Ömer AĞAÇLI
“Şeriat” kavramı din ile birlikte gündeme geldiğinden, din ile hep karıştırılmış ve hatta din ile çoğu yerde aynı anlamda kullanılmış ve sorunlu hale gelmiştir. İslam kültür çevrelerinde en sorunlu kavram şeriat kavramıdır. Bütün kavgalar bu şeriat kavramına yanlış anlam yüklemekten kaynaklanmaktadır.
Bu makalede yapmak istediğimiz şeriat kavramını gerçek anlamıyla ortaya koymaya çalışacağiz.
Din ve şeriat birbirinden faklı anlamları olan ama birbirinden ayrılmaz iki kavramdır.
Din denilince söylenebilecek ilk ve genel anlamdaki söz, Nebi ve Peygamberlerin üzerinde ittifak ettikleri Allah’ın tek , ezeli ve ebedi hakikatlar manzumesi olduğu yönündedir. Diğer bir ifadeyle din, tek ve mutlak hakikatlerdir. Bu mutlak hakikatler bağlamında insanın yaratılışının gayesi de belirtilir ki insanın yaratılışının gayesi ALLAH’A KULLUK VE İBADET EDİLMESİ olarak ortaya çıkar.
Şeriat kavramı da bu noktadaa kendini gösterir. Benim anladığım kadarıyla şeriat, Kur’an’da belirtilen, insanın yaratılış gayesini gerçekleştirmek için, Allah’a kulluk ve ibadet edilmesinin usül ve esaslarıdır ki, bu da din kuralları olmaktadır.
Din kuralları, ibadetler, emirler ve yasaklardır. Şeriat kavramı Kur’an’da hem doğrudan hem de dolaylı olarak geçmektedir. Şeriatın doğrudan geçtiği ayat 5/48 AYETTİR. 5/48 aytte şeriat “ Sizden her Nebi için ayrı bir yol(şeriat) verdik ve açıkladık.” Denilmektedir.
Şeriat’ın dolaylı olarak geçtiği ayetler de 42/13, 42/21, 45/18, 22/67, 42/52, 42/53 dirler. ŞERİAT KELİMESİNİN ANLAMI KAYNAĞA GÖTÜREN YOL, TAKİP EDİLECEK YOL, USÜL VE ESASLAR OLARAK ORTAYA Çıkmaktadır..
42/53 ayette assıl şeriatın gerçek, din alanındaki anlamını açıklayıcı mahiyettedir. 42/53: “ O yol, göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın yoludur.”
Yukarıdaki ilahi referanslara göre diyebiliriz ki; Allah mutlak anlamda varlık olarak her şeyin hayat kaynağıdır.Allah insanın da hayat kaynağıdır, özüdür. İnsanın özü olan hayat kaynağına götüren yolun adı oluyor şeriat kavramı…
Şeriat, inananı Allah’a yaklaştıran manevi yoldur. Diğer bir deyişle bu yol, evrensel maneviyattır. Her Peygamber’in şeriat üzere olması da bu sözlerimizin kanıtıdır. Her Peygamberin asıl misyonu, insanları kendi dönemlerinde Allah’a bağlamaktır. Şeriat, Allah ile bağ kumanın usül ve esaslarıdır.
Şeriatın Kur’andaki anlamı insanı Allah’A bağlayan manevi yol olmasına rağmen, bu kavram genelde halk arasında hukuk sistemi olarak anlaşılmıştır. Şeriatı savunanlar Kur’an’daki din kuralları olarak anlarlar ve savunurlar, şeriata karşı çıkanlar da onun hukuk olduğunu anlarlar. (Eski hukuk sistemi fıkıh) Şeriat konusundaki tartışmalar bu yüzdendir.
Hz. Peygamber kendi döneminde toplumsal hayatın kurulması için hukuk kuralları koymuştur. Kur’an’da hukuk ile ilgili ayetlerin sayısı 50 civarındadır. 6236 ayetin 50 adedi hukuktur. İnsanlar Kur’an’ın diğer hakikatlerle ilgili ayetleri anlayabilmişler gibi gelip gelip hukuk ile ilgili ayetlerin üzerinde durmuşlar ve zamanla Kur’an sanki bir hukuk kitabı gibi okunmaya başlamıştır.
Hz. Peygamber’in hukuk hükümleri koyması beşeri toplumsal hayatın zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Bir de şu tarihi gerçek vardır. Daha dünyada hukukun “ H” si yok iken, Peygamberler kendi dönemlerinde, içinde bulundukları beşeri zemini düzenlemişler, başta hukuk olmak üzere sosyal ahlakı kurmuşlar, bunu insanlığa öğretmişlerdir. Ama hukuk tarihidir. Onun işlerliği sürekli tarihi değişime bağlıdır. Sosyal hayat ile hukuk paralel olmak zorundadır. Değişim Allah’ın ezeli kanunudur. Değişimi ve yenilenmeyi yaratan bizzat Allah’tır. Hukuk da bu ilahi, kozmik düzene göre değişim göstermek zorundadır. Hukukun amacı toplumsal hayatın düzenlenmesidir. Yasalar kamu hayatında bir ilişkiyi öngörür. Yasa ile müeyyide uygulamak bir sosyal gerekliliktir. Yasalar, zaman ve mekana göre değişiklikler göstermek zorundadır. HUKUKUN AMACI ETİK DEĞER OLARAK ADALETE HİZMETTİR. İLAHİ OLAN DEĞER ADALETTİR. Hz. Peygamber halkla ilişkleri adalet ilkesine göre yürütmüştür.
Hukuk tarihidir, gaye evrenseldir. Gayeye ulaşmak için gerekli araçlar tarihidir. Müslümanım diyenlerin anlamadığı belki de en önemli konu budur.
Eski hukuk sistemi ki bunun adı “ fıkıh” dır. Fıkıh, İslam Hukuku olarak kavramlaştırılmıştır. İslam Hukuku şeriat olarak ifade edilmiştir. Şeriatın gerçek anlamı buradan kaymaya başlamıştır. Burada söylenmesi gereken şey, İslam Hukuku insanların yaptığı, beşeri bir hukuktur. Ve her hangi bir devletin hukuk sistemiyle de hiç bir farkı yoktur. Maalesef eski hukuk sistemi taşlaşmış gelenek tarafından göklere çıkartılmış ve kutsallaştırılmıştır. Bu gün insanlar şeriat kelimesinden işte bu eski hukuk sistemini anlıyorlar ve şiddetle karşı çıkıyorlar.
Şeriat din kurallarıdır. İnananlar Allah’a yaklaştıran manevi yolun adıdır. Şeriat kavramının din alanındaki anlamı budur…