İnsan duygularının birleştiren bütünleştiren türleri var, parçalayan küçülten türleri kezâ.
Şefkat, merhamet, hamiyet, vatanseverlik, tabiat sevgisi… daha doğrusu sevgiye iliştirilmiş her yöneliş, birleşmeye takati ölçüsünde hizmet ediyor.
*
Kin, nefret, haset, hırs, bencillik, korku, kibir, şehvet, gurur, kendini beğenmişlik… gibi olumsuz duygular ise, dikkat edin, mütemadiyen ilgili özneyi tecrid ediyor, muhataplarla ilişkilerini zayıflatıyor, ötekileştiriyor.
Bireysel planda bu gerçek can acıtıyor. Ancak toplumsal planda yaygın hale gelince bir sosyal zehirlenmeye yol açıyor.
*
Modern sosyal mühendislik merkezleri, bu gerçeği dost toplumlarda uygularken sevgi temelli temalara meydan açıyor; eğer düşman veya bir sebeple kontrol edeceği topluluklara yönelecekse de ikinci şık devreye alınıyor.
*
Birileri yabancı sermayeli veya bir ötekileştirme siyaseti yaratma gayeli ideolojik medyaları bu gözle araştırmalı.
Hele hele bizde!
Dost görünümlü iğrenç medyanın tahribatını hiç bir ordu yapamadı.
Orduların yıkımları gelir geçer. Bunların yıkımı sürekli…
Sevgili insanlarımıza durmadan zehir zerkediyorlar, ama hiç mola vermeden.
…
Anayasa’nın genç dimağları ve toplumun ruh sağlığını muhafaza şartı üzerinden bakılarak, devlet kendisine durumdan vazife çıkarmalı…
*
Neyse bu habislerle içimizi karartmayalım…
Yûnusumuz taa asırlar ötesinden ölümsüz reçetesini vermiş:
“Aşk gelince cümle eksikler tamam olur!”
*
Bir sevgi seferberliğine ihtiyacımız var.
Sevgi diline hiçbir nefret söylemi karşı koyamaz.
Sevgide muhataplarımıza bir kalıp dayatması olamaz. Farkına, yani kişiliğine saygısızlık, sû-i kasd olamaz…
*
Eğer bu toprakların mayası, 13.yy ın felaketli ortamına rağmen sevgiyle karıldıysa, bizde de o ruhun serpintileri varlık sebebimiz olarak faalse, umutsuzluğa mahal olmamalı…
Sevgiyle yeniden anlamak! Anlayışlarımızı birleştirici bir muhabbet zemininde yapmak.
İsteyen çok romantik bulsun.