“Sevmek için yürek, sürdürmek için emek gerekir.
Cimri zengin; dünyada fakir gibi yaşar, Âhirette ise zengin gibi hesap verir.
Yorgun kafanın; ne düşüncesinde bereket, ne de görüşünde isâbet vardır.
Duâ, kapı çalmaktır, sonrasına karışmak, haddi aşmaktır.
Kusur bulmak için bakma birine; bulmak için bakarsan bulursun!
Kusuru örtmeyi marifet edin; işte o zaman “kusursuz” olursun.
İyi insan mutluluk,
kötü insan tecrübe,
yanlış insan ders,
mükemmel insan iz bırakır.
Ne sadaka,
ne verdiğin yemekler;
başa kakarsan eğer,
boşa çıkar cümle emekler…
Güzel bir gülü,
Güzel bir geceyi,
Güzel bir dostu,
Herkes ister.
Önemli olan
Gülü dikeniyle,
Geceyi gizemiyle
Dostu tüm derdiyle
Sevebilmektir…
Dostun attığı taş,
baş yarmaz.
sefâda da,
cefâda da dostuyla beraber olur.
Sefâlı günlerde arka-daş,
Belâlı günlerde ön-daş olur.
Allah (c.c.)’ın verdiği de,
vermediği de imtihandır.
Toprak, boyunun ölçüsünü almadan;
seccâdeye boyunun ölçüsünü ver!
Seslenen hoca olabilir,
ama çağıran CENÂB-I ALLAH’tır.
Bir anlık bir sabır,
büyük bir felâketi önler.
Bir anlık sabırsızlık
bütün bir hayatı yıkar.
Ağladığımızda güldüren,
yanlış yaptığımızda doğruları gösteren
biri olmalı insanın hayatında…
Mutlu olmayı yarına bırakmak,
karşıya geçmek için nehrin durmasını beklemeye benzer…
Nehir asla durmaz!
Cömertlik çok vermekle değil,
zamanında vermekle ölçülür…
Herhangi bir problemi çözmek istiyorsanız şu üç soruyu kendinize sorun:
Ne yapabilirim?
Ne okuyabilirim?
Kime sorabilirim?
Sesini değil, sözünü yükselt…
Zambaklar yağmurlarla büyür,
gök gürültüleriyle değil!
Düşünmeden konuşmak,
nişan almadan ateş etmektir.
Kendinizi geliştirmek için öyle çaba harcayın ki, başkalarını tenkit etmeye zamanınız kalmasın…
Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder de, kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez…”
Şems-i Tebrizî