına gelir.
2- Dünya beyaz şeker fiyatları 2016’da yüzde 34 oranında arttığı dikkate alındığında ithalata olan bağımlılık gelecekte çok büyük sorunlar yaratacaktır. Kaldı ki, şeker ithalatçısı ülkeler üretimlerini artırmak için büyük yatırımlar yapıyor.
3- Dünyada şekerin yüzde 77’si kamıştan,yüzde 23’ü pancardan elde ediliyor. Türkiye’nin kamıştan şeker üretim olanağı olmadığına göre, pancardan vazgeçmesi, şekerden vazgeçmesi anlamına geliyor.
4- Dünyada kalorili tatlandırıcılar sakaroz ve nişasta bazlı olmak üzere iki ana grupta yapılıyor. Sakaroz kökenli şekerler pancar ve kamıştan, nişasta bazlı şekerler ise mısır, buğday ve patates gibi yine tarımsal kökenli ürünlerden elde ediliyor. Ancak, mısır bu işin lokomotifi. Yüksek fruktozlu mısır şurubu pancardan elde edilen şekere alternatif olarak kullanılıyor.
GDO’lu mısıra kapılar açılacak
5- Dünyada mısır şurubu üretiminde 7.6 milyon tonla ilk sırada yer alan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) aynı zamanda genetiği değiştirilmiş (GDO) mısır üretiminde de lider konumda. Türkiye’de üretimi yasak olan genetiği değiştirilmiş mısır şimdilik sadece yem amaçlı olarak ithal ediliyor. Türkiye’nin fabrika özelleştirmeleri ile pancar üretiminden çekilmesi genetiği değiştirilmiş mısırdan elde edilen mısır şurubuna kapılarını açması anlamına geliyor.
6- Türkiye’de Türkşeker (Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ.) bünyesinde devlete ait 25 şeker fabrikası var. Pancar Ekicileri Kooperatifleri Birliği’nin (Pankobirlik) 5 şeker fabrikası var. Ayrıca özel sektöre ait 3 şeker fabrikasıyla birlikte toplamda 33 şeker fabrikası var. Pazarda devletin payı yüzde 50 civarında.
7- Nişasta bazlı şeker üreten ve iç piyasaya satışını gerçekleştiren 5 özel sektör kuruluşu var. Şeker Kanunu kapsamında kota tahsis edilen bu şirketlerin toplam üretim kapasitesi 990 bin ton. Ayrıca kota kapsamında yer almayan ve ihracat amaçlı 350 bin ton kapasiteye sahip 5 özel şirketin ihracata yönelik üretimi var.
8- Şeker Yasası’nda nişasta bazlı şeker kotası yüzde 10 olmasına rağmen Bakanlar Kurulu’na yüzde 50 artırma veya yüzde 50 düşürme yetkisi var. Bu yetki hep kota artışı için kullanıldı. 2011-2012 üretim yılında kotadaki artış %35, 2012-2013 döneminde %38, 2014-2015’te %30 ve 2015-2016 döneminde %25 oranında artış yapıldı. Şeker fabrikaları satıldığında, pancar üretimi azaldığında kotaların artırılması bir yana, şekerleme sektörü şeker bulamıyor denilerek yasa değişikliği ile kota serbest bırakılabilir. Yurt içine arz edilecek nişasta bazlı şeker üretiminde yerli mısır kullanım zorunluluğu da kaldırılabilir.
9- Avrupa Birliği’nde toplam şeker üretiminin sadece yüzde 5.1’i nişasta bazlı şekerden oluşuyor. şeker reformu ile Fransa,Hollanda,İngiltere gibi bir çok ülke nişasta bazlı şeker üretiminden çekildi.
Et, süt ve yem özelleştirmesi ibret olsun
10- Türkiye’de özelleştirme dünyadaki uygulamalarının aksine tarım kuruluşları ile başladı. Türkiye Süt Endüstrisi Kurumu, Et ve Balık Kurumu, Yem Sanayi gibi hayvancılığı ayakta tutan kurumlar özelleştirildikten sonra hayvancılıkta nasıl dışa bağımlı hale geldiğimiz ortada. Milyarlarca dolarlık ithalata rağmen et fiyatı düşürülemiyor. Hayvan varlığı artırılamıyor. Milyarlarca liralık teşvik paketlerine, hibe ve desteklere, kredilere rağmen hayvancılıkta dışa bağımlılıktan kurtulamıyoruz. Bunun temelinde özelleştirme var. Özelleştirilen süt fabrikaları, yem fabrikaları, Et ve Balık Kurumu kombinalarının yerine alışveriş merkezleri yapıldı. Şeker fabrikalarının da sonu aynı olacak. Türkiye, şeker ihraç eden ülke olmaktan çıkıp şeker ithal eden ülke olacak.
Özetle, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın deyimi ile “40 kere düşünülmesi gereken” bir konu. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile, pancar üreticisi, şeker tüketicisi, fabrika çalışanları, yöre halkı-esnaf, hayvancılık sektörü, alkol ve maya üreticileri, yani ülke kaybedecek. Kim kazanacak? Kentin en değerli yerindeki fabrikaları ve arsaları yok pahasına satın alarak ranta dönüştürenler ile Türkiye’ye genetiği değiştirilmiş mısırdan elde edilen mısır şurubu satacaklar kazanacak. Buna değer mi?
——————————————-
Kaynak:
https://www.dunya.com/kose-yazisi/sekerde-ozellestirme-sadece-fabrikalarin-satilmasi-degil/405099 ; 28 Şubat 2018