Prof.Dr. Orhan ARSLAN
ÖNCE ACILARIMIZ
Hiçbir acı çekmemişsen, bil ki, hiçbir mutluluk da yaşamayacaksın.
Acısız bir hayat yoktur; adamı adam yapan sevinçleri değildir, acılarıdır.
Sadi Şirâzî: “Derdi olmayan adam yoktur, varsa da adam değildir”.
DÜNYADA SEVİNMEK: BURUK…
İnsanoğlunu sevinmek ister; doğal bir duygudur bu, yapımızdaki güdüdür.
Ancak, dünyadaki sevinçler mükemmel olmaz. Hep bir tarafı buruk, kırık ve hüzünlü olur. Noksandır, adeta azaltılmış numune gibidir; demo, eksik numunedir.
Yeryüzünde noksansız bir sevinme olsaydı, Allah Resulünün hayatı öyle olurdu.
SEVİNMEK… AMA DOĞRU SEVİNMEK…
Bayramlar, bize sevinme eğitimi vererek doğru sevinmemizi öğretir.
İnsanlık sevinmenin eğitimini görmediği zaman nasıl sevinir?
Eski Mısır’da bayramda Nil nehrine bâkire kızları atarlardı. Bayram, zavallı kızın timsahlara paralanması üzerine kurulurdu.
Roma’da arenada gladyatörler birbirlerini öldürür, asiller bayram yaparak sevinirdi.
Sümer ve Babil’de ilk erkek çocuk kurban edilirdi.
Egemen güçler kendi saadetlerini 3. Dünya ülkelerinin felaketleri üzerine kurarlar. Günümüzde 3. Dünya ülkelerinin, özellikle İslam ülkelerinden seçilmesine dikkat eder misiniz lütfen? Müslümanlar ölüyor, Batı silah satıyor.
Rabbimiz, Hz İbrahim üzerinden hayvanı insan için, insanı da kendisi için yarattı. İnsandan, adak ve kurban edilmesine son verdi.
İNSANLIK SEVİNMEYİ ÖĞRENMELİ: SEVİNDİREREK…
Müslüman; kendi saadetini başkalarının felaketi üzerine değil, saadeti üzerine inşa eden adamdır.
Müslüman bayramı sevinmek değil, sevindirmek olarak algılar. Sevindiğin kadar değil, sevindirdiğin kadar bayramdır.
Sevinme, Allah’tan öğrenilir.
Biz Allah’tan bağımsız sevinmeyiz.
Bunun için Bayram Namazlarında iki rekatta 9 tekbir getiririz. Kurban bayramında arife gününden başlayarak, bayramın son günü ikindi namazı dâhil, 23 vakit farz namazlarından sonra söylediğimiz “Teşrik Tekbirleri”, sevincimize Allah’ı da ortak etmek içindir:
“Seviniyorum Allah’ım, beni Sen sevindirdin Allah’ım! Seni unutmadım, aklımdasın Allah’ım.” demektir.
Cenaze namazında da fazla tekbir alırız; “Ya Rabbi, üzülürken de seni hatırlıyoruz”
Allah’sız bir hayatı, keder verici olarak görürüz.
DİN İNSANA SEVİNMEYİ ÖĞRETİR. HÂLBUKİ BİZ YANLIŞ ANLADIK VE AĞLADIK…
“ O rahmet kaynağının ayetleri kendilerine okunsa, hepsi de gözyaşları içinde (mutluluktan) yere kapanarak teslimiyetlerini sunmuşlardır (Meryem 19/58) ”.
Rabbimiz! Vahiy rahmetin karşısında mutluluk secdesini, ağlamak olarak algıladık.
“Allah ağlayanları sever”, “Kur’an okurken ağlayın. Eğer ağlayamazsanız ağlar gibi yapın” dedik.
” Kur’an hüzün ile inmiştir. Kur’an’ı hüzünlenerek okumayan bizden değildir”
“İyilerin alameti, rengin sarılığı, gözlerin yaşlılığı, dudakların solgunluğudur” diye uydurduk.
Ahlak kaynağımız Esmai Hüsna’da, ağlamak yer almaz.
“Allaha inanıp, doğru yaşarsanız gelecek korkusu ve endişesi olmaz, geçmişten de hüzün duymazsınız (Ahkaf 46/13)” müjdesi varken.
“Allah’ın rahmetinden umut kesmeyin, (Zümer 39/53)” vaadi dururken.
Tebessüm Peygamberi Efendimiz, “Hayır ve iyiliği, güler yüzlü insanlarda arayın” derken…
İSLAM’DA HÜZÜN YOKTUR
“La Tahzen; İnnellahe Meana: Hüzünlenme Allah bizimle beraber (Tevbe 9/40).”
Ağlamak, inanmayanların özelliğidir. Allah onlar için “az gülsünler, çok ağlasınlar” der.
Gülmek; güven, samimiyet ve hareketliliktir, hüzün ise kişilik köreltici.
İntihar, depresyon ve suç işlemenin önüne insanları sevindirerek ve güldürerek geçilir. Günde bir kaç dakika gülmek, ilaçtır.
Allah’ım! Sen var iken hüzün niye?
Bize bayramlar lütfeden Allah’ım! Bizi her durumda sevinçlere gark eden Allah’ım. Ne olur, bizi hüzünlendirme!
Biz Seninle gülmek istiyoruz; Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz.
Dostlarımın bayramını kutluyorum.
Milletime, Türk ve İslam dünyasına, bütün insanlığa ve Evrene sağlık, huzur ve mutluluk dolu nice bayramlar diliyorum.
İzmir, 12 Eylül 2016