Prof.Dr. Erkan Göksu
Kronik Kitap
8.11.2019
240 Sayfa
SUNUŞ
Tarih, esasında bir zaman silsilesidir. Yani bugünün geçmişi, ancak geçmişin de bir geçmişi vardır. Bu anlamda devletimiz olan Türkiye’yi, onun öncüsü Osmanlı Devleti’nden kopuk düşünemeyiz. Peki ya Osmanlı’dan öncesi nasıldı? Elbette Anadolu için Anadolu Selçukluları ve beylikler vardı lakin “bütün Rus yazarların Gogol’un paltosundan çıktığının” kabul edilmesi gibi, Batı Türklüğünün bütün devletleri de Büyük Selçuklu’nun bakiyesi kabul edilebilir.
Bu anlamda Büyük Selçuklu Devleti bir temeldir. Dahası, Türk tarihinin kırılma anlarını yaşamış bir devlettir. Öyle ki, önce Selçuk Bey’in ve Kınıkların İslam’a geçişleri, ondan yaklaşık yüzyıl sonra ise Malazgirt Meydan Muharebesi gibi iki dönüm noktası vardır. Her ikisi de, o an için ve orada bulunanlar adına, ne kadar tarihi değiştiren bir hadiseye şahit olunduğunun farkına varılmadığı hadiselerdi. Ancak İslam’a geçiş ve Türklerin Anadolu’ya geliş süreçlerinin başlaması, dünya tarihini kökünden değiştiren gelişmeler oldu.
Prof. Dr. Erkan Göksu, ömrünü Genel Türk Tarihi ve daha özelinde Selçuklu Tarihi’ne vakfetmiş, değerli bir tarihçi. Yorulmak bilmeden araştıran, çalışan, anlatan, Farsça temel tercümeler yapan, yazan bir akademisyen aynı zamanda…
Kendisinin bir Büyük Selçuklu kitabı hazırlaması, tabiri caizse elzem hâle gelmişti. Bu yönde ciddi bir beklenti oluşmuştu. Ancak bu eseri hazırlarken, bir yandan akademik ciddiyeti, belgeler üzerinden konuşmayı ihmal etmezken diğer yandan da çalışmanın bazen sıkıcı bir hâl alabilecek bir bilgi bombardımanına dönmemesini arzu ettik.
Bu nedenle romancılık yeteneği de olan Erkan Göksu ile nehir söyleşiler yapmayı tercih ettik. Böylece anlatımda akıcılığı sağlamış ve muradımızı da gerçekleştirmiş olacaktık. Bu minval üzere Selçuklu tarihinden bazı şahsiyetleri tespit ettik. Mesela sultan olmasa bile, devlete adını veren Selçuk Bey ile başladık. Zira onun hikâyesi önemliydi. Ardından ortak bir yönetim gösteren Tuğrul ve Çağrı Beyler ile devam ettik.
Hoca’nın tabiriyle ve ona göre, “Türk tarihinde Atatürk ile birlikte ilk iki sırada yer alan ve diğer liderlerin ancak onlardan sonra sıralanabileceği Sultan Alp Arslan’ı da konuştuk elbette. Sonrasında ise yine bir sultan olmayan ama belki sultanlardan bile önemli bir adam olan Vezir Nizâmülmülk’ü…
Ardından Melikşah, Berkyaruk, Muhammed Tapar ve son sultan Sencer’i… Bu isimler nehir söyleşilerimizin ana başlıklarıydı. Ancak arada sözünü ettiğimiz Hasan Sabbah gibi, Romanos Diogenes gibi, Arslan Yabgu gibi, Terken Hatun gibi pek çok önemli isim de oldu.
Çift başlı kartaldan Nizamiye Medreseleri’ne, Bâtınilerden Malazgirt’te kimlerin yer aldığına kadar pek çok soru ve konuyu da konuştuk.
Mesela Dandanakan Savaşı’nı ve sonuçlarını sorduk. Erkan Hoca’nın tespitleri önemliydi. Şunları söyledi:
“Selçukluların özgür ve emniyet içerisinde yaşayabilecekleri yeni bir yurt arayışıyla başlayan göçleri, yaşadıkları binbir macera ve verdikleri ölüm kalım mücadelelerinin ardından Dandanakan’daki nihai bir zaferle neticelenmiştir. Böylece Selçuklular, sadece yeni bir yurda değil, temelleri Horasan’da atılan büyük ve köklü bir devlete de sahip olmuşlardır.
Dönemin kaynaklarına Selçukiyân ya da Selâcika adıyla geçen bu devletin kökleri, daha sonraları tarih sahnesine çıkacak şubeleriyle birlikte Kirmân, Irak, Suriye ve Anadolu topraklarına kadar uzanmıştır. Bu coğrafyalarda tarihin akışını değiştiren siyasi ve askerî hadiselere imza atan Selçuklular, izleri günümüze kadar devam eden kültürel ve medeni gelişmelerin de öncüsü olmuşlardır.
Bu gelişmelerden biri de Selçukluların Batı Türklüğünün oluşum süreci üzerindeki belirleyici rolleridir. Zira Dandanakan Savaşı’ndan sonra hızlanan batı fütuhatı, Mâverâünnehr, Horasan ve İran’ı aşıp gelen göç dalgalarının, Azerbaycan ve öteki uç bölgelerinde yığdığı muazzam Türkmen nüfusunun Anadolu’ya geçmesi Selçuklular eliyle gerçekleşmiştir. Özellikle Malazgirt zaferinden sonra büyük bir hızla Anadolu’ya giren Selçuklular, sadece askerî ve siyasi bakımdan değil, kültürel ve medeni bakımdan da Anadolu’ya Türk damgasını vurmuşlar ve bu coğrafyada bin yıldır devam eden Türk varlığının temellerini atmışlardır. Bu itibarla Dandanakan Savaşı, Büyük Selçuklu Devleti için olduğu kadar; Türkiye Selçuklu, Osmanlı ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti için de kuruluş tarihi olarak değerlendirilebilir.”
Velhasıl, üstteki örnekte olduğu gibi biz sorduk; Prof. Dr. Erkan Göksu cevapladı ve böylece ortaya Muhteşem Çağın Mütevazı Çocukları, yani “Büyük Selçuklular” ile ilgili önemli bir kaynak eser çıktı.
Kronik Kitap
Kasım 2019